kunpimook

272 42 13
                                    

Woosung: hey Jinyoung! Baktıklarını hatırlıyorsun değil mi? Tekrar bakmak istersen bu hafta buluşabiliriz!

Jackson boş boş telefona baktı. "Ha?" Jinyoung banyodaydı. Neye bakmıştı? Birden fazla mi bakmıştı? Köpek mi...kedi mi? Ne almak istiyordu..? Neden Jackson'a haber vermeden tek başına gitmişti ki? Jackson telefonu bıraktı ve derin bir nefes aldı. Yavaşça odadan çıktı ve Jaebum'un yanına gitti. Jaebum ona baktı. "Hey, yüzün niye düştü?" Ona doğru eğildi. "Ya ben...sorunu çözemiyorum. Yani ben...ben genelde korkunç muyum? Annem de benimle konuşurken çekiniyor. Bu aralar Jinyoung da öyleymiş gibi hissediyorum." Jaebum karşısına oturdu. "Tam olarak ne oldu Seun?" Jackson yanaklarını şişirdi. "Bir şey olduğu yok...sadece, öyle hissettim." Sigara paketini aldı. "Bırakman lazım şunu." Jackson gülmeye başladı. "Sen benden çok içiyorsun!" Jaebum omuz silkti ve güldü. "Sen bırakırsan bırakırım." Jackson kaşlarını kaldırdı. "Mark bırakırsa bırakırım." Mark içerden bağırdı. "Yugyeom bırakırsa bırakırım." "BEN İÇMİYORUM BİLE!" Jackson gülmeye başladı.

Jinyoung aşağı inip esnedi. "Hey." Jackson sigarasını içmeye devam etti. "Hey." Jaebum el salladı ve gülümsedi. "Seun-ah?" Jinyoung mırıldanıp ona doğru eğildi. "Öpeyim." Jackson sigarayı gösterdi. "Sevmiyorsu-" Jinyoung dudaklarını öptüğünde sustu. "Seni her türlü seviyorum sevgilim." Jackson gülümsedi. Jinyoung ona anlatırdı...değil mi?

"A-ağlamasana Jinyoung Hyung! J-jackson hyung seni anlayacaktır! Lütfen...ağlama!" Yugyeom ona sarıldı ama pek bir işe yaramıyor gibiydi. "Youngjae hyung...sana yardım eder!" "Y-yok...sadece sana söyledim. Evlenmemiz lazımmış Yuggy...Bu imkansız." Yugyeom dudaklarını birbirine bastırdı. "Üzgünüm..." Jackson içeri girdiğinde ikisi de gerilmişti. "Hey barbe- Jinyoung? Tanrım...neden ağladın?!" Jackson yanına oturdu. "Ne olduğunu bana anlatman gerekiyor." Jinyoung sertçe kafasını sağa sola salladı. "Duygulandım. Y-yugyeom ailesini a-anlattı." Yugyeom, Jackson ona bakınca yavaşça başını salladı. "İyi..." Derin bir nefes aldı. "İstiyor musunuz ekstra bir şey?" "Yok." Jackson odadan çıktı. Jinyoung gözlerini sıkıca kapattı. "Sikeyim..."

"Ağlıyordu?" "Baya ağlıyor işte!" Göz devirdi. Jackson alnına vurdu. "Sana niye anlatmıyor?" "Jaebum ben nereden bileyim?!" Jaebum başını salladı. "Sorayım bence eve gidince." Jackson derin bir nefes aldı. "Tamam...sor eve gidince." Jackson başını salladı ama kafası hala başka yerlerdeydi. Yavaş yavaş alacaklarını sepete doldurdu. Kasaya geldiğinde pek konuşmadan cüzdanını çıkardı. Jaebum cüzdanı dolu görünce bir durdu. "Jackson sen-" "Şşş, anlatırım." Jaebum'un gözleri büyüyordu. "Benden habersiz yarışa gidiyorsun..." Arabaya binene kadar durdu. İkisi de arabaya bindiğinde derin bir nefes aldı. "Jackson." "E-evet?" "BENSİZ YARIŞA GİDİYORSUN!" "SANA HABER VERSEM HERKES ÖĞRENİRDİ BE!" Jaebum bir süre durdu. "Doğr- AMA UMRUMDA DEĞİL!" Jackson arabayı çalıştırdı. "Gerçi nasıl anlamadın ki? Lastikleri değiştirdim." Jaebum bir süre durdu. "O YÜZDEN SABAH BEŞT- SANA İNANAMIYORUM!"

"Ben konuşacağım Jackson'la." Yugyeom Jinyoung'a baktı. "İyi de az önce dedin k-" "Çocukları kaçırsak mı?" "Hyung saçmalama!" Jinyoung ofladı. "İyi ben onu aşağıda bekleyeyim." Kapıdan çıkmasıyla Jackson'ı görmesi bir oldu. İkisinin de ağzından aynı kelimeler çıkıyordu.

"Seninle bir şey konuşmam lazım."

~

BU BOLUUUMU prfsdef'E MORAL OLMASI İÇİN YAZDIMMM!!!! UMARIM SAÇMASALAK OLMAMISTIRIIIIRRRR yigunleeer

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin