jackson

250 43 37
                                    

Jinyoung sabah kalktığında yavaşça aşağı indi, Jackson'ı salonda uyurken görünce derin bir nefes aldı ve Woosung'ı aradı. "Hey...ben, vazgeçtim. Sana söylediğim şu evlat edinme olayı...olmayacak. Boşuna uğraşma." Woosung kaşlarını çattı karşısında oturan Mina durmadan kiminle konuştuğunu soruyordu. "Dostum...iyi de, her şey olumluydu. İstiyordun, birden ne oldu?" Jinyoung, Jackson'a bakarken mırıldandı. "Sevgilim istemiyor." Woosung derin bir nefes aldı ve beyaz saçlarını geriye iterken dudaklarını yaladı. "Buluşalım. Olur mu?" Jinyoung bir süre sessiz kaldı.  "Tamam ama..." Nasıl çocuğunu getirme diyecekti bilmiyordu. "Merak etme Mina babasıyla duracak." Woosung ne demek istediğini anlamış olmalıydı. "Biz de konuşuruz. Hadi." Jackson arkasını döndü. Jinyoung uyuyor mu diye ona baktı. "Jackson." Jackson cevap vermedi ama Jinyoung üst kata giderken gözleri açık, algısı yerindeydi.

Jinyoung kafeye oturup bir kahve söyledi ve gözlerini ovuşturdu. Gece Jackson gelsin diye beklemişti ama Jackson gelmeyince uyuyakalmış olmalıydı. Geç yatmıştı ve erken kalkmıştı. Kafasının arkasında minik bir ağrı vardı ve büyüyeceğini hissedebiliyordu bu yüzden çantasındaki ağrı kesiciyi çıkardı ve suyla birlikte içti. "Hey Jinyoung." Jinyoung, Woosung'un yüzüne bakıp zorla gülümsedi. Ama gülümsemesi gözlerinden akan yaşlarla soldu. "J-jackson dedi ki...s-sana istediğin hayatı veremem." Hıçkırdı. Woosung yanına oturdu ve sırtını sıvazladı. "B-bana dedi ki normal hayatına dönmek için ç-çok geç değil. Ben normal hayatımı istemiyorum Woosung, bunu evdekilere anlatamam, Yugyeom biliyor çünkü o beni ağlarken yakaladı, başkasına anlatırsam...Jackson çok kırılır...o yüzden sana..." Woosung başını salladı. "Anladım...Anladım. Sorun değil anlıyorum." "Ç-çok şey istemiyorum! İ-istemiyorum...sadece bir çocuk. B-büyüteceğim bir çocuk..." Ellerini gözlerine bastırdı. "Neyi çok istiyorum? O harika bir baba olurdu." Kafamı kaldırdı ve Woosung'a baktı. "Onu tanısan anlardın...o harika bir baba olurdu."

Yere çizilen beyaz çizgide kalan lastik izleri Jackson'ın birinciliğini kanıtlıyordu. Jackson kendi kendine gülümsedi ve etraftaki insanların tezahüratlarını dinledi. Akşamın soğumuş havası onu arabanın içinde boğulduğu sıcaklıktan biraz olsun kurtarıyordu. Jackson, Kunpimook'u arabaya çekerken Kunpimook debeleniyordu. "H-hyung! Daha bütün paraları toplamadım! Jackson! Tanrım!" "Şşş bin." Jackson gaza basarken Kunpimook'un kaçan paralar yüzünden neredeyse gözleri dolacaktı. "Ama...paralarım." Jackson güldü. "Bundan kimseye bahsetmek yok." "Anlaştık."

Eve girdiklerinde Jinyoung oturduğu yerden Jackson ve Kunpimook'a baktı. Gözlerine kan oturmuştu. Titreyen ellerinde bir kitap vardı. Alt dudağı ısırılmaktan kıpkırmızı olmuştu. "Neredeydin?" Çatallı sesi zar zor çıkıyordu. "Tanrım...Jinyoung." Jackson mırıldandı. "Hadi gel. Gel ve biraz uyu." Kunpimook hızlıca odasına gitti. Jinyoung, Jackson'ın onu kaldırdığını hissedince kollarını sıkıca boynuna sardı. O yürürken Jinyoung fısıldadı. "Sen bana istediğim her şeyi verdin, her şeyi...sakın kendini sorgulama. Sen istediğim her şeysin." Jackson derin bir nefes aldı. Jinyoung çenesini onun omzuna koydu. "Seni çok seviyorum. Çok seviyorum Jackson." Hıçkırığını duyunca Jackson yatağa oturup ona sıkıca sarıldı. "Özür dilerim...korkuttum değil mi?" Jinyoung hızlıca başını salladı. "Nasıl tek başına yarışırsın?" Jackson onun sırtını sıvazladı. "İyiyim." Jinyoung kaşlarını çattı. "Bana bak." Jackson ona bakmadı.

Jinyoung sakinleştiğinde Jackson onu yatırdı. "Çok güzel bir baba olurdun...o etrafta koşardı sen de...sen de peşinden koşardın. Birlikte oynardınız. Ona bisiklet sürmeyi öğretirdin." Jinyoung gözlerini kapatıp gülümsedi. "İyi geceler bebeğim." Jinyoung başını salladı. "Ona da...böyle derdin Seun-ah...Ona da böyle derdin."

Sabah Jackson onu dürttü. "Hadi." Jinyoung inleyip arkasını döndü. "Ne var..?" "Hadi kalk!' Jinyoung tek gözünü açtı. "Jackson, ne oldu? Gözlerim beni öldürüyor." Jackson güzelce giyinmişti. Jinyoung onu süzdü. "Bu ne?" Jackson kendine baktı. "Kalkıp giyin yoksa geri yatarım bak cidden." Jinyoung doğruldu. "Tamam da...neden kalkıyoruz sabahın...yedi buçuğunda?" Jackson ona dönüp duvara yaslandı. "Giyin de  şu bize benzeyen iki çocuk kimmiş ben de göreyim. Bakalım hayal mi görüyorsun yoksa cidden benziyorlar mı?" 

~

'3'

Yorumyapmazsaniztokadibasarim

AYRICA BIRI DURMADAN BENI TAKIPTEN CIKIP YINE TAKIP EDIYO NEDEN BUNU KENDINE VE BANA YAPIYOSUN UGRASMA VALLA UMRUMDA DEGIL KAC TAKIPCIM OLDUGUN BEN KITAPLARIMIN OKUNMALARINA BAKIYOM

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin