jaebum

401 51 41
                                    

"Ne yapacağım?!" "İşe yarayacak! Gözü dönmüş durumda, sadece dediklerimi yapman gerek tamam mı?" Bir süre ses gelmediğinde Jaebum göz devirdi. "Youngjae..?" "Tek başına mısın..?" Jinyoung ona bakınca Jaebum mırıldandı. "Değilim." "Pekala...tamam her neyse. Ne yapacağımı biliyorum...anlattıklarını anladım." Jaebum başını salladı ve arabayı çalıştırdı. "Telefonumu verir misin acaba?" Jinyoung telefonu ona uzattı. Jaebum telefonu alıp motoru biraz ısıtmak adına gaza bastı. Arabanın gürültüsü sokakta yankılanırken lastik sesleri duydu ve rahatlıkla nefes verdi. "Bizi buldular." Jinyoung emniyet kemerini bağlayıp derin bir nefes aldı.

Jaebum gaza bastı. Telefonundan Youngjae'yi buldu ve onu aradı. "Jaebumie!" Youngjae'nin neşeli sesi kulaklarına ulaştığında Jaebum neredeyse bunun bir oyun olduğunu unutmuştu. İstediğinde gerçekten bu kadar iyi rol yapabiliyor muydu? Kaşlarını çattı. Yanında hiç mutlu gibi gözükmek zorunda kalmış mıydı? "Jaebumie?" Jinyoung onu dürtünce Jaebum öksürdü. "A-ah...bebeğim beni iyi dinlemen gerekiyor tamam mı?" "İyi misin..? Sesin...tuhaf." Jaebum derin bir nefes aldı. "Taeyong ve adamları peşimde...Seni öldürmek istiyorlar! E-evde değilsin değil mi?" "B-ben..." "Youngjae hemen evden çık! Hemen evden çık ve kuzeye sür tamam mı?" Youngjae hıçkırdı. "B-ben yapamam!" "Hayır...bebeğim yapabilirsin! Taeyong beni seviyor olabilir ama ben...ben her zaman seni seveceğim. Ne olursa olsun." Jaebum yola bakarken konuştu. "Her zaman seni koruyacağıma söz verdim...koruyacağım. Ne kadar aptal gibi davransam da, benden nefret etmen için elimden geleni yapıyormuş gibi gözüksem de tek isteğim seni korumak. Özür dilerim...ama tek isteğim seni korumak. Her zaman öyle oldu. Bu yüzden arabaya bin ve kuzeye sür. Seni bulacağım." Youngjae burnunu çekti. "Seni seviyorum Jaebum. Seni gerçekten seviyorum." Jaebum gülümsedi. "Ben de öyle sevgilim."

Taeyong sinirden köpürüyordu. Jaehyun'u aradı ve telefon sinyallerinin nereye doğru gittiğini bulmasını söyledi. Jaehyun telefon sinyallerinin de kuzeye gittiğini söylediğinde ona arabaya gidip Choi Youngjae'yi öldürmesini söyledi. Jaehyun emri aldığı an masadan kalkıp silahı almıştı.

"Pekala...Youngjae gitmeyecekse, o arabayla gitmesi gereken biri olaca-" Jinyoung kendi sözünü kesti ve boşluğa bakmaya başladı. Jaebum mırıldandı. "Lütfen sakin ol." "JACKSON MI GİDECEK?!" "Acil durumları kimin düzelteceği hep belliydi!" "TANRIM JAEBUM BANA SORMADINIZ BİLE!" Jaebum sessiz kaldı. "Ya bir şey olursa?" "Olmayacak Jin-" "Ya baş edebileceğinden daha çok adamla giderlerse?" Jaebum yine sessiz kaldığında Jinyoung'a sıcak basmaya başlamıştı bile.

