jackson (m)

807 50 54
                                    

Jaebum ellerini cebine soktu ve derin bir nefes aldı. "Ben odama çıkacağım." Mark mırıldandı. "Biz de çıkalım...biraz yorulduk değil mi Bam?" "Aslında ben-" "Yorulduk değil mi?" Yugyeom kaşlarını çatıp gözleriyle Youngjae'yi gösterdi. Bambam başını sallayıp esnedi. "Evet yoruldum..." Herkes yukarı çıktığında Youngjae bir koltukta Jaebum bir koltukta kalakalmıştı. Jaebum bir süre ona baktı ve dudaklarını yaladı. "Artık dayanamıyorum." Youngjae kafasını kaldırıp ona baktı. "N-neye dayanamıyorsun..?" Jaebum ayağa kalkıp yatak odasına doğru gittiğinde Youngjae merakla yerinden kalktı. "Jaebum neye dayanamıyor-" Odaya girmesiyle kapının kapanması ve sırtının kapıyla buluşması bir oldu. Acıyla tısladı ve gözlerini kapadı. Onları açamadan dudaklarına bastırılan dudaklar hissetti. Gözleri şaşkınlıkla açılırken bacakları neredeyse onu yarı yolda bırakıp düşmesini sağlayacaktı. Onu o kadar özlemişti ki...

Jaebum'un dudakları onu yakıyordu. Sıcaklığı kafasından tüm vücuduna yayılırken Youngjae'nin ağzından küçük bir mırıldanma çıktı, Jaebum sonunda kazandığını anlamıştı. Dudakları onun yumuşak dudaklarında gezdi ve dilini hafifçe içeri iktirdi. Youngjae kollarını Jaebum'un bedenine sardı, düşecek gibi hissediyordu ve bir şeye tutunmak onu güvende hissettiriyordu. Jaebum'un dili Youngjae'nin ağzında dolanırken Youngjae hala nasıl bayılmadığını düşünüyordu. Böyle hissetmeyi özlemişti. Tüm vücudunu alev kaplamış gibiydi. Jaebum ona bakmak için geri çekildiğinde Youngjae'nin nefes nefese kaldığını fark etti. Yanakları kırmızı, elleri titriyordu. Jaebum onu incelemeyi sürdürdü. Uzun kirpikleri kapalı gözlerinin üzerine uzanıyordu. Gözleri yavaşça açıldı ve Jaebum'un dudaklarına dikildi. Jaebum boynunun arkasındaki kolların hafifçe sıkılaştığını hisseti ve Youngjae onun dudaklarına uzandı. Dudaklarını tekrar birleştirirken Youngjae'nin ağzından minik bir inleme kaçtı. Jaebum ellerini yavaşça onun bacaklarına indirip dudaklarından ayrılmadan mırıldandı. "Zıpla." Youngjae zıplayıp bacaklarını onun beline sardı ve gözlerini ona dikti.

Jaebum yatağa oturduktan sonra Youngjae'yi kucağına yerleştirip ellerini onun beline koydu. Youngjae'nin ağzından minik bir mızmızlanma çıktı. Yavaşça ona sürtündü ve kafasını geriye attı. "T-tanrım..." Jaebum başını sağa sola sallayıp belindeki ellerini sıkılaştırdı. "Jaebumie lütfen...lütfen durdurma, sana ihtiyacım var lütfen." Jaebum dudaklarını yaladı. "Sanırım ikimizde suçlu olduğumuz için bu seferlik beklemek zorunda değilsin." Youngjae'nin gözleri parlarken hızlıca başını salladı ve ellerini pantolonuna indirip düğmeyi açtı ve aşağı indirdi, Jaebum'a da aynısını yapması için baktı. Jaebum başını sağa sola sallayıp yanını patpatladı. "Buraya otur bebeğim." Youngjae kenarı oturup derin bir nefes aldı. Bacak bacak üstüne atıp şişliğini saklamaya çalışıyordu. Jaebum dizleri üstüne çöküp ona baktı. "Hyung seni rahatlatacak~" Youngjae kesik bir nefes aldı ve başını salladı. Jaebum gülümseyip onu kavradı ve dudaklarını yaladı. "Şimdi sadece rahatla."

Youngjae gözlerini ona dikti ve izlemeye başladı. Jaebum onu yavaşça okşayıp penisinin ucundaki meniyi dağıttı ve gözlerine baktı. Youngjae'nin gözleri kapanırken Jaebum şaklattı ve başını sağa sola salladı. "İzlemeni istiyorum." Youngjae onun geri çekileceği korkusuyla gözlerini hemen açtı ve onunkilerle kenetledi. Jaebum başını sallayıp gülümsedi ve elini yavaşça aşağı yukarı oynatmaya başladı. Youngjae'nin yüzü kasılıp gevşerken yanağını hafifçe ısırdı ve çıkan sesleri bastırmaya çalıştı. Jaebum'un eli biraz hızlandığında yatak örtüsünü sıkıca tutmuştu. Jaebum'un gözleri ondan bir anlığına ayrılsa gözlerini kapatacak ve utancını biraz olsun gizleme şansı bulacak, kendi sesini bastırmaya gerek de kalmayacaktı. Ama Jaebum bunu bildiğinden olsa gerek saniyeliğine bile olsa gözlerini onunkinden ayırmıyordu.

Jaebum ilk defa gözlerini ondan çekti ve dudaklarını penisinin başına sarıp hafifçe emdi. Youngjae bu yeni his karşısında sonunda tuttuğu inlemeleri serbest bırakmıştı. Ellerinden biri otomatik olarak Jaebum'un saçlarına gitmiş ve onları sıkıca kavrayıp çekiştirmişti. Bazen başını öne bastırıyor bazen de hafifçe geri çekiyordu. Karnındaki düğüm git gide sıkışırken artık inlemelerinin ne kadar yüksek sesli olduğunu ya da kimin etrtesi gün nasıl dalga geçeceğini umursamıyordu. Kalçasını hafifçe kaldırıp Jaebum'a ittiğinde penisinin onun boğazına değdiğini hissetti. Bu son nokta olmuştu. Vücudu hafifçe kasılırken Jaebum'un saçlarını sertçe kavradı ve gözlerini sıkıca yumdu. Bacakları titrerken Jaebum'un adını sayıklayıp duruyordu.

Bir süre sonra sonunda sakinleştiğinde gözlerini açtı. Jaebum elinin tersiyle ağzını silip ona doğru eğildi. "Kendini tatmak ister misin?" Youngjae onun bu haline bayılıyordu. O kadar çekici duruyordu ki. Saçları dağılmış dudakları şişmişti. Başını yavaşça salladı ve dudaklarını birleştirdi. Hafif tuzlu tadı Jaebum'un dilinde tadınca inledi ve ellerini onun yanaklarına koydu. Jaebum onu sırtüstü uzanacağı şekilde itti. Ayrıldıklarında Youngjae tekrar öne uzandı ama Jaebum başını sağa sola sallayıp kendi pantolonunun düğmesini açtı. "Youngjae, artık dayanamayacağım bebeğim." Youngjae başını sallayıp doğruldu ama Jaebum başını tekrar sağa sola salladı. Youngjae anlamayarak ona baktığında Jaebum utançla güldü. "Sanırım beni ağzına aldığın an gelebilirim."

Youngjae kıkırdarken Jaebum güldü ve kayganlaştırıcıyı çekmeceden aldı. Eline döktükten sonra Youngjae'ye baktı ve güldü. "Utanıyor musun yoksa?" Youngjae alt dudağını ısırıp bacaklarını açtı. "S-sadece uzun zaman oldu..." Mırıldandı. Jaebum parmaklarından birini deliğinin etrafında gezdirirken Youngjae'nin vücudu hafifçe titredi ve gözleri kapandı. "Soğuk mu?" Youngjae başını salladı ve elleriyle yüzünü kapadı. Jaebum gülümseyip göz devirdi ve parmağını yavaşça ileri itti. Youngjae'den bir itiraz duymadığında parmağını hareket ettirdi. Youngjae önce ikinci, sonra da üçüncü parmağın deliğini genişlettiğini hissetti. Ağzından minik inlemeler kaçıyor, elleri tutabileceği her şeyi tutuyordu. Jaebum'un ona baktığını bilse de onunla göz göze gelmemek için kafasını kaldırmıyordu. Jaebum parmaklarını çıkardığında itiraz edecekti ama ne olduğunu anlayamadan parmaklarının yeri doldu. Youngjae, Jaebum'un penisinin parmaklarından daha da derine gittiğini hissettiğinde kafasını geriye attı. Nedenini bilmediği halde sanki bu hissi ilk kez tadıyormuş gibi hissediyordu. Vücudu hafifçe kasılıp gevşerken gözlerinin geriye kaydığını hissetti.

Nefes nefeseydi, gözlerini ilk defa onunkilerle birleştirdiğinde Jaebum'un kesik bir nefes aldığını duydu. Uzanıp dudaklarını onunkilerle birleştirdi ve Jaebum sabit bir ritmi bulana kadar dudaklarından ayrılmadı. Ancak hızlanmaya başladığında artık onu öpmeye odaklanamıyordu. Tenin tene çarpma sesi tüm odada yankılanırken Youngjae, Jaebum'un adını sayıklıyor, ona durmaması için yalvarıyordu. Karnının tekrar kasılmaya başladığını hissettiğinde Jaebum'un eli tekrar penisine dolandı ve onu çekiştirmeye başladı. Youngjae'nin ağzından minik bir hıçkırık kaçtı, çok iyi hissediyordu. Sonrasında tüm vücudu kasıldı ve üst bedeni yataktan doğruldu. Tüm vucudu hassaslıktan titrerken Jaebum'a bu kez durması için yalvarıyordu ama Jaebum kendi rahatlığını kovalama peşindeydi. Youngjae duyduğu inleme ve içinde hissettiği ılık sıvı ile gözlerini kapadı. Jaebum'un nefesi kulağına çarpıyordu.

Biraz sakinleştikten sonra Jaebum yavaşça onun içinden çıktı ve yanına uzanıp kollarını ona sardı. Yanağını öperken fısıldadı. "Bir daha bu kadar küs kalmayalım lütfen." Youngjae yavaşça başını salladı ve bir süre tavanı izledi. "Jaebumie?" Jaebum gülümsüyordu. Bu ismi özlemişti. "Efendim bebeğim?" Youngjae gülümseyerek fısıldadı. "Seni seviyorum."

~

ne

-light




seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin