Jaebum arabayı çalıştırdı ve Youngjae'ye dönüp gülümsedi. Yüzündeki yaralar tamamıyla geçmişti. Youngjae gözüne eskisinden daha bile yakışıklı gözüküyordu. "Sıkıldığını biliyorum Jaebumie." Uzanıp onun elini tuttu ve sıktı. "Ama bize yardım etmeyi onlar teklif etti değil mi? Sen bir şey istemediğin için utanmaya da gerek yok. Hem...böyle bir şey onların da başına gelse ve biz onlar kadar iyi durumda olsak inan bana sen de onları arardın." Jaebum başını salladı. "Üzgünüm...seni de sıkmadım değil mi?" Youngjae yavaşça başını sağa sola sallayıp kıkırdadı. "Ayaklarıma kapanmak da ister misin?" Jaebum sırıtıp omuz silkti. "Senin için her şeyi yapabilirim."
"Jackson hyung!" Jackson adımlarını hızlandırırken Jinyoung güldü. "Jackson..." Jackson ona bakıp göz kırptı ve hızlı hızlı yürümeye devam etti. "Hyung! Görmezden mi geliyorsun beni? Seni yendiğim için mi?!" Jackson ona bakmadan yürümeye devam etti. "Jinyoungie, Jaebum akşamüstü yola çıkmamızı söyledi. O zamana kadar odamıza çıkıp oyun oynayalım mı? En azından sen beni yendiğinde birileri gibi..." Ters ters Yugyeom'a baktı.
"...aşağılamıyorsun." "Hyung yenilirsen aşağılanırsın! Ben ne için cezalandırılıyorum?!" Jackson tıslar gibi tek bir kelime söyledi. "Saygısızlık!" Jinyoung ve Kunpimook gülmeye başladılar. Onlar kapıya doğru giderken tartışmaya devam ettiler. Kunpimook ve Jinyoung ise biraz arkalarında kalıp yavaş yavaş yürümeyi tercih ettiler.Jaebum kapıyı çalıp derin bir nefes aldı. Youngjae uzanıp onun yanağını öptü ve fısıldadı. "Rahatla, bebeğim." Kapı açıldığında Youngjae geri çekildi. İkisi de kapıya dönünce gülümseyerek bakan Jae'yi gördüler. Jaehyung kollarını ona sarıp güldü. "Jaebum! Ahh sonunda gelmeye karar verdiniz ha? Çok uzun sürdü, Youngjae'nin güzel yüzünün o şekle gelmesine gerek yoktu değil mi?" Youngjae kıkırdadı ve Jaebum'dan sonra ona sarıldı. "Seni özledim Jae!" Jae geri çekilirken gülümsedi. "Ben de öyle Youngjae! İçeri gelsenize! Brian yukarıda. Çocuklar dışarıya çıktı. Birazdan gelirler." Jaebum ve Youngjae içeri girdiler ve oturdular. "Hey! Jae bu kadar erken geleceğinizi söylememişti! Gerçi...genelde bana bir şey söylemiyor." Jae göz devirip yavaşça onun omzuna vurdu. "Sana her şeyi söylüyorum bebeğim." Brian onu yavaşça itti ve onlara döndü. "Diğerleri nerede? Mark'ın geri döndüğünü duyduk!" Jaebum başını salladı. "Evet...döndü." Youngjae ona bakıp derin bir nefes aldı. "Ben Taeyong'u yumrukladım." Brian ağzı açık ona bakarken Jae kahkaha attı. Youngjae de güldü ve başını sağa sola salladı. "Her neyse...bu yüzden intikam aldılar." Jaebum derin bir nefes aldı. "Bunu yanlarına bırakmak istemiyorum." Herkes başını salladı. "Bu akşam herkes geldiğinde bir plan yapabiliriz Jaebum." Jae uzanıp onun kolunu sıktı. "Ne olursa olsun yanınızdayız dostum. En başından beri buradaydık..." Jaebum gülümsedi ve başını salladı. "Zaten sizden başka güvenebileceğimiz kimse kalmadı Jae."
~
Arabolum
💚
-light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20