kunpimook

150 18 63
                                    

Jinyoung derin bir nefes aldı. "Seun-ah, bir şey olursa..." Jackson elini tuttu. "Olmayacak. Hepimiz iyi olacağız. Bana güven tamam mı?" Jinyoung güldü. "Başını belaya sokma...yeter." Jackson sırıttı. Cebimden sigarasını çıkarınca Jinyoung göz devirdi. "Boğacağım seni." Mırıldandı. Jackson güldü. Jaebum mutfağa girdi. "Bana da." Jinyoung ona döndü ve gözlerini kıstı. Jackson paketi uzattı. "Yugyeom nerede?" Jackson dumanı üflerken mırıldandı. "Sakinleşmek için tütsü falan yakmıştı." Jinyoung gülmeye başladı. "Ona bakayım." Ayağa kalktı. "Jackson, konuştuğumuz gibi. Başını belaya sokma. Jaebum, sen Jackson'dan daha akıllısın o yüzden seni uyarmıyorum." Jackson sırıttı. "Seni seviyorum Jinnie~" Jinyoung güldü. "Yaşamaya devam et ki ben de seni sevebileyim!" Jackson kahkaha attı. "Bu bir teklif mi?" Jinyoung gülüp üst kata çıktı.

Yugyeom odasındaydı. Kunpimook onu biraz yalnız bırakmış olmalıydı. Jinyoung kapıyı çalıp yavaşça içeri girdi. "Merhaba Yugyeom-ah. Konuşalım mı?" Yugyeom ona bakıp başını salladı ve minikçe gülümsedi. "Sorun ne?" Yugyeom derin bir nefes aldı. "Ş-şey ben....sanırım ben...ölmekten korkuyorum." Jinyoung başını sallayıp yanına oturdu. "Ben de, ben de ölmekten korkuyorum." Yugyeom ona baktı. "Ama her şey konusunda sakinsin..?" Jinyoung omuz silkti. "Sanırım içimde yaşıyorum her şeyi. Hepimiz...içimizde yaşıyoruz. Ama bazen dışarı vuruyor işte." Derin bir nefes aldı. "Ölmemeye çalışacağız ve...büyük ihtimal ölmeyeceğiz Yuggy." Elini kavradı. "Ölmemek konusunda söz veremem ama...Seni ne olursa olsun geride bırakmayacağımıza söz verebilirim. Hiçbir zaman bırakmadık. Mark'ı düşünüp kendini...sıkma. Küçüktük ve...başkalarının bizim gibi olduğunu sandık ama değiller. Kimse bizim gibi değil Yugyeom. Sadece bize güven tamam mı?" Yugyeom başını salladı. "Ölmezsek et ısmarlayacağım." Jinyoung güldü. "Bağır bunu. Çabuk hadi." Yugyeom kıkırdadı.

"ÖLMEZSEK ET ISMARLAYACAĞIM!" Koşan adımları duyduğunda Jinyoung gülmeye başladı. Çıkan gürültüyle kahkaha attı. "JAEBUM! APTAL HERİF ÜSTÜME DÜŞTÜN!" Jackson bağırdı. Youngjae'nin yüksek sesli kahkahası da duyuldu. Kunpimook hızlıca içeri girip ona baktı. "Et mi cidden?" Jinyoung güldü. Mark bağırdı. "JACKSON! BIRAK ÇOK CİDDİYİM AĞZINA YUMRUK ATARIM!" Jackson çığlık attı. Jinyoung elleriyle yüzünü kapatıp gülmeye devam etti. "Biz ölürüz kesin Yugyeom unut dediklerimi."

Hepsi şık yemek salonunda oturmuş sessizce bekliyorlardı. Jackson derin bir nefes aldı. İçeriai çok kalabalıktı. Bir şey olursa nasıl kurtulacaklardı. "Alo? Denemeee!" Mark'ın yüksek sesi yüzünden Kunpimook gözlerini kıstı. "Çok...açık sesi." "Anlaşıldı!" Sesini kıstı. "Şimdi?" Kunpimook onaylayan bir ses çıkardı. "Aklınızda bulunsun. Eğer tüm bu buluşma işi bir fiyaskoysa...Jaehyun'un cebinde bir oda kartı ve anahtar var. Kasayı bulan kimse kağıtları alıp eve getirsin. Gerisini ben hallederim." Kunpimook duvara bakarken konuştu. "Mark hyung, sence şu duvardaki av tüfeği çalışıyor mudur?" Mark bir süre kameralara baktı. "Hmm. Belki."

Taeyong hafifçe öksürünce tüm oda sessizleşti. "Gelmenize çok sevindim. Bugün...burada olmamız benim için çok değerli." Youngjae kaşlarını kaldırdı. Pek etkilenmişe benzemiyordu. "Jaebum ve grubuyla pek iyi bir başlangıcımız olduğunu söyleyemem. Ama önemli olan geçmişte olanlar değil. Bunları geride bırakmayı öğrenmemiz gerek. Şu anki durumumuzu çok daha iyi hale getirip iş birliği içinde kendi bölgelerimizde para toplayıp kendi bölgelerimizde yarışmak en iyisi olacak. Eminim hepiniz benimle hemfikirsinizdir. Artık aramızdaki bu düşmanlığı bitirmek istiyorum." Jaebum derin bir nefes aldı. "Herkes kendi bölgesinde kalacaksa bizim için sorun yok. Ama Youngjae'nin babası ne sizle ne de Shownu'yla bağını koparmış değil. Arkamızdan bıçaklanmaya alışığız ama buna bile bile göz yumacak da değiliz."

Taeyong başını salladı. "Yaşadıklarımız hoş şeyler değil biliyorum. Hepsini unutmanızı da istemiyorum. Bu bencillik olur. İstediğim şey hoşgörü ve yardımlaşma." Jaebum başını salladı. "Şartlar...gayet açık değil mi? Tekrarlayabilirim. Youngjae'nin babası iletişiminizi kesin." Taeyong derin bir nefes aldı. "Jaebum anlamadığın şey Bay Choi ile olan iletişimimiz tamamen sizin üzerinize kurulu değil. İş yapıyoruz. Bize mal buluyor." Jaebum dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı. "O halde anlaşamayacağız gibi gözüküyor Taeyong."

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin