kunpimook

225 41 19
                                    

Jinyoung parktaki çocuklara bakarken iç çekti. Gülümsedi. Çocuklar mutluydu. Etrafta koşuştururuyordu, anne ya da babaları kenarda onları izlerken gülümsüyorlardı. Jinyoung yavaşça doğrulup çocuklara bakmaya devam etti. Ne zamandır bir çocuk istiyordu? Çocuklara olan sevgisi bazen ağır basıp Jackson'la bir çocuk evlat edinmeleri hakkında konuşmayı düşünüyordu...ama bu çok uzun sürmüyordu, çünkü Jackson'ın vereceği cevabın olumsuz olacağından emindi. Oflayıp gözlerini kapadı. "Hey." Gözlerini açıp yanına oturan adama baktı. "Hey..?" Adam gülümsedi. "Çocukları izlediğini gördüm. Kızın mı var oğlun mu?" Jinyoung yavaşça başını sağa sola salladı. "Benim çocuğum yok." Adam başını salladı. "Anladım...benimki şu bak! Kıvırcık saçlı olan!" Jinyoung adamın gösterdiği çocuğa bakıp gülümsedi. "Adı ne?" "Mina!" Jinyoung başını salladı. "Mina...aslında ben de evlat edinmek istiyordum..." Adam ona baktı. "Ahh bu iyi! Ben ve kocam...biz de evlat edindik. Ama o çok mutlu." Jinyoung kıkırdadı. "Bunu görebiliyorum. Peki...şey zor muydu? Yani...evlat edinmek?" Adam derin bir nefes aldı. "Aslında değil! Ama...evli olman gerek, seninle yaşayan kişilerin de...bilirsin istemesi gerek. İlk başta biraz zorlandık ama çabuk alıştılar. Mina bize iki yıl önce geldi. Üç yaşındaydı. İki yıldır birlikteyiz ve hiçbir sorun çıkmadı!" Jinyoung gülümsedi. "İşlerin...iyi gittiğine sevindim." Adam bir süre durdu. "Ben Woosung." Jinyoung uzattığı eli sıktı. "Jinyoung."

Jackson annesine boş boş baktı. "Ee, soruma cevap versene. O adamı bir daha evine alacak mısın?" Annesi derin bir nefes aldı. "O baban Jackson." Jackson ofladı. "Benim babam yok. Artık şunu anla lütfen. Onu içeri almaman senin iyiliğin için. Onunla kalırsan beni göremezsin, benimle kalırsan onu. Bence gitmen gereken yol gayet açık...neyi tartıştığımızı bile bilmiyorum." Su kaynamaya başladığında Jackson kahve bardağını aldı. "Konuşmayı deneseni-" "Denedik, senin evinde denedik ve dudağım patladı. Sence konuşabiliyor mu?" Göz devirdi. O adamı düşünmek bile sinirini bozuyordu. Telefonu çalmaya başladığında uzanıp telefonu aldı. "Alo?" "Jackson..? Sen misin?" Jackson bir süre sesini çıkarmadı. "Kimsiniz..?" Kadın güldü. "Ahh benim Jinyoung'un annesi." Jackson kaşlarını çattı. "Ona bir şey mi old-" "Ahh hayır...sakinleş. O iyi. Bugün bir yere gidecekti ama bize söylemedi. Bu yüzden buluşmayı  iptal falan ettik. Ama endişelendim. Hyunjin'le bir şey konuştular. Sadece...onu arayıp bir bakar mısın?" Jackson derin bir nefes alıp boştaki elini beline koydu ve kafasını geriye atıp bir süre tavana baktı. "Yani Jinyoung sizinle değil öyle mi? Hiç gelmedi. İşi var diye...iptal etti." Annesi onaylayan bir ses çıkardı. "İyi, tamam...sağolun?" "Bunu benim söylediğimi söyleme olur mu? Hyunjin çok kızar, sen ona fark ettirme." "Tamam..." Telefonu kapadığında boş boş telefona baktı. "Ne yapıyorsun yine Jinyoung..."

"A-ah merhaba..." Kucağına gelip aniden oturan çocukla bakıştı. Çocuk kıkırdadı. Woosung gülmeye başladı. "Ağlayacaksın şimdi. Sakinleş biraz, içeride bir sürü çocuk var. Sen daha karar vermediğin için onlarla gidip konuş. Belki kararını kesinleştirecek bir çocuk bile bulursun." Gülümsedi. Jinyoung başını sallayıp çocuğu yavaşça kucağından indirdi ve etrafa baktı. Bir sürü çocuk vardı. Her yerde oynuyorlardı. Bazıları ağlıyor, bazıları gülüyordu. Kenarda iki çocuğun kendi başlarına oynadıklarını gördü. Biri bağırarak konuşuyor ve gülüp duruyordu. Diğeri ise ara sıra ona katılıyordu ama o biraz daha sakindi. Yaptığı işe konsantre olmuş gibi görünüyordu. Jinyoung bir süre daha onlara baktığında onu bu kadar çeken şeyi bulmuştu. Jackson ve Jinyoung'a benziyorlardı. Jackson etrafta koşup dururken Jinyoung onun şakalarına gülüyordu. O kadar tatlıydılar ki.  Jinyoung kıkırdadı onları evde düşündü. Ne kadar eğlenirlerdi. Bambam ve Yugyeom onlarla oynardı. Youngjae onlara yemek yapardı, Jackson ve Jaebum onlara bir sürü hediye alırdı ve Mark onlarla konsol oynayıp dururdu. Evde hiç yabancılık çekmezlerdi...tabi birkaç sorun vardı...bunların hiçbirini evdekilerle konuşmamıştı ve Jackson'la evli değildi.

Omuzları düşerken oradan çıktı. Onu bekleyen Woosung ve Mina ona baktılar. "Nasıldı?" Jinyoung omuz silkti. "Sanırım eve gitsem iyi olacak. Sana mesaj atarım Woosung."

~

YYYAYAAAAAA JINYOUNG!!!! COK!!! TATLISIN!!!! YAPMA!!!!!

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin