Bölüm 134 Hükümdar

1.8K 160 5
                                    

Ricardo zamanı durdurmuş boşluk elementiyle birden Ejder gezegenin bulunduğu galakside ortaya çıkmıştı. Bu hız Zaman İmparatorundan veya Karanlık İmparatordan bile daha dehşet vericiydi. Yani onların bile göremeyeceği bir hıza sahipti.
"Raiden bakalım ne kadar güçlüsün? ama gerçekten berbat hocalara sahipsin. Kendini fil sanan karıncalara usta diyorsun. Bütün evren yeniden benim adımı anacak, benim adımı duymaları bile onları hazır ola geçirecek. 10 boyutun ve toplam 38bin861 gezegenin tek ve gerçek sahibi, silahların, 14 elementin ve 3 yeteneğin ustası ben Hükümdar Ricardo Junketsu geri döndü. Şimdi eşimi almaya, oğlumla ve belki de gelinim olacak kızla tanışmaya gidiyorum." demiş ve tekrar kaybolmuştu, ortaya çıktığı yer Ejder Gezegeniydi üstüne her kenarı yırtık kapşonlu bir pelerin geçirmişti. Yavaş ve ağır adımlarla yürüyordu, onu görenlerin kimisi saygı duyuyordu çünkü attığı her adım asil gibiydi ve onu savaştan savaşa koşan maceracı veya dünyayı turlayan gezgin gibi görmüşlerdi.

Bazıları da onu dilenci zannederek gülüp geçenler, küçümser ifadelerle bakanlar veya dalga geçenler vardı, çünkü o adamdan hiçbir güç hissetmiyorlardı.

Tabi bu sessiz, sakin adımlarla ilerleyen adamın tek vuruşta bulundukları gezegeni yok edecek kadar güçlü olduğunu kimse bilmiyordu. Yani kin dolu gözlerle bakan kişilerle uğraşmak yerine direk gezegeni yok etmeyi seçecek kestirme bir yola sahipti.

İlerlemeye devam etmiş ve Gin Krallığına girmişti, gelene kadar taş atanlar da olmuş, para atanlar da olmuş, hayran olan ifadelerle bakanlar da olmuş, gezgine bak diyen de, o bir maceracı olmalı diyen de olmuştu. Gin Krallığına girdiğinde hiç bir şey olmamıştı, ne alay eden vardı ne de hayran olan ifadelerle bakan vardı. Herkes birbiriyle sohbet ediyordu, soylunun biri dilenen bir çocuğun elinden tutmuş ve evlatlık alacağından bahsediyordu veya dilenciye korumalık yapan paralı askerler vardı.
"Burada nasıl bir denge hakim böyle? Ne siyah hakim ne de beyaz hakim, burada gri hakim. Enteresan bir denge hakim, öyle ki grinin karşısına ufak bir çakıl taşı çıksa bu denge bozulacak ve ya siyah yada beyaz hakim olacak. Herkesin eşit olduğu düşüncesine yönelten bir denge. Gerçekten mükemmel." demiş ve gülümsemişti. Aynı zamanda ilerlemeye devam etmiş ve kalenin kapısına kadar gelmişti. Nöbetçilerin hepsi onu durdurmuştu mızraklarını Ricardonun boynuna doğru tutuyorlardı. Tabi Ricardo bu olayların hepsini ağır çekimde gibi sadece izlemişti öyle ki nöbetçilerin her birini yavaşlık konusunda salyangoza benzetmişti.
"Ben sadece Kral Raiden'le görüşecektim. Sonuçta güçlü olduğu bilindik bir şey ve benim gibi bir adamın ona zarar verebileceğini nasıl düşünürsünüz? Yoksa onu kimse göremiyor mu? Benim eşimi kurtardı geçenki savaşta ona teşekkürlerimi sunacaktım."

Nöbetçiler silahlarını çekmişler
"Tamam o halde biz de seninle geliyoruz, ona saldırcak olursan bize bile gerek kalmadan o seni öldürür."

Ricardo anladım der gibi başını oynatmış ve içeri girmişti. Taht odasının kapısı çalınmış ve nöbetçilerle birlikte Ricardo içeri girmişti.

Ricardo
"Naber ezik sesimi tanıdın mı?" dediği anda nöbetçiler de dahil Raiden de şok olmuştu. Nöbetçiler tam Ricardoya saldıracağı sırada birden kendilerini kalenin dışında bulmuşlardı ve kalenin kapısını açamıyorlardı sanki kapı değil koca bir kayayı yerinden oynatmaya çalışıyorlardı.

Nöbetçilerin her biri başka bir şoka girmişti
"İçeri giren kişi kesinlikle güçsüz biri değildi."

***

Raiden sesi duyduğu anda ayrı bir şok geçirmişti
"Sen Kan Mağarasında beni eğiten kişisin. Kan elementini kavramamda bana yardımı dokunan kişisin ama sen nasıl şu anda mührün içinde değil de dışındasın? yoksa bedenin kızıl gezegende miydi?"

RaidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin