Az önceki taç takma töreninden ve Atsushi'nin Kral seçilmesinden sonra Anzu'nun Raiden'in prens olduğunu öğrendiğinde ve babasının şaşkınlıktan kızının duyabileceği şekilde
"Kızımın rüyasında gördüğü kişi prensmiymiş?" demesinin ardından baş ağrıları içerisine giren Anzu şu anda babasının kucağında son sürat kimsenin olmadığı en yakın alana gidiyorlardı.
"Kızım ejderha formunu mu? yoksa insan formunu mu seçtin? bilmiyorum o yüzden buraya getirdim." Çünkü baş ağrısı gibi düşünceleri dağıtacak herhangi bir fiziksel ağrı orjinal formlarına dönmeye zorluyordu. Ejderha formunu seçmiş olursa bütün herkesin ortasında ejderhaya dönüşen biri hoş karşılanmayabilirdi. Ayrıca güçsüz olacağı için hedef tahtası haline gelebilirdi. Bir baba olarak kızını korumak onun sorumluluğuydu.
En sonunda bir ormanlık alana giriş yaptılar ve kimsenin olmadığına emin olmak için etrafa aurasını yaydığında kimsenin olmadığını anladı. Gözlerini açıp kızına baktığında bir de ne görsün. Prens Raiden bir ruh çağırmış elini Anzu'nun başına koymuş olan ruha bakıyordu. Ayrıca şaşkındı da içinden
"Binlerce yıldır yaşayan ben onu nasıl hissedemedim?"Ama kızının rahat olduğunu görünce kendisi de rahatlamıştı.
Anzu'nun zihninde
***
Ruh Anzu'nun zihnine girdiğinde Anzu'nun diz çökmüş başını tuttuğunu gördü. Bir kez daha ona elini uzattı
"Anzu efendim beni buraya size yardım etmem için gönderdi. Gördüğüm kadarıyla hafıza sorunu yaşıyorsunuz. Görünüşe göre önemli bir anı olmalı ki unutulmak istemiyor ve kendini zorla hatırlatmaya çalışıyor ve sizde hatırlamak istiyorsunuz ama belli ki uzun süreli bir anı aynı anda her şeyi hatırlatmaya çalışıyor."Anzu konuşamıyordu baş ağrısından dolayı ama zorla da olsa başıyla onaylama hareketi yaptı.
"Anzu o zaman şöyle bir şey yapalım. Yavaş nefes al ver ve başka bir şey düşünmeye çalış o anıdan olabildiğince uzaklaş yada ilk başladığı anı hatırla yavaş yavaş ilerisini düşün sanki yaşıyormuşsun gibi yavaş yavaş ilerle."
Anzu denemeye başladı ama ağrıdan dolayı düşünemiyordu ki. Nasıl yavaş yavaş yaşayacaktı. Ama ruhun söylediklerini duyması bile başının ağrısını az da olsa dindirmişti. Zorluyordu düşünmeye ve bir anı karesini gördü.
"Mağarada uyuyordu ve 2 kişinin geldiğini farketti ve yarasaların uçuşarak girişe doğru ilerlediğini gördü." şimdilik sadece bu kadarını hatırlayabilmişti ama rüyaydı sonuçta normal bir anı değildi. Tabi o rüya birkaç gün sürmüştü belki de haftalar o yüzden de bu kadar ağrı yapıyor olabilirdi. Bilinmezdi. Anzu elini uzatıp bir bebeği alıyordu. Onu kontrol ediyordu. Ama orayı hatırlamıyordu.
Yavaş yavaş hatırlıyordu ruh sürekli olarak talimatlar veriyor yol gösteriyordu bu nasıl olabilirdi ki bir ruh nasıl bu kadar bilgiye sahip olabilirdi. Üstelik kendisi hakkında. Düşünmeye devam ediyor ve çocuğa enerji taşı verdiğini hatırlamaya başlamıştı. Juro'nun nasıl öldüğüne kadar her şeyi hatırlamıştı ve tekrar başa dönüp bebeği kontrol ettiği zamanı görmeyi denedi başardı da.
Bebeği eline alıyor bütün herşey soru işaretiydi ismine bakıyordu ama hala göremiyordu ve babasının söylediği bir söz aklına geldi
"Kızımın rüyasında gördüğü kişi prensmiymiş?" demişti. O sözü hatırlayınca rüyasında gördüğü isim de ortaya çıktı ama rüyasında görünen isim Raiden Daiki ve yanında da soru işareti vardı. Hatırlamıştı ve soylu bir aile değildi yani şu andaki Raiden prensti ve soy adı farklıydı. İki soy adı taşıyan birisiydi yani ilki Daiki ama diğeriyse soru işaretiydi, babasına bir sormalıydı belki biliyordur. Ruh Anzu'nun zihninden çıkınca Anzu da gözlerini açtı.
Ruha bakarak
"Sen nasıl bu kadar bilgili olabilirsin"Ruh
"Anzu senin zihnindeki bilgileri kullandım yoksa herhangi bir kişiye nasıl korkularıyla yüzleştirip kabus gösterebilirdim. Herkesin korkusu farklıdır. Kısacası her biligiyi bağlandığım kişiden alırım ama ayrıkdıktan sonra o bilgiyi unuturum" dedikten sonra ruh yüzüğüne geri dönmüştü.Çok mantıklıydı ruhun söyledikleri ama hoş değildi zihne girmek filan. Hatırlıyordu her şeyi o bebeğin Juro'nun kafasını keserkenki gözlerini hatırlıyordu kan kırmızısı bir renkti ateş cıkıyordu sanki gözlerinden ve aynı şekilde gözlerinin kararmasını.
