"Pekala...sonra?" Jaebum derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Ağzını açacak olduğu zaman aklına Jinyoung'un söyledikleri geliyor, bu yüzden susuyordu. "Sonra da onunla gerçekten konuşmayı deneyebilirim. İkna etmeye çalışmadan. Bence işe yarayacak! Çünkü artık o istemese de gidebilecek güce sahip olduğumu biliyorum!" Jaebum'a baktığında ona gülümsediğini gördü. "Değil mi Jaebumie?" Jaebum başını salladı. "Öyle bebeğim."
Öğlene doğru Kunpimook ve Jinyoung birer kahve içmek için otelin pastanesine indi. Jinyoung ona Jaebum'un bu 'tuhaf' hareketlerinin asıl nedenini anlattı. Çünkü Jaebum, Youngjae'ye karşı o kadar korumacıydı ki Kunpimook da onun çok bir şey yapabileceğine inanmıyordu.
"Youngjae hyung yapabilecek mi sence?" Kunpimook Jinyoung'a döndü. Jinyoung başını salladı. "Onu hafife alıyorsunuz..." Kunpimook omuz silkti. "Jaebum hyung yüzünden." Jinyoung başını salladı ve kahvesinden bir yudum aldı. Pastaneye giren Youngjae ceketini çıkarıp onlara gülümsedi. "Hey! Marketten geliyorum. Jinyoungie~ sana Home run ball aldım!" Jinyoung aniden oturduğu yerden kalkıp Youngjae'den aldı ve kokladı. "Ahh tanrım.." "Ambalajı mi kokluyor..?" Youngjae'nin arkasından giren Yugyeom merakla sordu. Kunpimook gülmeye başladı. "Jinyoungie bunları çok sever!" Jinyoung başını sallayıp paketi açtı ve gülümsedi. "Jaebum hyung nerede? Arabayı mı park ediyor?" Youngjae etrafa baktı. "Sizinle...sanıyordum?" Jinyoung, Kunpimook ve Yugyeom aynı anda ona döndü. "Seni kim götürdü?" Jinyoung sordu. "Jaebumie tek başıma gidebileceğimi söyledi!" Hepsi birbirlerine baktılar. "Bunu cidden o mu dedi?" "E..vet?" Youngjae gülümsedi. "Sonunda bana güveniyor Jinyoungie..." Gülümsedi. "Her neyse, üstümü değiştireyim, yağmurdan sırılsıklam oldum. Hemen geliyorum!"
Torbaları yere, oturdukları masanın kenarına bıraktı ve odaya çıkmak için asansöre bindi. Jinyoung kendi kendine gülüp abur cuburunu eline aldı ve yemeye başladı. "Ne..?" Kunpimook mırıldanınca Jinyoung'un gülmesi şiddetlendi.
Birkaç saat sonra Jaebum kapşonu kafasına takılı bir şekilde pastaneye girdi ve masaya oturdu. "Merhaba Jaebumie~" Kunpimook'un takma adı kullanmasıyla Jinyoung ve Yugyeom kahkahalara boğuldu. Jaebum ise göz devirip ofladı. "Bence bunu yapmamalıyım Jinyoung." Jinyoung gülmekten nefes nefese kalmış bir şekilde yavaşça onun omzuna vurdu. "Madem başladın, sonunu getir." "Nerede?" Yugyeom cevap verdi. "Üstümü değiştireceğim dedi ama odaya gidince bizi arayıp uykusu olduğunu falan söyledi." Jaebum başını salladı ve gözlerini ovuşturdu. "Ben de gidip biraz uyuyayım." Herkes onaylayan sesler çıkardı ve Jaebum masadan kalktı.
Sadece birkaç dakika sonra Jinyoung'un telefonunun çalmasıyla herkes irkildi. "Alo?" Jaebum'un stresli sesi Jinyoung'un kulağına ulaştı. "Youngjae odada yok!'
~
Yinemikaçırıldınyoksakendinmigittinhayoungjae
💚
-Light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20