Jaebum, Jaehyun'u küçük mağazanın içinde gördüğü an Jinyoung'u sertçe kendine çekti ve arka sokağa geri döndüler. "Jaebum ne yapıyorsun?!" "Oradalar Jinyoung! Jaehyun'u gördüm!" Jinyoung yavaşça başını salladıktan sonra duvara yaslandı. "Bekleyebiliriz?" Jaebum başımı yavaşça salladı. "Burada ne işleri vardı" Jinyoung kaşlarını çattı. "Bilmiyorun...önemli olan güvende olmamız. Kunpimook ve Yuggy nerede?" Jaebum etrafına bakınıp derin bir nefes aldı. Şu an paniklemenin zamanı değildi. "İçeri girmiş olabilirler mi?" Jinyoung'un gözlerinin büyüdüğünü gördü. İkisi de sokağın köşesinden mağazanın olduğu yere baktı. "Onları göremiyorum..." Jinyoung mırıldandı. Jaebum etrafa bakmaya devam etti. "Ben de öyle..." Jaebum karşı sokağın ortasında durmuş onlara bakan adamı görünce gözleri büyüdü. "Siktir Jinyoung bir tuzak...Bu bir tuzak!" Arabaya döndü ve Jinyoung'u çekiştirdi. "Kunpimook'u ara!" Jinyoung arabaya bindiklerinde kemerini taktı ve telefonunu kulağına dayadı. "Alo? Kunpimook?" Kunpimook'un sesi arabada yankılanıyordu. "Hyung! Hyung çıkın oradan!" Jaebum başını sallayıp dikiz aynasından arkasına baktı. Orada bekleyen bir araba vardı. Sokaşa enine park etmiş ve çıkışı kapamıştı. Önüne döndüğünde Taeyong'la göz göze geldiler. Taeyong ona göz kırptı, sırıtıyordu. Jaebum kaşlarını çattı. Kunpimook'un sesi hoparlörlerden parlarken Jaebum derin bir nefes aldı. "Ben ve Yugyeom iyiyiz, arkamızda bir araba var. Nereye gidiyoruz biliyorsunuz... Jaebum hyung?" Jaebum dinlediğini onaylayan bir mırıltı çıkardı. "Bizi dinliyorlar, her telefonumuzu. Ahh Jaehyun umarım bunu duyuyorsundur çünkü ÜSTÜNDEN GEÇECEĞİM PİSLİK HERİF!" Jaebum,Taeyong'un güldüğünü görünce sinirle direksiyonu kavradı. Geri vitese takıp el frenini indirdi ve gaza bastı. Arabanın motoru kükrerken araba geriye doğru hızla gitmeye başladı.
Taeyong'un gözleri şaşkınlıkla büyürken Jaebum'un bunu yapmayacağını düşündüğü belliydi. Jaebum ona sırıttı ve Jinyoung'a baktı. "Sıkı tutun." "Lanet arabaya çarparak geçmeyeceğiz de lütfen..." Jaebum güldü. "Üzgünüm!" İkisi de çarpmanın etkisiyle sertçe öne savruldu ve araba hareket etti. Jaebum vitesi bire alıp gaza bastı ve arabasının sesi sokakta yankılandı.
Taeyong ve diğerleri hızlıca arabalarına binerken Jaebum sokaktan çıktı ve sağa döndü. Dikiz aynasından baktığında Taeyong'un hızla yaklaştığını gördü, gözleri büyüyordu. Bir sonraki vitese taktı ve kaçmak için sağa sola baktı. Telefon çalmaya başladığında Jinyoung açtı. "Jaebum, kaçmayı kes!" Taeyong'un sesini duyan Jaebum biraz daha hızlandı. "IM JAEBUM!SANA DİYORUM! YAVAŞLAMAZSAN LANET SEVGİLİNİ ÖLDÜRECEĞİM!" "Sevgilime sakın dokunma." Jinyoung, Jaebum'un sesinin sakinliğine şaşırmıştı. "İstediğim sensin aptal!" Jaebum bir an anlamayarak Jinyoung'a baktı. Jinyoung'un gözleri daha da büyüyünce Jaebum tekrar önüne döndü. "Taeyong..." "Onlar da gelebilir! Jackson, Jinyoung, Kunpimook, Bambam ve Mark! Jepsi gelebilir. O aptal hariç!" Taeyong, Youmgjae'yle ilgili konuşmaya devam ederken Jaebum yola odaklandı. Önünde başka bir araba gördüğünde direksiyonu daha sıkı kavradı. Doyoung olduğunu mavi saçlarından anlamıştı. Jinyoung telefonu kapayıp arkasına yaslandı. "Seni mi...istiyormuş?" Jaebum boş boş yola bakmaya devam ediyordu. "Jaebum..." "Bir planım var sadece..." Jaebum eskiden kullandıkları telsizleri hatırlayınca birkaç saniyeliğine Jinyoung'a döndü. "Telsizler...arabada olduğunu biliyorum ama evde..? Evde telsiz var mı?" Jinyoung biraz düşündü. "Bilmiyorum...Bilmiyorum ama ulaşmayı deneyebiliriz. Torpido gözünden telsizi çıkardı. "Sen dene. Ben de şu aptalı kaybetmeye çalışayım. En azından birkaç dakikalığına."
Aniden el frenini çekti ve sağa saptı. Dönmeden önce Doyoung'un frene basmadığını görmüştü. Yani bir sonraki caddeye dönüp önlerine çıkabilirdi. Jaebum bunu riske atmak istemiyordu. Sol tarafındaki caddede Doyoung'un arabasının sesi yankılanıyordu. Jaebum dört yol ağzından tekrar sağa döndüğünde sonunda ikisi de arkasında kalmıştı. Gaza bastı, hızlanması gerekiyordu yoksa kaçamazdı.
Jinyoung hâlâ telsize konuşurken telsizden bir ses geldi. "J-jinyoung hyung?" "Youngjae..." Jaebum fısıldadı. "Pekala şey...bana ver." Jaebum arkasında kimseyi görmediğinden bir ara sokağa girip farlarını kapadı ve el frenini çekti. "Youngjae..?" Uzun zaman sonra ilk defa konuşuyorlardı. Jaebum'un kalbi hızlıca atıyordu ve yanakları kızarmıştı. "Evet..?" Cevap verdiğinde derin bir nefes aldı. Sakinleşmesi gerekiyordu. "Bak...Taeyong peşimizde ve bizi öldürmek istiyor tamam mı..?" Youngjae odasında kaşlarını çattı. "Jaebum ne..?" Jinyoung hafifçe onun omzuna vurdu ve fısıldadı. "Açıkla!" "Fazla zamanım yok ama...ama sadece şunu bil ki tehlikedesin ve sana tekrar bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Bu yüzden dediklerimi yapar mısın..? Daha sonra benimle konuşma! Hatta bana tokat bile atabilirsin! Ama şu an...sadece sen güvende ol istiyorum." Karşı taraftan bir süre hiç ses gelmedi. Sonra Youngjae'nin sesi duyuldu. "Dinliyorum."
~
Ozur dilerim gecen hafta bolum bekleyen takipcim sadece bi hafta gec geldiĞAÖXWİÖFŞEÖDİWİA gercekten ozur dilerim
💚

ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20