kunpimook

479 36 23
                                    

Yugyeom, Changkyun'un söylediği kafede oturduğunu görünce derin bir nefes aldı. Changkyun ona görünce gülümsedi ve başıyla selam verdi. "Hey." Yugyeom onun yüzüne çoktan bir yumruk vurmak istiyordu. Onun yerine derin bir nefes alıp karşısına oturdu. "Sana da kahve söyl-" "Ben kahve içmem. Arkadaşız gibi davranmayı kes. Onunla da arkadaş değilsin benimle de." Changkyun tek kaşını kaldırdı. "O...Kunpimook'dan mı bahsediyorsun?" Güldü. "Tanrım eski sevgiliden arkadaş mı olur?" Yugyeom bir süre boş boş ona baktı. "Anlamadım?" Gerçekten anlamamıştı. Sadece öylesine konuştuklarını sanıyordu. "Bak Yugyeom bu işlere yeni olduğunu biliyorum ama Bam zaten başından beri bana aşıktı. Gruplar ayrılınca biz de ayrılm-" "O beni seviyor." Yugyeom sessizce konuştu. "Ne?" Changkyun gülmeye başladı. "Zannetmiyorum, benimle hala konuşuyor. Bilirsin, telefondan."

"Neredeydin?" Yugyeom omuz silkip çantasını yere bıraktı. "Dolaştım." Kunpimook bir süre ona bakıp neler karıştırdığını çözmeye çalıştı ama işe yaramıyordu. "Akşam yemeği!" Youngjae'nin sesini duyduklarında Kunpimook ayağa kalktı. Yugyeom neden birdenbire tuhaf davranmaya başlamıştı anlamıyordu. "Aç değil misin?" "Sen ye." Yugyeom mırıldanıp üstünü değiştirdi ve yatağa girdi. Örtülerin altına geçip telefonunu çıkardı. Kunpimook'un aksine onun konuşacak kimsesi yoktu.

Yugyeom, birkaç saat boş boş duvara bakmanın sonucu uyuyakalmıştı. Kunpimook içeri girip yavaşça kapıyı arkasından kapadı. Sol elinde duran şarap şişesi ve sağ elinde duran iki bardak anlamını yitirmiş gibiydi. Yugyeom'a bakıp iç çekti.  Yugyeom elleri örtüyü sıkıca kavramış ve bacaklarını kendine çekmiş bir şekilde uyuyordu. Kunpimook yanına oturup onun saçlarını karıştırdı ve yüzünü ekşitince güldü. "Günaydın." Yugyeom elini itti. "Uykum var benim çekil." "Kalk Yuggy, hadi." Yugyeom gözlerini açıp esnedi. "Bu kadar önemli mi?" Kunpimook başını salladı. "İçeceğiz!" Yugyeom ona boş boş baktı. "Deli misin, ben daha yemek bile yemedim. İlk yudumdan sarhoş olacağ-" "Önemli değil. Ben buradayım nasıl olsa. Hadi kalk." Hafifçe karnına vurup şarap şişesine uzandı. Yugyeom ona bakıp derin bir nefes aldı ve yavaşça yatakta doğruldu. Gözlerini elleriyle ovuşturdu ve esnedi. Kunpimook bardaklarla geri döndüğünde bardaklardan birini aldı. "Neden içiyoruz?" Kunpimook omuz silkti. "Sabah biraz kabaydım hm?" Yugyeom omuz silkip kafasını yatak başlığına dayadı. "Sorun yok." Kunpimook alt dudağını ısırdı ve bardağına baktı. Normalde suçunu itiraf ettiği kısımda Yugyeom onun yaptığı şeyleri tekrar sayar, yüzü hafif kızarır sesi incelirdi. Ama bugün gerçekten keyfi yok gibiydi. Ne olmuştu birden bire?

"Bugün nereye gittin?" Yugyeom yatak örtülerine bakarken derin bir nefes aldı. "Söylemeyeceğim. Çok önemli değil zaten." Kunpimook göz devirdi. "Geldikten sonra böyle oldun." Yugyeom ona cevap vermedi ve kalan şarabı kafasına dikti. Kunpimook onun bardağını tekrar doldurdu. "Sen ben yokken ne yaptın?" Kunpimook kafasıyla televizyonu gösterdi. Yugyeom başını sallayıp derin bir nefes aldı. Şarabı normalden çok hızlı içiyordu. Şarap bardağını tekrar ağzına götürecekken Kunpimook elini onunkinin üstüne koyup yanağını öptü. "Yavaş iç?" Yugyeom omuz silkip dudaklarını yaladı. Elini kaldırmak için zorlasa da Kunpimook engel oluyordu. Kafasını kaldırıp ona baktığında Kunpimook dudaklarını onunkilere bastırdı. Yugyeom'un başı ikinci kadehten dönmeye başlamıştı. Kunpimook, Yugyeom'un elindeki kadehi alıp getirdiği tepsiye koymak için çekildiğinde Yugyeom mızmızlandı. Kunpimook kadehi hızlıca tepsiye koyup dudaklarını tekrar birleştirdi. Yugyeom kollarını onun boynuna sarıp ona karşılık verdi.

Kunpimook dudaklarını onun boynuna indirip hafifçe emdiğinde Yugyeom dudaklarını yaladı. "Changkyun'la konuşmaya gittim." Kunpimook aniden durdu. "Ne?" Yugyeom derin bir nefes aldı. "Konuşmaya gittim. Neden seni rahat bırakmıyor diye." Kunpimook kaşlarını çattı. "Rahat bırakmıyor?" Yugyeom başını salladı. "Siz sevgiliymişsiniz, bana dedi ki onu istemesen onunla mesajlaşmaya devam etmezmişsin." Kunpimook derin bir nefes aldı. "Telefonuma mi baktın?" Yugyeom omuz silkti. "Yanlış olduğunu falan biliyorum, neyse ne. Öğrenmiş oldum işte. Changkyun yok diye bana geliyo-" "İyice aptallaştın." Yugyeom yavaşça kafasını kaldırdı. "Şarap cidden seni çabuk sarhoş etti." Mırıldandı. "Yugyeom, sana bunu özellikle söylemem gerektiğini bilmiyordum bebeğim ama biz sevgiliyiz ve iki insan sevgili olduğunda, sadece birbirlerini severler." Yugyeom derim bir nefes aldı. "Ben bunu zaten bili-" "Bilmiyorsun." Kunpimook göz devirdi. "Ben, sadece seni seviyorum Yugyeom." Yugyeom ellerine baktı. "Konuşma onunla öyleyse?" Sesi minik bir fısıltıdan farklı değildi. Kunpimook başını salladı. "Tamam, tamam konuşmam." Yugyeom başını sallayıp şarabını almak için uzandı. "Barıştık mı?" "Bir saniye, barışacağız şimdi." Mırıldanıp şişeyi aldı ve kafasına dikti. Birkaç büyük yudum aldıktan sonra indirdi. Şişeyi yere koyup dudaklarını yaladı ve dudaklarını sertçe Kunpimook'un dudaklarına bastırdı.

~

uc yildir bolum yazmiyorum saka gibi....

NEYSE BIR SONRAKI BOLUMDE YUGBAM SMUT MI OLSUN YOKSA NORMAL DEVAM MI ETSIN¿¿¿¿¿

💚

-light

seoul driftHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin