Yemek masasının etrafında tam on dokuz kişi vardı. Hiçbirinden çıt çıt çıkmasa da herkes birbirinin düşüncelerini duyabiliyordu sanki. Jaebum, başlaması için birkaç kere Namjoon'a baktı. Namjoon ona geri bakıp gülümsüyordu. Sen başlayacaksın demekti bu. Jaebum ofladı. "Hayır bir kere sen konuşsan ölür müsün?" Namjoon sırıttı. "Sesini seviyorum." Youngjae'nin kaşları kalkarken Jackosn gülmemek için kafasını masaya yasladı. Jungkook, Mark'a baktı. "Mark hyung, iyi bir plan yapmışsındır sen." Mark minikçe gülümsedi ve elindeki kağıda baktı. "Ahh pekala şey, sizi buraya çağırdık çünkü yaklaşık bir hafta kadar önce ben ve Seun dışarıdayken Doyoung arabamızı takip etti ve biz durduğumuzda iş birliği tarzı bir şey teklif etti...gerçi Jackson'a asılmaktan fazla konuşamadı." Jackson sırıtıp kaşlarını yukarı kaldırınca Jimin ve Taehyung gülmeye başladı. Jinyoung yavaşça kafasına vurdu. "Aptal." "Ama Youngjae, Jackson ve Yugyeom'u öldüresiye dövdükleri için...biraz güven sorunu yaşıyorum." Yugyeom'un tüyleri diken diken olmuştu. Jungkook'a baktı. "O gün...harbiden lanetliydi. Tanrım...bir de ben ne olduğunu bilmediğim için aptal gibi gelmelerini izledim. Jaehyun denen adam yüzüme o kadar sert vurdu ki...bayılmışım." Jinyoung gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. "Uyanmadı zaten ertesi güne kadar." Kunpimook sırıttı. "Adımı sayıklayarak." Yugyeom'un yüzü inanılmaz bir şekilde kızardığında herkes güldü. Yugyeom ofladı. "Bu yüzden size haber verdik. Nct ne planlıyor bilmiyorum ama onlara çat diye güvenemem. Tahsilâtlarının çoğumu onşardan önce gidip onların adını vererek aldık. Biz olduğumuzu farkındalar, aptal değillerse." Jae göz devirip sırıttı. "Küçük bir ihtimal, kesin hepimiz öleceğiz."
Herkes Mark'ın açtığı masayı kaplayan ve üstünde bir sürü yazı olan kağıda baktı. "Pekala, bulunacağımız restaurant bir otelin restaurantı, otelin planı şu şekilde." Mavi bir kağıdı serdi. "Otel yirmi üç katlı ve dört büyük yemek salonu var. Her biri şehri görmesi için en köşeye yapılmış ve zemini kırılmayan bir camdan yapılmış. Camın kırılmıyor olması acil durumlarda panik yaratamayacağımız anlamına gelmez. Kırılmasa bile mermiyle çatlayacak." Eliyle asansörleri gösterdi. "Dört müşteri dört çalışan asansörü var. Çalışanlar yanlarında bu kartları taşıyorlar." Yanındaki küçük çantadan bir kart çıkardı. "İçindeki çipi biraz inceledim. Aslında kırılması hiç de zor olmayan ve sadece kullanıldığı saatleri takip etmek için yazılmış bir kod buldum. Kodu baştan yazdım. Biz oraya gittiğimizde acil bir durum esnasında bunları kullanmamız gerekirse, bu kartları kullanıp asansörü hangi kattaysak oraya çağırabileceğiz. İlk okuttuğunuz andan itibaren diğer çalışanların kartları deaktive olacak. Bu durumu anlamaları hiç uzun sürmez. Bu yüzden işinizi çabuk bitirip çıkmaya bakın. Aynı zamanda bu kartlarla herhangi bir otel odasına da istediğiniz gibi girebilirsiniz. Her odada iki yardım çantası var. Biri banyoda, diğeri yatağın altında. Acil durumda banyoya gidin." Başka bir kağıt çıkardı. Oda planı gibi duruyordu. "Banyo girişte sağda kalıyor. Kapılar kırılmaz, hepsi plastik kaplı çelik. Kapıyı açtığınızda yine de kitleyin ve sürüsünü çekin. Wonho da benim düşündüklerimi düşünüyor olabilir. Umarım...düşünmüyordur." mırıldandı ve derin bir nefes aldı. "Her birinizin bir kartı var bu yüzden kaybedemezsiniz." Otelin planını tekrar öne çekti. "Üç kapı önde altı kapı ve iki mal kabul kapısı arkada var. Ana girişteki üç kapı da önleri açık ve saklanabileceğiniz az yer olan kapılar. Bir çatışma anında ön kapı en son aklınıza gelen şey olsun. Hızlı koşabiliyorsanız birinci katın çalışan tuvaletine koşun. Tuvaletin her penceresi çamaşırhaneye bakıyor. Çamaşırlarla dolu büyük sepetler tam pencerelerin altında çünkü orada ayırıyorlar. Kendinizi bırakırsanız...çok sorun olacağını sanmıyorum, yüksek değil." Youngjae'ye baktı. "Çamaşırlar düşüşü azaltır tabi, ama dik atlamayın. Bacağınızı kırarsanız bittiniz...ses çıkarmamanız imkansız, üstüne birinin sizi taşıması yanda tam o noktadan alması gerekir çünkü yürüyemez ya da araba kullanamazsınız." Mark başını salladı. "Youngjae'ye yüksekliğini oraya götürüp gösterdim, sorun olmayacağını söyledi sadece dediği gibi...dik atlamayın yeter." Tekrar plana baktı. "Biz orta kapıdan gireceğiz. Sensörler silahları algılar. İçeri silah sokabilecek birini buldum, bu yüzden yanınızda hiçbir silah bulundurmayın. Hazırlıksız olduğumuzu sanmaları en iyisi olur. Girdikten sonra sağdaki asansöre bineceğiz. Beni takip edin yeter. Asansördeki kameraları devre dışı bırakmış olacağım. Bu sırada silahları alabiliriz." Herkes başını salladı. "Şimdi...zor kısım." Mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20