Anzu babasına baktı ve zihinsel yoldan
"Baba hatırladım her şeyi ama Raiden'in iki soy adı vardı ilki Daiki. İkincisi soru işaretiydi bu ne anlama geliyor."Anzu'nun babası önce Raiden'e bakmış
"Prens Gin size minnettarım kızım için önemli bir konuda yardım ettiniz ben Shin Ryuu, Anzu'nun babasıyım."Raiden
"Ahh öyle mi? Ben de Raiden Gin, Anzu'nun sınıf arkadaşıyım."Shin bu duruma oldukça şaşırmıştı ve kızının rüyasıyla yaşanan olayları birleştirmeye çalışıyordu ama hiç biri uyuşmuyordu çünkü rüyada Anzu yardım ediyorken ve siyah ejderha konumundayken gerçekte Raiden yardım ediyor ve prens konumunda. Her şey ters gibiydi. Üstelik kızı da mağaradan erken ayrılmış ve 7 yaşında bir okula girme kararı almıştı. Hiçbir şey rayına oturmuyordu.
Raiden'in soy adı Daiki değildi herşeyin tersi olmuştu. Bir ejderhanın rüyası asla böyle bir sonuca ulaşmazdı. Ne gördüyse o olurdu. O zaman rüyadaki Raiden bu Raiden değildi ama kızı rüyasında ejderha formunu seçmişti gerçekte insan formunu seçmişti yani hiçbir şekilde rüya görüldüğü gibi gerçekleşmeyecekti. Yoksa dedi ve kızına baktı
"Kızım daiki ailesi rüyanda ne durumdalardı."
Anzu
"Yüzleri şaşkınlık ve korku doluydu Juro onlara doğru gidiyordu ama Raiden'den çıkan güçlü auradan sonra onları görmedim ortadan adeta kayboldular."Shin içinden
"Şimdi anladım rüyanın sürekli tersi çıkıyordu ama Juro'nun ölümü doğru çıkmıştı. Bir yerden sonra rüya gerçek oluyordu. Raiden'in güç patlamasından sonra. Öncesi hep tersti yani Raiden ailesini kaybedecekti ve daiki ailesi çocuklarının güçlendiğini göremeyeceklerdi. Soru işareti olan kısım bir ailenin onu evlatlık alması olabilirdi sonuçta yaşayacağı ve güçleneceği garantiydi" diyerek düşünüyordu ve binlerce yıllık tecrübelerini konuşturmuştu ortaya bir sonuç çıkardı
"Kızım karşındaki Raiden aradığımız kişi olabilir. Ne yapmamız gerektiğini bilmiyorum. En iyisi zamana bırakmak." dedi kızına burada fazla vakit geçirmişlerdi ve herkes kaybolan Prensi merak edecekti elbette ama onunla beraber Anzu ve Shin de kayıp olduğu anlaşılacaktı.Raiden
"İkiniz kaç kilosunuz." Raiden bir ruh bırakmıştı Gin Krallığında ve şu anda anlık bilgileri alıyordu ve insanlar huzursuzlanmaya başlamıştı. Buraya gelirken yavaş gelmişlerdi. Burada da vakit geçirmişlerdi.İkiside mecbur cevaplamışlardı.
"Ben 75 dedi Shin." Ve Anzu'nun söylemesine bile gerek kalmadan etraflarındaki her şey düz bir çizgi gibi görülmüştü çok kısa bir süre sonra birden durdular ve krallıkta olduğunu gördüler. Raiden 2 kişiyi de bıraktı ve Ryuu ailesinin arasından çıkarak
"Burdayım burdayım, arkadaşımın ailesiyle tanışıyordum o yüzden kimseye cevap veremediler." İmparator tabi ki de görmüştü Raiden ve 2 kişinin gidişini ve dönüşünü. Gidişi şüpheli olsa da dönüşü oldukça komik gelmişti kendisi için. 2 şaşkın surat bırakmıştı arkasında. Raiden'in hızını 1. elden gördüler ama gördükleri hız sadece yarısıydı çünkü mavi yıldırım kullanmıştı.Hiç kimse onun orada olduğunu farketmemişti. Ryuu ailesi eksik 2 üyesini farkettirmemeye çalışmıştı bunun için de kendi aralarında önemli bir konu konuşuyorlarmış gibi görünüp kimsenin yanaşmasına izin vermemişlerdi. Diğer herkes prensin oradan çıktığını görünce herkes anlamıştı prensle konuştuklarını. Sonuçta Krallıktan biriyle konuşurken dikkatini başka bir yere veremezdin.
Bu gün bu şekilde akıp gitmişti. Gin ailesinin üst kademe soylu ünvanı almış olması Rahata erdikleri anlamına gelmiyordu her şey yeni başlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raiden
FantasyBir imparator'un ihanete uğraması. Bir efsanenin bitişi. Şimdi o efsanenin başka bir dünyada tekrar doğuşuna yükselişine, bu efsanenin tarihe altın harflerle yazılmasına şahitlik edeceksin. "Ya karanlığa giden yolda git yada aydınlığa doğru giden...