Yaren

11 1 1
                                    

Kahraman, tekneyi sahile yanaştırdığında tekneden ilk o inip elini uzattı. Ondan tutunup sahil yoluna ayak bastığımda Kahraman'a sarıldım. Beni kollarından ayırıp iki elini yüzüme koydu.

"Kendine dikkat et. Bundan sonraki hayatında mutluluklar. Bu arada bu senin için" diyip cebinden siyah bir gül çıkardı. "Anlamı bize uygundu" dedikten sonra kulağımın arkasına taktı gülü.

"Teşekkür ederim her şey için. Ve özür dilerim. Bi açıklama yapm.."

"Hayır, lütfen. Açıklama yapmana gerek yok. Şimdi gitmen gerek zaten. Durma burda, hadi" dediğinde beni omuzlarımdan tutup arkaya çevirdi yürümem için. Biraz yürüdükten sonra arkama dönüp el salladım. O da bana el salladı. Çok sakindi, çok olgundu... gözlerimle bir kez daha teşekkür ettim. Hızla arabama doğru yürüyüp bindim.

Gökhanın evinin bahçesine geldiğimde babamlar benden önce gelmişti. Hatta Cihan bile gelmişti. Arabalarını kapının önünde gördüm, Serdarın arabası yoktu sadece. Bunu düşünürken hızla bir araba gelip yanıma park etti. Serdardı gelen.

"Peri, abim nasıl?" dedi arabadan iner inmez

"Bilmiyorum ki Serdar, ben de şimdi geldim" derken Serdarın yanındaki kapı açıldı. İnen kadını daha önce.. Yarendi bu. Görmezlikten gelip eve doğru yürüdüm. Arkamdan da Serdar geliyordu. Onun arkasında da Yaren..

Evin kapısı çalar çalmaz açıldı. Açan Ayşe ablaydı. Sanırım babamlar burda bir şeye ihtiyaç olur diye onu da almak istemişlerdi. Gökhan, ileride tekli koltukta tek başına oturuyor, gelen telefonlara cevap veriyor, cenaze işlemlerini hallediyordu. Yarın defnedileceğini söylemişlerdi konuşurken. Gayet normal duruyordu. Gergindi sadece biraz. Derken içeri Lara Turgay Eylem ve Güney girdi. Kızlar bana sarıldıktan sonra geçip oturdular. Gökhanın telefonunun kapanmasını bekliyorlardı baş sağlığı dilemek için. Yaren ve ben hemen hemen aynı hizada karşılıklı ayakta duruyorduk ada mutfa tezgahının önünde. Gökhanın gözleri ortada duran Serdara takıldı. Bana ya da Yarene ya da başka herhangi birine bakmıyordu. Telefonu kapattıktan sonra Serdar yanına gidip

"Başın sağ olsun abi" diyip sarıldı. Birkaç kez sırtına vurdu destekler gibi.

"Dostlar sağ olsun kardeşim. Bir saate çıkarız değil mi?"

"Çıkarız abi" diye onayladı Serdar. Cenaze Muğlada olduğu için oraya gideceklerdi. Gökhan konuşurken sabaha karşı orda olurum demişti telefonda.

Herkes tek tek baş sağlığı diledi, Gökhan da tek tek cevap verdi herkese. Sonra babamın geç oldu hadi kalabalık etmeyelim talimatıyla çıktılar. Sadece Cihan, ben, Serdar, Yaren kalmıştık Gökhanın yanında. Ben sessizce bir köşeden izliyordum onu. Dimdik duruyordu. Üstündeki siyah, dar gömleği içinin sıkıntısından patlayacak gibiydi. Çenesini sıkıyordu, belki de ağlamamak için yapıyordu. Yerinden kalktı, mutfağa doğru yürüdü. Gözlerinin icine baktım, canının acıyıp acımadığını anlamaya çalışıyordum. Tam geçeceği yerde duran bana bir saniye bile bakmadı. Yanımdan geçti, mutfaktan su aldı, Yaren'in olduğu taraftan dolanıp koltuğuna doğru yürüyecekti ki.. Yaren, yanından geçerken tutup Gökhana sarıldı. Sıkıca.. Gökhan, elindeki bardağı yere atıp iki eliyle Yarene sarılıp ağlamaya başladı. Ne yapacağımı, ne hissedeceğimi bilemedim... gözlerim doldu onunla birlikte. Bir iki dakika birbirlerine sarılı şekilde ağladılar. Serdar'ın

"Abi, yıpratma kendini kurban olayım. Arabalar hazırmış. Kontrolleri yapılmış, depoları full. Çıkabiliriz hadi, üzme kendini" demesiyle Yarenden ayrıldı. Gözleri hâlâ bana bakmıyordu. Kırgındı bana, çok kırgındı. Ben de ona kırgındım. Ama kırıldığımdan daha fazla kırmıştım sanırım.. Yanımda beliren Cihanla düşüncelerimden sıyrıldım.

PERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin