"Ahh b-bana her şeyi anlatman gerekiyor! Tanrım...Jaebum ve diğerlerinin ne kadar sevineceklerini hayal bile edemiyorum! Özellikle de Jackson'ın! Sen gittikten sonra o kadar kötüydü ki..." Başını sağa sola salladı. "Şimdi iyi değil mi..?" Youngjae güldü. "Hmm...Jinyoungie ona çok yardım etti." Mark kaşlarını kaldırdı. "Jinyoung mu? O ve Jackson pek iyi anlaşamazlardı." Youngjae sırıttı. "Ahh şimdi o kadar iyi anlaşıyorlar ki." Mark güldü. "Arkadaş olacaklarını biliyordum. Zaten kafaları uyuşuyordu. Jackson Kihyun'u sevmediği için Jinyoung'la da konuşmuyordu. Aptal..." Youngjae kıkırdadı. "Evet...kafaları ne kadar uyuşuyorsa sevgili oldular." Mark bir süre Youngjae'ye baktı ve dudaklarını birbirine bastırdı. Youngjae gibi gülümsemiyordu. "Mutlu oldun değil mi?" Küçük bir gülümsemeyle başını salladı. "E-evet Jaebum nasıl?" Youngjae, Jaebum'u ve Kunpimook'u anlattı. Sonra da Yugyeom'un hayatlarına nasıl girdiğini.
Uzun bir süre konuştular, hava karardığında babası oturdukları odaya girdi. "Mark'ı gördüğüne sevindin mi Youngjae?" Sırıttı. Youngjae başını sallayıp Mark'ın elini tuttu. "Ne istiyorsun..? Onu eve götüreceğim. Sadece ne istediğini söyle." Babası güldü ve ağzını açtı ama daha sözüne başlayamadan Youngjae'nin telefonu çalmaya başladı. Babası başını sallayınca telefonu açtı. "Jaebumie?" Babasının çirkin sırıtışı yine yüzüne yayıldı. "Youngjae? Neredesin?" Mark'a bakıp derin bir nefes aldı. "Öylece geziyordum...saati fark etmemişim." Jaebum sessiz kalınca Youngjae, karnına bıçaklar sağlanıyor gibi hissetmişti. "G-geliyorum hemen..." "Dikkatli ol." "O-olacağım! Seni seviyorum." "Ben de öyle Youngjae."
Telefonu kapadığında gözlerinin dolmaması için kendini sıktı. Ona inanmadığını biliyordu. Başını sağa sola sallayıp babasına döndü. "Evet..?" Babası, Youngjae'nin aniden değişen ses tonu ve yüzü yüzünden şaşkındı. Yüzü yumuşamıştı. "Seni nasıl da üzüyor..." Youngjae ofladı. "Onu üzen kişi benim. Ne istediğini söyle." Başını sağa sola salladı.
"Onu bırakıp burada kalırsan Mark eve dönebilir." Youngjae kaşlarını çattı. Mark bir ona bir babasına bakıyordu. "Aptalca konuşma...başka bir şey istiyorsundur herhalde." Babası tekrar başını salladı. "Her şeye sahibim Jae, sadece oğlum eksik. Oğlumu istiyorum. Jaebum'dan ayrıl ve eve dön." Mark hafifçe elini sıkınca ona döndü. Dudaklarını 'sorun yok' diye oynattı. "Onu kaçırmayı aklından bile geçirme Youngjae. Ne sizin yanınıza döner ya da bu evde kalır. Bir haftan var. Ayrıl ondan ve peşinden gelmemesini söyle." Babası odadan çıkınca Youngjae elleriyle yüzünü kapadı. Telefonu tekrar çalınca Youngjae ayağa kalktı. "Gitmem gerekiyor." Mark başını salladı. "Sorun değil tamam mı? Gerçekten, gitmenin bir yolunu bulabilirim. Bir yerlerden kaçabilirim. Bu hafta içinde bir kez daha uğra, ben de bir şeyler bulmaya çalışayım. Etrafa güzelce göz atarım...annen beni tanıyor değil mi? Ondan yardım isteyebilirim." Youngjae yavaşça başını salladı. "Ama seni göndermez..." Mark göz devirdi. "Seni de göndermiyordu. Ama şu hâline bak, çıkıp onun yanına gidebiliyorsun." Youngjae ona sıkıca sarıldı. "Çarşamba günü uğrarım olur mu?" Mark başını salladı. Youngjae onun yanağını öptü ve aşağı indi. Annesine Mark'a iyi bakmasını söyleyerek evden çıktı.
Telefonu tekrar çalınca açtı. Jinyoung arıyordu. "Geliyorum, çok trafik var." Jinyoung'un sesini duyunca biraz olsun rahatlamıştı. "İyi misin? Jaebum delirecek gibi..." Youngjae derin bir nefes aldı. "İyi olmayı dilerdim Jinyoungie. Ama ilk defa biraz kötü hissediyorum. Her neyse, arabaya bineceğim. Eve geldiğimde görüşürüz." Telefonu kapadığında içindeki sıkıntı daha da büyümüştü. Arabayı çalıştırıp gaza bastı ve ilk defa Jaebum'un yanına gitmek istemediğini fark etti.
~
olaysiz 1 bolum bile yok kitapta neden boyle oLDU KI
💚
-light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20