"Neden bu saatte kalktık..?" Jinyoung gözlerini ovuşturup Jaebum'a baktı. Herkes giyinmiş ve salona inmişti ve açıklama bekliyorlardı. Jaebum derin bir nefes alıp eliyle kapıyı gösterdi. "Dışarıya sıralanmışlar..." "Kimler?" Youngjae kaşlarını çattı ve oturduğu yerden kalktı. "Monsta X mi geldi?" Herkes ona dönüp şaşkınca baktılar. Sesi sert çıkıyordu. Jaebum yavaşça başını sallayıp kafasıyla silahları gösterdi. "Sessizce çıkıp arabalarımıza bineceğiz. Beni takip edeceksiniz. Kalabileceğimiz bir yer bili-"
"Savaşabiliriz Jaebum." Jackson konuşunca Yugyeom ona döndü. "Hayır Jackson. Sessizce gideceğiz." Jackson derin bir nefes aldı ve doğruldu. "Neden? Yaptıklarına göz mü yumacağız. Yine kaçacak mıyız?" Jinyoung uzanıp Jackson'ın kolunu tuttu. Ağzını açtı ama Jackson ona bakınca geri kapayıp kolunu çekti ve derin bir nefes aldı. "En son neler oldu hatırlıyorsun değil mi? Kimsenin unutması mümkün değil! Onu öldürdüler..." Yumruklarını sıktı. "Onu orada bıraktık Jaebum... Ona nasıl vurduklarını hatırlıyorsun...değil mi?" Sesi sonlara doğru kısıldı. Jaebum derin bir nefes alıp yanına gitti. Elini Jackson'ın omzuna koydu. Yugyeom neler olduğunu o kadar çok sormak istiyordu ki. Ama ağzını kapalı tutması gerektiğini biliyordu. Bunun için iyi bir zaman değildi. "Jackson...sizi de kaybedemem. Onu hepimiz özlüyoruz... Senin en yakın arkadaşındı... Ama intikamımızı almak için güçlenmemiz gerek. Eve başka bir yenilgiyle ya da bir kişi eksik dönmek istemiyorum. Sizi kaybetmek istemiyorum. Yugyeom'u da eğitip daha iyi silahlar bulacağız... Day6'i arayacağım ve yardım isteyeceğim." Mırıldandı. "Hem Jae durmadan birleşmemiz için ısrar ediyor."
Kunpimook ayağa kalkıp derin bir nefes aldı. "Sanırım inmeliyiz." Jaebum başını sallayıp elini Jackson'ın omzundan çekti. "Pekala. Yugyeom seni koruyacağız ama olur da bir şeyler ters giderse.." Ona bir bıçak uzattı. Yugyeom bıçağı alıp başını salladı ve ayakkabılarını giydi. Kapıyı açmadan önce Youngjae'nin Jaebum'a sıkıca sarıldığını gördü ve derin bir nefes aldı. Youngjae böyle şeylere dayanabilecek biri miydi ki? Orada ne yapacaktı? Kendisi gibi o da çaresiz miydi? Merdivenden inerken bunları çabucak unutuverdi. Odaklanması gerekiyordu.
Herkes sessizce ilerliyordu. Yugyeom ortalarındaydı. Otoparkın arka kapısına doğru yürüyorlardı. Oradan arabalara atlayıp gideceklerdi. Jaebum bir sorun çıkmaması için dua ediyordu. Kapıya yalnızca on adım kalmıştı ki arkalarında bir bağırış duydular. "HEY! KAÇIYORLAR!" Silah sesini duyan herkes başka bir tarafa siper almak için koşturdu. Yugyeom etrafına bakarken ona doğru koşan bir adam gördü ve ayağa kalkıp hızla kapıya doğru ilerledi. Arkasındaki adamın "O kadar kolay değil!" Dediğini duydu ve kolundan geriye doğru çekildi.
Vücudu yerle buluşunca acıyla bağırdı. Adam üstüne çıkıp ona bir yumruk attı. Yugyeom'un hissettiği acıyla gözleri doldu. Bıçağını hatırlayınca adamın altında kıpırdayıp belini kaldırdı ve bıçağı arkasından çıkarıp savurdu. Adam acıyla bağırdı ve Yugyeom'un kolunu tutup yere birkaç kez sertçe vurdu. Elindeki sızı çoğalınca Yugyeom bıçaktaki kavramasını yitirdi ve bıçağın elinden kayıp düştüğünü hissetti. İşte şimdi ölmüştü. Gözlerini kapatıp kendini bir sonraki yumruğa hazırladı. Sağ elmacık kemiğine gelen darbeyle tekrar bağırdı ve debelendi. Adam birkaç kez daha vurdu. Yugyeom bağırmaya devam ediyordu.
Gözlerini açtığı an adamın arkasındaki Youngjae'yi gördü. Youngjae, adamı saçlarından tutup geriye çekti ve bıçağı boğazına dayayıp büyük bir kesik attı. Kan açılan kesikten oluk oluk boşalırken adamdan anlaşılmayan sesler çıkıyordu. Yugyeom onun yapış yapış kanını her yerde hissedebiliyordu. Ellerinde, tişörtüne, saçlarında. Youngjae adam Yugyeom'un üstüne yığılmasın diye onu geriye doğru itti ve adamın cansız bedeni yerle buluştu. Yugyeom, Youngjae'nin böyle bir şey yaptığına inanamıyordu. Youngjae'nin kandan korktuğunu falan düşünmüştü. Birden evden çıkmadan önce düşündüğü şeyler aklına geldi. Youngjae'nin korkup ağlayacağını, belki de kendi durumuna düşeceğini zannetmişti. Oysa Youngjae onu korumak için kendi hayatını riske atmış ve birini öldürmüştü. Yugyeom düşüncelerine dalmışken Youngjae'nin onu sarsmasıyla kendine geldi. "Yuggy! Gitmemiz gerek! Hadi kalk, iyisin değil mi? Beni duyabiliyor musun?" Elleri yanaklarındaydı. Yugyeom yavaşça başını sallayıp doğruldu ve ayağa kalktı. Youngjae onun kolunu omzuna attı ve ikisi kapıda bekleyen Jackson'a doğru koştular. Tam dışarı çıktıklarında kapının önüne gelen iki arabayı gördüler. Jaebum ve Jinyoung. Kunpimook kapıyı açtı ve Yugyeom'u içeri sokup yanına oturdu ve kapıyı arkasından kapadı. Yugyeom gözlerini kapayıp onu kendine çeken uykuya dalmadan önce teşekkür edip durdu. Youngjae ise küçük bir gülümsemeyle önemli olmadığını söyledi.
"Artık ailedensin Yuggy...seni arkada bırakamayız."
~
Youngjae is the most badass boi and its the end of the argument
💚
-Light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Hayran Kurgu"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20