kunpimook

455 56 60
                                    

"Kunpimook'un bize ihanet etmeyeceğini biliyorum Jaebumie. O öyle biri değil... O çocukluğumdan beri benimle." Jaebum yatakta bağdaş kurmuş Youngjae'ye bakıp başını salladı. "Belki de bu yüzden babana çalışıyordur." Youngjae kaşlarını çattı. Jaebum yatağın ucuna, arkası Youngjae'ye dönük olacak şekilde oturmuştu. "Kunpimook öyle şey yapmaz! Paranoyak davranıyorsun Jaebumie..." Jaebum derin bir nefes aldı. "Güvende olmak için paranoyak davranmak zorundayım. Neden haber vermeden gitti? Hava almaya çıkıyorum dediği zamanlar da böyle gidiyor mu?" Ofladı. "Jaebumie, ona güveniyorum."

Youngjae kollarını Jaebum'un boynuna sardı ve dudaklarını onun boynuna bastırdı. "Biraz sakin ol...sadece bizi korumaya çalışıyor." Jaebum'un kokusunu içine çekti ve gülümsedi. "Seni özledim." Jaebum gülümseyip kafasını eğdi. "Sen de beni özledin değil mi?" Youngjae cevap alamayınca kaşlarını çattı. "Jaebumie?" Başını sağa sola sallayıp yataktan indi ve Jaebum'un oturduğu köşenin önünde geldi. Yüzünü görebilmek için dizlerinin üstüne çöktü. Ellerinden birini dizine koyup derin bir nefes aldı. "Bilerek mi yapıyorsun..?" Yine cevap alamayınca mızmızlanıp derin bir nefes aldı. Gözlerini Jaebum'un yüzünde gezdirdi.

Hafifçe doğrulup dudaklarını onunkilere bastırdı ve umduğu gibi anında olmasa da birkaç saniye sonra karşılık aldı. Jaebum biraz geriye kayınca Youngjae de yatağa oturdu ve onu tekrar öptü. Jaebum geri çekilmek için bir hamle yaptı. Onunla uğraşmayı seviyordu. Ancak Youngjae elini onun ensesine koyup geri çekilmesini engelledi. Öpüşmeleri git gide ateşlenirken Youngjae çoktan Jaebum'un kucağında yerini almıştı. Jaebum'a sürtündüğünde duyduğu inlemeyle ondan ayrıldı ve birkaç saniye nefesini düzene sokmaya çalıştı.
"Şimdi...b-bana beni ö-özlediğini söyle."

Kunpimook havuzun kenarında oturmuş bacaklarını yavaş yavaş sallarken Yugyeom suyun içindeydi. Tam bir saattir aralıksız yüzüyordu. Kunpimook yüzmeyi o kadar sevmezdi, bir süre sonra nefes nefese kalırdı. Ancak Yugyeom hiç yorulmuşa benzemiyordu. Bir saatin dolduğunu belli eden kol saati biplemeye başlayınca eliyle Yugyeom'a işaret etti. Yugyeom başını sallayıp onun olduğu tarafa dönüp suyun altında kayboldu. Yugyeom kafasını sudan çıkarıp derin bir nefes aldı. Ellerini Kunpimook'un bacaklarına dayayıp nefesini düzenlemeye çalıştı. Sonra kafasını kaldırıp ona gülümsedi. "Hey!" Kunpimook yavaşça elini kaldırıp gülümsedi. "Surat asmayı ne zaman keseceksin?" Kıkırdadı. "Surat asmıyorum ben...sadece düşünüyordum." Gülümsedi. "Ne düşünüyorsun...sabahı mı?" Kunpimook başını salladı. "Hmm uyurken çok güzeldin." Yugyeom gülerek göz devirdi. "İlk önce ben uyandım gerizekalı."

"Bence Kunpimook da kötü hissediyor. Ondan şüphe etmiyorum ama neden söylemediğini merak ediyorum. Gerçi izin vermezdiniz dedi ama...acaba gerçekten vermez miydik? Şahsen ben düşünebilirdim ama Jaebum... Sanırım doğru şeyi yaptı. Sen ne düşünüyorsun..?" Jackson dudaklarını yaladı. "Seni." Jinyoung güldü ve yavaşça Jackson'ın göğsüne vurdu. "Şakalaşmanın sırası değil." "Şaka yapmıyorum." Jackson mırıldandı. "H-her neyse. Sence yaptığı şey doğru muydu?" Jackson omuz silkip kollarını sıkılaştırdı. "Bu kadar kafa yorma...günün sonunda bizi kurtarmış oldu. Bence bu konuda ona kızmamalıyız ama son karar Jaebum'un." Omuz silkti.

"Hem benim için hava hoş. Senin baban beni öldürmek istemiyor." Jinyoung güldüğünde Jackson ona döndü. "Yani...eğer seninle birlikte olduğumu bilseydi belki sinirlenirdi. Ama her şeyden bihaber olduğu için..pek bir sorunun yok. Hem olsa bile seni bırakmazdım. Sensiz ne yaparım bilmiyorum..." Derin bir nefes aldı. Jackson onun saçlarını okşarken mırıldandı. "Tehlikeli işler yaptığımızı biliyorsun." Jinyoung başını salladı. "Ama şimdiye kadar ölmedik değil mi? Bundan sonda da bir şey olmayacak." "Bu konuda emin olamazsın Jackson...ya ölen Mark değil de ben-" "Lütfen Jinyoung! Lütfen, bebeğim şöyle konuşmayı kes. Onu ne kadar özlediğimi biliyorsun, sana ne ladar değer verdiğimi de...o yüzden lütfen bu konuyu kapat. Konuşmak istemiyorum." Jinyoung yavaşça başını salladı. "Özür dilerim..." Jackson başını salladı. Jinyoung derin bir nefes aldı. "Jackson?" Jackson mırıldandı. "Evet sevgilim?" "Seni seviyorum."

-

Ara bölüm yazmayı seviyorum.

-Light

💚

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin