Raiden eti yedikten sonra vücudunda bilmediği bir şey olduğunu farketti, öyle ki, bu ne ete aitti, ne de kendi vücuduna aitti. Bu şey kendisine Alvin'den gelmişti. Kısacası zehirdi. Vücudunda tarif edilemez bir yanma hissi vardı. Zehri engellemek için hiçbir yol yoktu. Haplar işe yaramazdı. Aklından pek çok formül geçse de bu formülleri birleştirirse ortaya daha kötü bir sonuç çıkıyor zehir.
Bu oluşan zehir de miğde bulantısı, baş dönmesi yada halsizlik ortaya çıkarıyor. Bu yüzden aklındaki hap formüllerini birleştirmedi ve vücuduna giren mantikor zehrinin etkilerini incelemeye başladı. Ama çok geçmeden bilincini çoktan kaybetmişti. Alvin de kuyruk sallayıp, Raiden'in vücudunu ve zehrin yayılışını izliyordu.
Şu anda Raiden'in vücuduna verdiği zehir iğne ucu kadardı. Ama etkisi Raiden'in bilincini kaybetmesine sebep olmuştu. Raiden zehre bağışıklık kazanana kadar, Alvin arada sırada belki her akşam yemeğinden sonra bunu yapıp zehrin miktarını attıracaktı ve Raiden zehre bağışıklık kazanıp tepkisiz kalana kadar bu işlemi yapmaya devam edecekti, düşüncesi bu yöndeydi ama öyle olmamıştı.
Raiden'in saf beden savunması kendisinden 5 seviye
üstlerinden darbe alsa bile ancak birkaç adım geri giderdi. İyileşme hızı yarı ölümsüzlere kafa tutacak cinstendi. Tekrar kopyasında doğabilmesi de ölümsüzlere kafa tutabilecek konuma getiriyordu ama zehir öyle değildi, dışarıdan değil içeriden fethediyordu. Bu yüzden iyileşme etkisiz kalıyor, dışarıdan hasar almadığından kopyasında canlanamıyordu, çünkü bunun için bedeninde boyundan aşağısının yok olması gerekiyor ki kopyasında canlanabilmek için bağlantı kurabilsin.Zehirde de böyle bir durum olmayacağı için sonuç ölüm oluyor. Alvin de bu etkiyi ortadan kaldırmak için uğraşıyor efendisinin pek çok avantajı olsa da zehir konusunda gerçekten zayıf bir konumdaydı eğitim vermek istemişti ama öyle olmamıştı ve panzehir vermek zorunda kalmıştı.
Raiden'in bedeni şu anda zehre karşı koymaya çalışıyordu. Eğer Alvin panzehir vermeseydi şu anda çoktan ölmüştü. Raiden bazen terleyip, bazen üşüyüp, bazen de garip hırıltılar çıkarıyordu.
***
1 hafta sonra Raiden gözlerini açmıştı. Yanında Alvin'i gördü ve yüzünde endişe vardı.
"Raiden sonunda uyandın. Nasıl hissediyorsun?"
Raiden soğuk bir şekilde bakıyordu etrafa, zehirlendiğini biliyordu ama uyanacağını düşünmemişti. Alvin'in kendisine zehir verdiğini biliyordu. Ama görünüşe göre o da kendisinin uyanmasını bekliyordu. Öldürmek için vermemişti zehri.
Raiden
"Biraz garip hissediyorum ama beni neden zehirledin ki?"Alvin
"Eğitim için zehre karşı bağışıklık kazanman için verdim zehri, ama düşündüğüm gibi olmadı ve panzehir vermek zorunda kaldım, 1 damlalık zehirden kurtulman 1 hafta sürdü. Mesela biz mantikorlar zehir dolu fıçının içine girsek bile ölmeyiz. Bizim zayıf yönümüz hız ve yüksek seslerdir ama senin sayende hız zayıflığımı kapatmış bulunmaktayım bak." dedi ve mor yıldırımla beraber 10binkm/sn hızla etrafta dolaşmaya başladı, Raiden doğal olarak onu görebiliyor aynı zamanda duyabiliyordu. Yani elementi aktifleştirmesine gerek yoktu bunun için, sadece hareket edebilmek için aktifleştirmesi gerekiyordu. Alvin sayesinde içindeki mutluluk da artmaya başlamıştı. Yine de çok azdı.Raiden ayağa kalkmak isterken saçının koltuğa takılması yüzünden kalkamamıştı, bu yüzden yıldırım elementiyle saçını omuz hizasından kesmişti. Yere düşen saçları da yıldırımla yok etti. Şimdi çok daha rahatlamış hissetti. Etrafa bakınırken evi hiç dolaşmadığını fark etti. Gayet sıradan 2 katlı bir evdi ama aşağıya doğru giden bir merdiven de vardı. Aşağıya indiğinde merdivenin sonunda bir kapı vardı. Kapıyı açtı ama karşısına düz duvar çıktı.
Alvin
"Hahaha bu evi yapan kişi büyük bir şaka yapmak istemiş."Raiden
"Alvin ne kadar şaka gibi görülse de bu kapı diğer odalardaki kapılardan farklı. Neden kapının arkasında bir liste olsun ki."Alvin biraz şaşırmıştı. Raiden'in dediği gibi neden kapıda bir liste vardı ki.
Raiden listeyi alıp okumaya başladı
"Arena, silahlar, zırhlar, teknikler, tedavi çadırı, sera, işkence odası, meditasyon odası, küçük dünya bu odaları kapının yuvarlak kokunu çevirerek seçebilirsiniz seçtiğiniz oda kapının üstünde görülecektir. Çok garipmiş. Küçük dünya nasıl bir yer acaba." Raiden artık merak duygusu da ortaya çıkmaya başladı. Kapının kolunu çevirerek küçük dünyayı seçti kapıyı tekrar açınca tekrar duvar vardı karşısında. Duvarda puan yetersiz yazıyordu. Altında da puanlar yazıyordu."Arena puan 0
Silahlar puan 1000
Zırhlar puan 2000
Tedavi çadırı puan 4000
Sera puan 8000
İşkence odası puan 16000
Teknikler puan 32000
Meditasyon odası puan 64000
Küçük dünya puan 128000Lütfen puanı yeten biri kapıyı açsın yada arenada puan toplayın." Yazıyordu.
Raiden arenayı seçip kapıyı açtı sonsuz gri bir alana açılıyordu kapı. İçeri girdiğinde büyük bir tabela vardı.
"Unutmayın Kişinin en büyük rakibi kendisidir. Buradaki en büyük amaç darbe almamak darbe alındığında meydan okuma sonlandırılacaktır. Meydan okumayı başlatmak için aşağıdaki alana elinizi koyun."
Raiden tabelada alt kısımda daire şekli olan yere elini koydu hemen ardından arkadaki ev ve önündeki tabela kayboldu. Alvin de içeri girmiş aşağıya bakarak Raiden'i izliyordu. Belli ki Raiden kendisini görmüyordu.Hemen ardından bir taş insan ortaya çıktı. Hızını kullanarak Raiden'in arkasında belirdi. Hızı Raiden'le aynıydı 10bin km/sn Raiden'de anında hızını aktifleştirmiş kılıcını çekmiş ve savunma yapmıştı. Tam o anda Taş insan dan gelen tuhaf bir hissiyat geldi, kısacası zihinsel saldırı uygulamıştı.
Taş insanla eşit hızdalardı. Yani iş kılıç kullanım yeteneklerine kalmıştı. Ama taş insana hiçbir şekilde üstünlük kuramıyordu. Sürekli savunmada kalmaya zorluyordu. Arada boşluk bulduğunda saldırıyordu ama o zamanda taş insan savunuyordu şimdi de saldırıya geçmişti. Raiden hızlı bir şekilde saldırıyor ama taş insan da sürekli saldırılarını karşılıyordu.
Buradan bakınca her konuda eşit gibiydiler. Taş insan hiçbir şekilde yorulmuyor ama Raiden yorulmaya başlamıştı. Çünkü tam 1 saattir çarpışıyorlardı ama ikisi de birbirine üstün gelemiyordu. Gerçekten de kişinin en büyük rakibi kendisiymiş. Ama yavaş yavaş artık taş insan üstün gelmeye başlıyordu. Taş insan olduğu için zihinsel saldırılar etkili değildi. Bu yüzden eline kendi yaptığı yıldırım ve zehir taşıyan kılıcı eline aldı. Touya'yı yüzüğe koydu. En azından 1 damlalık zehrin etkisini görmüştü ve toprağı kurutmuştu, belki de taş insan için de aynı etkiyi yaratabilir diye düşünüyordu.
İki kılıç birbirine değdiği anda, kendi yaptığı kılıç kırıldı ama zehir az da olsa taş insanın kılıcına çizik atmıştı ama kendisi de kılıcı kırıldığı için darbe alacağı sırada sarı bir bariyer ortaya çıkmış ve kendisini tekrar tabelanın önünde bulmuştu. Kaybetmişti kısaca. Zehir gerçekten güçlüydü ama kendi ruh kılıcına zehir ekleyebilirse bu çok daha avantajlı olacaktı. Bir sonraki meydan okuma için ilk önce bunu yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Raiden
FantasyBir imparator'un ihanete uğraması. Bir efsanenin bitişi. Şimdi o efsanenin başka bir dünyada tekrar doğuşuna yükselişine, bu efsanenin tarihe altın harflerle yazılmasına şahitlik edeceksin. "Ya karanlığa giden yolda git yada aydınlığa doğru giden...