"KALKIN SİZİ GERİZEKALILAR! BURASI LEŞ GİBİ KOKUYOR! AMAN TANRIM NE İÇTİNİZ BENZİN Mİ?" Jinyoung perdeleri ve pencereyi açıp onlara döndü. "AYRICA NEDEN YATAK ODASINDA İÇİYOR- Kunpimook sen tişört giyiyor musun?" Kunpimook gerginlikle güldü. "H-hayır?" Jinyoung'un sözleri bittikten sonra odaya doğru koşan duyuldu. Sonra da Jackson'ın kafası gözüktü. "Yapmışlar mı?!" Kunpimook örtüyü kafasına kadar çekti ve kızaran yüzünü gizledi. "Tanrım çıkın şu odadan!" Jinyoung ve Jackson kendilerini tutamayıp gülmeye başladıklarında yüzü daha da kızardı. Yugyeom gülme seslerine gözlerini açarken ikisi de odadan çıktı. Kunpimook ve Yugyeom'u yalnız bıraktılar. Yugyeom gözlerini yavaşça açtı ve etrafa bakındı. Göz göze geldiklerinde yanakları aynı Kunpimook'un yanakları gibi kızarmıştı. "Şey...tuvalet.." Kunpimook hemen başını salladı ve örtüyü kendi üstüne çekti.
Yugyeom odadan çıktığında yüzünü yastığa gömdü ve birkaç dakika tepinip çığlık attı. Sonra gözlerini açıp ayağa kalktı ve sanki hiçbir şey olmamış gibi giyindi. Bu kadar heyecanlı olduğunu görürlerse onunla kesin dalga geçerlerdi. Giyinip aşağı indi ve onu izleyen Jaebum'a el salladı. Acaba ona bir şey söylemişler miydi? Öğrense...kızar mıydı? Gerçi onlar söylemese bile kendini ele verecek çok şey yapıyordu. "Şey...biraz yürüyüş yapacağım da. Bir şey ister misiniz diye soracaktım.." Youngjae kafasını mutfaktan uzattı. "Akşam yemeği için bir şeyler gerekiyor! Alabilir misin?" Sonra da Jinyoung seslendi. "Ağır gelecekse Jackson da gidebilir." Kunpimook başını sağa sola salladı. "Sorun yok arabayla gideceğim zaten!" Jaebum'a döndü. "Jaebum hyung...Sen?" Jaebum yavaşça başını sağa sola salladı ve Kunpimook'u rahatlatan bir gülümseme sundu. "Sadece dikkatli ol." Kunpimook gülümseyerek karşılık verdi ve yavaşça kapıyı ardından kapadı.
Yugyeom tuvaletten çıktığında odasına döndü ama Kunpimook'u olduğu yerde bulamadı. Bu iyiydi. Dün gece ne olduğunu hatırlamıyordu ama...Kunpimook'un üstü yoktu ve...bu orada oturup isim şehir hayvan oynadıkları anlamına gelmiyordu. Giyinip aşağı indiğinde sessizce masaya oturdu. Jinyoung tabakları yerleştirirken ona doğru eğildi ve fısıldadı. "Eğer mutlu davranmazsan sabah sizi bastığımı anlatırım." Yugyeom öksürüp kafasını kaldırdı. "Tanrım! Ne güzel bir gün!" Youngjae gülmeye başladı.
Günün ilerleyen saatlerinde Jinyoung ve Jackson, Yugyeom'u da alıp evden çıktılar. Bir arabaya Jackson diğer arabaya ise Yugyeom ve Jinyoung bindi. Arabaya bindiklerinde Jackson'ın çoktan otoparktan çıktığını fark ettiler. Jinyoung onun peşinden sürdü. Yugyeom normalde böyle şeylerle hiç ilgilenmese de Jinyoung ve Jackson'ın ilişkisi ilgisini çekmişti. Aralarında çok fark vardı ve bu kadar iyi anlaşmaları tuhaftı. "Jinyoung hyung?" Jinyoung bir saniyeliğine ona döndü. "Hm?" "Jackson-hyung'la ne zamandır berabersiniz?" Jinyoung'un yüzüne küçük bir gülümseme yayıldı. "Dört yıl oluyor." Yugyeom gülümsedi. "Nasıl tanıştınız?" Jinyoung biraz hızlandı ve güldü. "Çok ilgi çekici değil...Jaebum beni zorla bir kulübe götürmüştü." Göz devirdi. "Çok sıkılmıştım, tek yaptığım etrafı izlemekti. Sonra onu gördüm. Bana bakıyordu. Bir süre öylece bakıştık. Sonra yanına geldi...konuştuk." Sırıttı. "Devamını dinlemek ister misin?" Yugyeom yüzünü ellerinin arasına gömdü. "AHH HAYIR HAYIR!" Jinyoung kahkaha attı. Araba durduğunda etrafa baktı. "Ahh...burası neresi?"
"Bugün," dedi Jinyoung. "Drift yapmayı öğreneceksin."
~~~~~~~~~~~~~
💚
-Light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfic"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20