"Hyung dikkat et...şey Jinyoung hyung kızar mı sence..?" Jackson güldü. "Sakin ol Youngjae. Sadece bir saat sürecek. Dikkatli olun!" Gaza bastığında Youngjae arkasındaki toz bulutunun arasında kalmıştı. Derin bir nefes alıp içeri girdi. Mark ona baktı. "Gitti mi?" Youngjae başını salladı. "Gitti." Youngjae onun yanına oturup ayaklarına baktı. "Mark hyung bir şey soracağım ama...ama kızma." Mark yavaşça başını salladı. "Yani ben...denerim?" Youngjae başını salladı ve birkaç dakika bekledi. "Jackson hyunga karşı hislerin var değil mi?" Mark cevap vermediğinde kafasını kaldırdı. O da onun az önce yaptığı gibi yere bakıyordu. "Ben..." Dudaklarını birbirine bastırdı. "Jinyoung varken bunu söylemeyi doğru bulmuyorum." Youngjae yavaşça başını salladı ama anlamıştı. Jinyoung'un zamanında olan endişeleri boşuna değildi. Hissettiklerinde haklı olduğunu öğrene Jackson ve Mark'ın görüşmesini engelleyebilir miydi? Youngjae bunu istemezdi. Grupta ayrılıklar olsun istemiyordu. Bu yüzden bu günkü konuşmayı Jinyoung'a anlatmak için uygun bir zamanı bekleyecekti.

Jaehyun sinyalin geldiği yere doğru arabasıyla ilerlerken çıkan dumanı gördüğünde gözleri büyüdü. "Kaza mı yaptı..? Belki hala canlıdır." Yolun kenarında gözüken ve motorundan dumanlar çıkan arabaya baktı. Kendi arabasından indi ve yolun kenarına, kaza yapmış arabaya gitti. "Youngjae~" Jackson etrafa başka biri var mı diye baktı ancak kimse gözükmüyordu. "Choi Youngjae...eğer hayattaysan uzun sürmeyecek!" Jackson göz devirdi. Bunu kaza gibi göstermek zor bile olmamıştı. Jaehyun bunun gerçek bir kaza olduğuna nasıl inanabiliyordu ki? Belindeki silahı eline aldığında Jackson derin bir nefes aldı ve arkasından ona yaklaştı.

"Diyelim ki birini bayıltmak istiyorum...yapacağımdan değil de." Jinyoung göz devirdi ve güldü. "Ee?" "Nereye vuracağım?" Jinyoung derin bir nefes aldı ve uzanıp elini Jackson'ın kafasının arkasına koydu. "Tam...şuraya." Ense kökünde hissettiği parmaklarla başını salladı. Gözleri onun dudaklarına kaydığında mırıldandı. "İlgimi kaybettim." Jinyoung göz devirdi. "Birini bayıltırken bu olmasın...ama şu an madem ilgin başka yerde..."

Jackson bulduğu odun parçasını çok da sert olmayan bir şekilde Jaehyun'un ense köküne vurdu. Yere yığıldığında üstünü aradı. Bulduğu telefonu onun parmağıyla açtı ve numaraları kendi telefonuna kaydettikten Taeyong'a işin tamamlandığını söyleyen bir mesaj attı. Sonra da telefonu Jaehyun'un arabasına geri koydu. Ellerini ve ayaklarını bağlayıp gözlerini siyah bir kumaş parçasıyla kapadı. Onu kucağına aldı ve orman yolundan eve yürümeye başladı.

Jaebum ve Jinyoung, Jaebum'un zil sesi yüzünden yerlerinden zıpladılar. Arayan Taeyong'du. "Jaebum...kuzeye gitme yolunda Youngjae için küçük aksaklıklar çıkmış diye duydum." Jinyoung göz devirdi. "Ona dokunmaya cesaret edemezsiniz." Jaebum'un sesi sakin ve tehditkardı. "Ahh ama çoktan ettik. Bebeğim o öldü...unutmana yardımcı olabilirim." Jaebum telefonu onun yüzüne kapadığında artık peşlerinde kimsenin olmadığını fark etti. Telefonunu alıp camdan dışarı sertçe fırlattı. Jinyoung da aynısını yaptığında sonunda eve gitmeye hazırdılar.

"İşin bittiğini haber vermişse..." "Jackson iyi Jinyoung. Böyle şeylerde zorlanmaz biliyorsun." Jinyoung yavaşça başını salladı. "Bir şey soracağım ama...ama hemen hayır deme." Jaebum başını salladı. "Sence Mark...Jackson'dan hoşlanıyor mu?" Jaebum bir süre sessiz kaldığında Jinyoung ona döndü.

"Tek gören sen değilsin Jinyoung. Youngjae de...fark etti."

~

mERHABA BU BOLUME HIKAYEYLE ILGILI VE GIDISATIYLA ILGILI GORUSLERINIZI BELIRTIR MISINIZ LUTFEN LUTFEN SADECE BIR CUMLECIK USENMEYIN BILIYORUM COK ZOR AMA LUTFEN SADECE MERAK EDIYORUM SIZCE NASIL GITTIGINI

💚

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin