"O beni kurtarmadan önceydi...Mark bir an konuştuğumuzu anladı diye çok korktum... Ama artık bir önemi yok! Sen yanımdas-" Jackson gözlerini açtı ve doğruldu. Aynı kabusu kaçıncı görüşüydü? Jinyoung gideli kaç gün olmuştu? Jaebum neden bir şey yapmıyordu?
Aşağı inip sigarasını yaktı. Bahçe kapısını açıp dışarı çıkacakken Youngjae'nin sesiyle durdu. "Dışarı çıkma Jackson zaten hava soğuk." Jackson ona döndü. "Jinyoung gelince kokudan rahatsız olur diye...biliyorsun sevmiyor." Youngjae başını salladı. "Ben o gelinceye kadar temizlerim olur mu?" "Olur..." Jackson sandalyelerden birine oturdu ve derin bir nefes aldı. "Jaebum neyi bekliyor?" "İnan bilmiyorum...en iyi arkadaşı o ama...neden bu kadar tereddüt ediyor anlamıyorum." Jackson başını salladı. "Onunla konuşacağım." Youngjae yanına oturup ellerinden birini tuttu. "Üzgünüm...Mark için yaptıklarından...yaptıklarımızdan sonra olay nasıl böyle bir hale gelebildi anlamıyorum." Jackson onun elini hafifçe sıkıp gülümsedi. "Hiç fırsatım olmadı Youngjae ama...her şey için teşekkür ederim." Youngjae ona baktı. "Benim için Mark'ı kurtardığını biliyorum, Jaebum'un sana o zaman söyledikleri, Taeyong'u öpmesi...tanrım." Ofladı. "Boğazıma nasıl yapışmadın bilmiyorum. Her şeyin benim için olduğunu düşünürsek...suçlu olan da bir bakıma ben-" "Ahh hayır Jackson! Saçmalama. Suçlu olan sen değilsin, bu kadar karmaşık bir yok izleyip her şeyi elime yüzüme buaştıran bendim! Jaebum'a söylesem Mark'ı zaten kurtarırdı ama...sanırım kendime bir şeyler başarabileceğimi kanıtlamak istedim." Jackson gülümsedi. "Ama başardın." "Sonucunda olanlara bakarsak başarmasam daha iyi olurdu gibi..." Mırıldandı.
"Ne konuşuyorsunuz?" Yugyeom gözlerini ovuşturarak içeri girdi. "Uyku tutmadı..." Jackson mırıldandı ve ona baktı. "Uyandırdık mı?" "Ahh hayır hyung zaten uyumuyordum." Yugyeom esneyip bir sandalye çekti. "Ne konuşuyorsunuz?" "Öylesine..." Yugyeom yanaklarını şişirip başını salladı. "Bu gece mi çıkacağız, Jinyoung hyung için." "Jaebum...uyuyor." Jackson derin bir nefes aldı. "Umarım bir planı vardır..." Yugyeom ellerine bakarken konuştu. "Bence...sadece Jinyoung hyunga bir şey yaparlar diye korkuyor." "Olabilir." Jackson mırıldandı. Üst kattan gelen sesle herkes yerinden kalktı. Pencerenin açık ve Jaebum'un yatakta olmadığını görünce Jackson alnına vurdu. "Aptal herif!"
Jackson hızlıca aşağı indiğinde Jaebum'un arabayı çalıştırdığını gördü ve önüne koştu. "Çık şu arabadan!" Jaebum hafifçe gaza bastı. Jackson birkaç adım geriye sendelese de geri çekilmedi. Jaebum'un gözlerinin dolduğunu görebiliyordu. "İn!" Jackson ellerinin içiyle kaputa vurdu. Jaebum derin bir nefes alıp yavaşça arabadan indi. "Ne yapıyordun?" Jackson onu yakasından tutup duvara yasladığı zaman Youngjae aniden ileri bir adım attı. Yugyeom onun kolunu kavradı. "Hyung hadi içeri girelim." Youngjae yerinden kıpırdamıyordu. "Elimden başka bir şey gelmiyor..." Jaebum mırıldandı ve gözlerini kapadı. "Kimse yardım edecek durumda değil Jackson..." "Peki sen ne yapıyorsun?! Bu yardım etmek mi?!" Yugyeom Youngjae'yi biraz daha sert çektiğinde Youngjae direnmedi. "K-kavga etmezler değil mi?" "BU YARDIM ETMEK Mİ?! KENDİN GİDİP ORADA ÖLÜNCE YARDIM MI ETMİŞ OLACAKSIN?!" Jaebum'un gözünden bir damla yaş süzüldü. "Bir lider grubunu koruyabilir değil mi? Bir de bana bak Jackson...Mark bize düşman, Youngjae'yi bir kere kaçırdılar şimdi de sora Jinyoung da. Kimseyi koruyamıyorum. Şu halimize bak..." Jaebum gözlerinden dökülen yaşları eliyle silip başını sağa sola salladı. Jackson derin bir nefes aldı. "Jaebum..." "Beni kendime karşı savunma lütfen, ne olduğunu hepimiz biliyoruz."
"Hey." Jaebum kafasını kaldırıp Jackson'a baktı. "Şimdiye kadar bizi bir arada tutan kişi sendin, ne olursa olsun. Mark vurulduğunda ya da Jinyoung kaçırıldığında burada olmasaydın şimdiye kadar iki kere ölmüştüm." Jackson gülümsedi. "Şu an elimizde olan ne varsa, bindiğimiz arabalar, oturduğumuz evler ve satın aldığımız onlarca şey, aklına gelen ne varsa Jaebum, hepsi senin sayende burada. O yarışlara girmeyi teklif etmeseydin ne ben, ne Jinyoung, ne Youngjae, ne de Kunpimook burada olurduk. Her birimiz farklı evlerde farklı insanlarla farklı yaşamlar kurmuştuk. Jinyoung istemediği halde o şirketin başıma geçerdi, ben herhalde babamı falan bıçaklardım." Babası aklına geldiğinde göz devirdi. "Sen sadece bizim değil herkesin hayatını değiştirdin. Sayende annemi babamdan kurtardım, Youngjae ailesine onların kontrolü olmadan da yaşayabileceğini gösterdi, Jinyoung ve Kunpimook paradan daha önemli şeyler olduğunu anladı..." Jackson derin bir nefes alıp ona baktı. "Herkesi koruyamazsın Jaebum-ah. Ama ben elinden gelenin en iyisini yaptığını biliyorum. O yüzden ağlamayı kes ve kendini toparla, çünkü şu an teselli edilmeye ihtiyacı olan benim." Jaebum gülümsedi. "Onu kurtaracağız." Jackson başını salladı. "Ve bunu çabuk yapacağız, orada kalmasına artık dayanamıyorum."
~
PERŞEMBE ve cuma birer bolum daha paylasmayi dusunuyoruuum cunku cok ara verdim yine. Bir de burada mute u okuyan varsa eger ek bolum gelse...................ister misiniz?
💚
light

ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20