jackson

581 41 24
                                    

Yugyeom ve Kunpimook Mark'la Jackson'ı sarılırken görünce polisi arayacaklardı. Jinyoung zar zor her şeyi açıklayıp telefonu onlardan aldı. Sonunda her şey düzelmiş miydi bilmiyorlardı, en azından artık kafaları biraz olsun rahatlamıştı. Jaebum'un aklında kalan son şey Nct'den intikam almaktı. Ancak Youngjae'yle bunu paylaştığımda Youngjae "Daha çok erken, dinlememiz gerek, toparlamamız için vakte ihtiyacımız var Jaebumie." Demişti. Jaebum onun haklı olduğunu biliyordu. Bu yüzden bir süre daha sessiz kaldı. İki hafta sonra her şey düzene oturmuştu. Kimse kaçırılmış değildi, kimse vurulmamıştı ve en önemlisi kimse birbirinden rahatsızlık duymuyordu. Jinyoung ilk defa Mark'la bu kadar yakındı. İkisi birlikte yemek pişiriyorlardı, konuşuyorlardı. Jackson buna ilk başta o kadar şaşırdı ki bir süre mutfağa girmedi. Kavga ederler diye korkuyordu. Ama Jinyoung Mark'a olan bütün duvarlarını yavaş yavaş kırmıştı. İlk başta konuşmak ikisi için de zor olsa da karakterleri birbirine uyuyordu.

Jaebum arkadaşları için mutluydu. İlk defa kendini iyi bir lider gibi hissediyordu. Olan tonca şey arasında duyduğu hiçbir şey yapamama hissi eskiden onu içten içe yiyip bitirirken şimdi birbiriyle iyi anlaşan sağlam bir grubu olduğu için gururla parlıyordu. Jackson hiç olmadığı kadar mutluydu ve Kunpimookla ikisi gezip Mark'ın anlaşabileceği birilerini bulmaya çalışıyorlardı.

Jaebum yine böyle bir şey için çıkarken onlara rastgeldi ve gülüp geçti. Yugyeom oturma odasında yatıyor Youngjae de yan koltukta boş boş televizyona bakıyordu. "Çok sıcak..." Jaebum başını sallayıp yanaklarını şişirdi. "Koltuklar deri...daha da terletiyordur. Yatağa uzan?" Youngjae başını salladı ve siyah saçlarını karıştırarak yatak odasına ilerledi. Jaebum yavaşça peşinden gidip yatağa uzandı ve ona bakıp gülümsedi ve parmağını yüzüne uzattı. "Neden böyle duruyorsun?" Youngjae uzattığı parmağı hafifçe ısırdı. "Evde yapacak bir şey yok. Jackson ve Bam delirdi!" Gülmeye başladı. "Mark'a tanımadıkları adamların resimlerini çekip getiriyorlar." Jaebum güldü. "Mark ne diyor?" "Eleme falan yapıyor." Bir süre sessizlik oldu. "Yemek yapmayı özledim. Bir zamanlar çok yapıyordum." Jaebum başını salladı. "Hmm...Çok yapıyordun. Beni bike görmüyordun. Canıma tak etmişti!" "Hmm canına tak ettiğini hatırlıyorum tabi.." Youngjae sırt üstü dönüp gözlerini kapadı. "Hem de nasıl hatırlıyordum." Jaebum ona baktı. "Tanrım beni tahrik etme hava beş yüz derece. Güneşle dünya arasında sekiz santim falan var. Lütfen." Youngjae göz devirdi. "Sen ne kadar tahrik olursan ol normal havada üstümü çıkarıncaya kadar banyo yapmışa dönüyorum, bu havada buharlaşır yok olurum." Jaebum göz devirip hafifçe koluna vurdu. "Tahrik olan bir organım bile varsa şu an o hisse veda etti zaten." "Bir tane var zaten." Youngjae esneyip gözlerini kapadı.

Jackson bütün arabaları tek başına onarmaya karar vermişti ve başka kimsenin arabalara dokunmasına izin vermiyordu. Yavaş değildi, tek kişi olmasına rağmen gayet iyiydi. Jackson arabanın kaputunu kapatıp ofladı. "Bitti!" Jaebum ona baktı. "Bitti mi?" Jackson başını salladı. "Ben deneyeceğim." Jaebum göz devirdi. "Benim arabam." "Patlarsam ben patlarım. Bekle." Arabayı çalıştırdı. Youngjae çıkan yüksek sesle aşağı indi. "Ne..? Araba mı..?" Jaebum hızlıca başını salladı. Jinyoung kitabını bırakıp bir süre onlara baktı. "Ee?" Jackson gaza bastı. "Jackson! Aman tanrım..." Ofladı. Jaebum güldü. "Merak etme unutmamıştır kullanmayı." Jinyoung gülüp başını sağa sola salladı.

Gece Jinyoung yatakta Jackson'a doğru döndü. "Uyudun mu?" Jackson başını sağa sola salladı. "Genelde uyumadan önce senin uyumanı bekliyorum." Jinyoung ona baktı. "Ne?" Jackson omuz silkip esnedi. "Ne düşünüyorsun?" Jinyoung ona baktı. "Hiç..." Jackson kollarından birini onun beline sarıp kendine çekti. "Söylesene." Jinyoung ofladı. "Yarışma Jackson." Jackson ona cevap vermedi. Bir süre sessizce beklediler. "Sadece araba süreceğ-" "Yarışma. Lütfen yarışma. Bir şey olacak...Bir şey olsun istemiyorum." Jackson onu öptü. "Bir şey olmayacak." "Hayır anlamıyorsun hisse-" Jinyoung'un sözünü Jackson'ın dudakları kesti. "Jack-" Jackson onu hafifçe çimdikledi. "Hey!" "Yazın yarışlar başlıyor. Arabaları bitirmem lazım." Jinyoung onu hafifçe vurdu. "Sen beni duydun mu? Yarışırsan ben de yarışırım." Jackson doğruldu. "Saçmalama. Uyu biraz. Yarın konuşuruz." Jinyoung göz devirdi. "Yarın konuşamayız, Hyunjin ve annemle buluşacağım. Bu konuda pes etmem, görürsün." Jackson odadan çıkınca derin bir nefes aldı. "Sanki seni tanımıyorum."

~

Birdahakibolumdehyunjinvar!!!

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin