jackson

457 56 23
                                    

"Wonpil!" "Jinyoung!" İkisi birbirlerine sıkıca sarılırken Jackson da Brian'a sarıldı. Jae'ye sarılmak için geri çekildiğinde Jae'nin ona bakmadığını gördü. "Hey?" Jae başını sağa sola salladı ve Brian'a döndü. "Jackson'ı gördün mü? Onunla selamlaşamadım." "Ah hayır hayır!" Jae sırıtmaya başladı. "Sesi geliyor ama kendisini bir türlü bulamıyorum." "Boy şakası olmaz!" Brian gülmeye başladı. "Onunla uğraşma..." "Nerede bilmiyorum ki! Yoksa uğraşacağım.." "AMAN TANRIM YAPMA ŞUNU!" Jae kahkaha atıp Jackson'a baktı. "Ahh üzgünüm Jackson! Resmen seni görmemişim!" Jackson onu hafifçe itti. "Kapa çeneni..." Jae onu kendine çekip sıkıca sarıldı. Dowoon, Youngjae'yi görünce ona sıkıca sarıldı ve yaralarının nasıl olduğunu sordu. Mark ise Sungjin'le selamlaşıyordu. Hepsi merhabalaştıktan sonra Youngjae, Jackson ve Yugyeom yerleşmek ve dinlenmek için odalara çıktı. Kalanlar oturma odasında oturmuş yapabilecekleri şeyleri konuşuyorlardı.

"Pekala...bu gece hepsi dışarı çıkacak bu yüzden yaklaşık iki saat kadar evde yoklar. Bu yüzden evi talan etmek için birkaç saatimiz olacak." Jinyoung başını salladı. "Alarm falan var mı?" Jae ona baktı. "Kontrol ettin değil mi Jaehyung?" Brian'a bakıp gülümsedi. "Şey..." Brian alnına vurunca Jinyoung gülümsedi. "Sorun değil...gittiğimizde bakarız."

Saat geceyarısına gelirken evdekiler çıkmak için hazırdı. Herkes vedalaştı, Jackson uyuduğundan Jinyoung onun yanına gitti ve hemen döneceğini söyledi. Jackson yatakta doğruldu. "Ben de geleceğim." Jinyoung göz devirip onu yatağa itti. "Uyu! Hemen geleceğiz. Tek başıma değilim. Jaebum, Jae ve Brian benimle olacak Jackson." Jackson bir süre ona baktı. "Söz veriyorum! Tek bir sıyrığım bile olmayacak." Jackson yavaşça başını salladı ve ona yakına gelmesini işaret etti. Jinyoung merakla ona doğru eğildi. Jackson onu ensesinden tutup dudaklarını birleştirdi. Jinyoung dengesini kaybetmemek için avuç içlerini yatağa yasladı ve ona karşılık verdi. "Jinyoung hyung gelmiyor mus- AHHH GÖZLERİM!" Jackson'ın kahkahasıyla öpüşmeleri bölündü. "Kunpimook!" "TANRIM!" Jinyoung göz devirdi. "Onu geberteceğim..." Jackson gülümsedi. "Dikkatli ol Jinyoung. " Jinyoung başını sallayıp gülümsedi.

Jaebum evin kilidini kırdıktan sonra içeri girdi ve silahını sıkıca kavrayıp etrafa baktı. İçerisi pahalı mobilyalarla döşenmiş, kıymetli resimlerin asılı olduğu bir evdi. Etrafta onlara ait bir sürü fotoğraf vardı. O etrafını incelerken Jinyoung, Jae ve Brian evi arıyorlardı. Brian kilitli bir kapı görünce kaşlarını çattı. Jae'yi ve diğerlerini bulmak için alt kata indi. "Yukarıda kilitli bir kapı var. İşimize yarayacak bir şeyler bulabiliriz belki?" Jaebum başını salladı ve Brian'ın söylediği kapının önüne gitti. "Kapıyı kırsak..?" Jae mırıldandı. Jaebum başını salladı ve Jinyoung'a baktı. "Kilidi söküp tekrar takabiliriz ama çok zaman alır. "Zaten ön kapıyı kırdık. Bu saatten sonra temkinli olmanın ne anlamı var ki? Bence her an gelebileceklerini göz önüne alıp olabildiğince çabuk hareket etmeliyiz." Jae konuştu. Brian gülüp on baktı. "Göz önüne almak...sanırım bunu hayatında ilk kullanışın...ve son." Jae göz devirip Brian'a vurdu. Jinyoung ve Jaebum güldü. Jinyoung kapının önüne geçip omzuyla sertçe vurdu. Kapı ikinci vuruştan sonra sertçe geriye doğru savruldu ve duvara çarptı.

Jinyoung etrafa baktı. Odadaki her şey çok klasikti. Birkaç tablo, eskitilmiş mobilyalar... Jinyoung bu odanın kilitli olmasının bir sebebi olduğunu biliyordu. Hiçbir kapı öylesine kilitlenmezdi. Odanın pencere tarafında yakın olan eni uzun olan masanın etrafıdan dolaştı. Masanın yan tarafında kilitlerim asılı olduğu çelik çekmeceler görünce kaşlarını çattı. "Şey...çocuklar." Herkes ona dönünce çekmeceleri gösterdi. Brian yanına oturup cebinden bir maymuncuk çıkardı ve kilide taktı. Kilit açıldı. Çekmecelerin içlerinin kağıtla dolu olduğunu görünce merakla incelediler.

En sonunda Jinyoung çekmecedeki kağıtları aldı ve okumaya başladı. "Bu yapacakları tahsilatla ilgili." Jaebum kaşlarını çattı. "Ne satmışlar ki..?" Jinyoung omuz silkip kağıtları ona uzattı. "Yazmıyor." Jaebum kağıtlara göz gezdirdikten sonra kapayıp cebine koydu ve başını salladı. "Tahsilâtlarını biz toplayabiliriz?" Herkes ona döndü. "Bu onları kızdırmaz mı?" "Kızmalarını... istemiyor muyuz?" Jinyoung başını salladı. "Teknik olarak evet ama ben...birine zarar veririz diye düşünmüştüm." Jae başını salladı. "Ya da..." Brian mırıldandı. "Tahsilatı biz yaparız ve hepsine birden zarar veririz. Ekonomik olarak alacakları zararı bir merhemle iyileştiremezler...hatta belki bizim haberimiz yokken Bangtan onların icabına bakar?" Jaebum başını salladı. "Aynen öyle." Herkesin aklına yattığını düşündükleri fikri evdekilere açıklamak için evden çıktılar.

Jackson derin bir nefes aldı. "Yapacağımız şey çok tehlikeli değil mi?" Herkes başını salladı. Jackson yanaklarını şişirdi. "Ama herkes yapmayı kabul ediyor değil mi?" Herkes başını sallayınca kendi kendine mırıldandı. "Tabi ki ediyorsunuz ruh hastaları." Jinyoung'un ağzından bir kıkırtı kaçınca diğerleri de ona eşlik etti ve gümüştüler. "Ne zaman..?" Youngjae, Jackson'dan kağıdı aldı ve okudu. "Üç temmuz!" Jaebum başını salladı. "Üç temmuzda hazır olacağız."

~

coook ozur dilerim inanin yazamiyorum resmen beynim duruyor basina oturunca. Tatmin edici bir bolum degil biliyorum ama diger bolum fULL AKSIYON OLACAK LUTFEN BENDEN NEFRET ETMEYIN KOTU YAZDIGIM ICIN SIZI SEVIYORUM TESEKKURLER

💚

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin