"Ona ne dedi?!" Jinyoung kaşlarını çattı. "Aman tanrım..." Yugyeom eliyle yüzünü kapattığında Kunpimook kolunu yavaşça sıktı. "Jaebum!" Jackson sinirle ona baktı. Jaebum ofladı. "Ben o sikikle iş birliği yapmam." Youngjae içtiği su boğazında kalınca öksürdü. "Sakin olur musun?" Jackson mırılandığında Jinyoung ona döndü. "Öldürürüm seni Jackson. Silahı alıp vururum seni." Jackson ellerini havaya kaldırdı. "Ee sizi nasıl bulmuş ki?" Mark sorduğunda Jackson omuz silkti. "Hiç araba görmedim ben, aniden geldi. Jaebum da görmedi zaten yoksa söylerdi." Jaebum başını salladı. "Şimdi mantığımızla düşünmemiz lazım. Sonra da oylarız." "Oyum hayır." Jinyoung mırıldandı ve kollarını önünde kavuşturdu. Jackson bir süre ona bakıp derin bir nefes aldı. Jinyoung ona bakınca dudaklarını birbirine bastırdı. "Sakın gülme Jackson yemin ediyoru-" kendi dudaklarında bir gülümseme belirtirken Jackson'ın kahkahası onun cümlesini kesti. "Of resmen kıskanıyor beni!" Jaebum gülmeye başladı. "Cidden... ne oldu birden Jinyoung?" Jinyoung göz devirdi. "Ne dedi ona?" "Yakışıklı dedi." Jinyoung yine kaşlarını çatmıştı. Jackson göz devirdi. "Yani haksız da deği-" Jinyoung ona bakınca sustu. "Youngjae korkuyor yapma." Mırıldandı. "Ha sen korkmuyorsun yani!"
Mark bir süre masaya baktı. "Monsta x, Nct'yle birleşti." Herkes ona baktı. "Ha?" "Kihyun ortadan kaybolunca...Monsta X altı kişi kaldı." Mırıldandı. "Altı kişi olamazlar, Wonho çatışmaya girmiyor zaten, Hyungwon bilgisayarda, dört kişi evcilik mi oynayacaklar?" "Üç." Jackson esnedi. "Chankyun, Bambam'in fotoğraflarına bakmaktan adam mı vur-" Kafasına yediği yastıklı sustu. "Eğer gidersek bilgi toplarım." Mark mırıldandı. Jaebum başını salladı. "İşimize yarar mı peki?" Mark yavaşça başını salladı. "Ama evde olmaz. Tuzağın içine yürümüş oluruz. Bir restaurant..." Youngjae elindeki içeceğe bakarken mırıldandı. "Tamam da Nct çok kalabalık, üstüne Monsta X, üstüne biz. Otuz kişiyi geçeriz. Açık bir yer bile olsa sayıca çok azız." Mırıldandı. "Day6 var." "Yetmez." Jinyoung ona baktı. "On iki kişi."
Yugyeom birden kafasını kaldırıp Jaebum'a baktığında Jaebum hızlıca başını sağa sola salladı. "Aklından bile geç-" "Hyung hadi ama! Bunu yapmamız lazım!" Jaebum başını sağa sola salladı. Kalan herkes anlamamış bir şekilde onlara bakıyordu. "Ne..?" "Hayır dedim Yugyeom." "Onlar tek şansımız, sana ihanet etmeyeceğini biliyorsun." Jaebum derin bir nefes aldı. "Ben hiçbir şey bilmiyo-" "Bts mi?!" Youngjae konuşunca Jaebum ofladı. "Olmaz Jinyoung, Jackson olmayacağını anlatın." Jinyoung derin bir nefes aldı ve Jackson elleriyle yüzünü kapadı. "Söylesenize!" "Şansımız mı var?!" Jinyoung cevap verdi. Jackson ellerini yüzünden çekmeden mırıldandı. "Yugyeom hayatında ilk defa mantıklı konuştu Jaebum."
Jaebum telefonuna bakarken ofladı. "Gitmeyelim yemeğe." Jinyoung göz devirip krebi çevirdi. "Ara onu." "Sevgilini elinden alsınlar mı istiyorsun Park Jinyoung?" Jinyoung kendi kendine kahkaha attı. "Ahh Jaebum ne düşüncelisin. Gözüm yaşardı." Ona döndü ve elindeki spatulayı sallayarak konuştu. "İlk olarak, Jackson'ı kimse benden almaya cesaret edemez umarım o Doyoung denen herif bunu dener ve ağzına bir tane geçirme şansım olur. İkinci olarak, o telefonu eninde sonunda Namjoon'u aramak için eline alacaksın." Jaebum ofladı ve telefonu ona uzattı. "Basamıyorum." Jinyoung göz devirip arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına götürdü. "Hey Namjoon! Nasılsın? Evdekiler nasıl?" Gülümsedi. "Ahh buna sevindim, herkes evde olduğuna göre kahvaltıya gelmemeniz için hiçbir sebep yok diye düşünüyorum?" Jaebum onun güldüğünü duydu. "Hmm, tabi ki krep var. Kendim yaptım." Youngjae tabakları almak için içeri girince Jaebum'a baktı. "Jae...bum?" Jaebum ona bakıp zorla gülümsedi. "Ben götüreyim tabakları." Jinyoung telefonu kapatınca Youngjae'ye baktı. "Sakin ol, düzelir. Onlarla çok zaman geçirdik. Jungkook yarış pistine ilk geldiğinde 14 yaşındaydı, onu ben büyüttüm." Güldü. "Hepsini tanıyoruz. Mark hayatta. Onlarla konuşmamak için hiçbir sebebimiz yok Youngjae. Jaebum yaptıkları için pişman çünkü Namjoon'un bu kadar anlayışlı olmasını beklemiyordu. Neden aramadı sanıyorsun? Kavga etmek istemiyor." Youngjae başını salladı. "Umarım etmez." Jinyoung başını sağa sola salladı. "Endişelenme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20