Jinyoung yatakta oturmuş kitap okuyordu. Jackson içeri girdiğinde kafasını kaldırdı ama ona bakmadığını görünce derin bir nefes alıp geri indirdi. Okuduğundan hiçbir şey anlamıyordu. Ama kitabı kaldırırsa Jackson'a yalvaracak hale gelecekti. "Jinyoung?" Jinyoung hızlıca kafasını kaldırdı. "Bu akşam, davette Youngjae de olacak. O yüzden bizim de gitmemiz gerekiyor. Ama..." Jinyoung konuşmanın nereye gideceğini biliyordu. "Ama Youngjae varsa Monsta X'de oradadır ve Kihyun da orada olacağı için gelmemi istemiyorsun. Öyle mi?" Jackson ona bakıp yavaşça başını salladı. "Pekala Jackson, gelmem o zaman." Jinyoung kitabına geri döndü. Onun güvenini bu kadar sarsacak bir şey yapmamıştı, bu muameleyi görmek canını yakıyordu. "Jinyoung senden değerli kimsem yok. Sadece seni kaybetm-"
"Sorun değil! Sorun değil gerçekten. Hiçbir zaman olmadı. Mark geldiğinden beri her gün birlikte gezmenizin beni şüphelendirmesi aptalcaydı. Ne halt konuştuysanız konuştunuz değil mi? Ben şüphelenince sorun çok büyük ama sen şüphelenirsen haklısın tabi... Sen her gün Mark'la birlikte gezmeye devam edebilirsin Jackson ama ben tam burada bu odada oturacağım ve hiçbir güç beni oraya götüremeyecek! Duydun mu?!" Kitabı kapatıp yataktan hızlıca kalktı. "Kihyun delinin teki olabilir ama onun söylediği yalanlara inandığın için senin de delirmeye başladığını düşünüyorum. Bana güvenmezsen ben de sana güvenmem Jackson. Benden değerli kimsenin olmadığını söylüyorsun ama en değer verdiğin kişiye gram güvenmiyorsun." Başını sağa sola salladı. "Ona gideceğimi düşünmeyi kes. Onu seveceğimi, onunla yatacağımı düşünmeyi kes artık. Ben. Seni. Seviyorum." Göz devirdi. "Etrafındaki insanların dediklerine değil de bana baksan bunu çoktan görmüş olurdun." Kitabı yerine koydu.
Jackson ayağa kalkıp onu kolundan tuttu. Jinyoung kesik bir nefes alıp mırıldandı. "Aklımın ucundan bile geçmeyen şeyleri yaptığımı düşündüğün için beni cezalandırıyorsun. Ellerimi tutması umrumda değil, benimle konuşması da öyle. Onu sevmiyorum." Jackson yere bakan Jinyoung'un çenesine elini koyup başını yavaşça kaldırdı. "Ağlama..." "Ü-üzülüyorum." Jinyoung mırıldanıp gözlerini sildi. "Konu Kihyun olunca bana güvenmediğin için üzülüyorum. Ona geri döneceğimi mi zannediyorsun?" "Hayır sana güveni-" "Bana güvendiğin falan yok! O gün Youngjae için aradığında gitmeme neden izin vermedin? Dün neden aynı yatakta yatmadık? Çünkü sen, seni her fırsatta aldatacağımı düşünüyorsun Jackson! İşte bu yüzden!" Onu itti ama Jackson yerinden oynamadı. "B-bırak beni." Jinyoung burnunu çekti. Jackson cevap vermeyince ellerini sıktı. Onu biraz daha sert itince Jackson birkaç adım geri gitti. Jinyoung ise ona bakmadan odadan çıktı.
Jaebum yemeği bitirdikten sonra etrafı topladı ve herkese hazırlanmalarını söyledi. Yukarı çıkıp Jackson ve Jinyoung'un odasına girdi. Oda boştu ama banyodan şu sesi geliyordu. Jaebum barıştıklarını düşünüp güldü ve kapıyı kapadı. Aniden karşısına çıkan Jinyoung'la geriye doğru sıçrayıp bağırdı. Bir elini kalbine koydu. "Ölüyordum!" Jinyoung güldü. "Kıyafetlerimi alacaktım...neden korktun ki?" Jaebum başını sağa sola salladı. "Banyodasınız zannettim." Jinyoung başını sağa sola sallayıp dudaklarını birbirine bastırdı. "Bu aralar Jackson'la aramızın birlikte banyo yapacak kadar iyi olduğunu sanmıyorum." Mırıldandı. Jaebum kaşlarını çattı. "Hâlâ..." Jinyoung başını salladı. "O çıkmadan kıyafetlerimi alayım, sonra konuşmaya devam ederiz." Odaya girip dolaptan bir şeyler aldı ve geri çıktı. "Bunlar olur mu?" Jaebum başını salladı.
"Akşam için heyecanlı mısın?" Jinyoung, kendini Jaebum'un yatağına bıraktı ve gözlerini kapadı. "Hayır? Olmalı mıyım? Sanki bilmediğim bir nir şeyi biliyormuşsunuz gibi hissediyorum." Jaebum mırıldandı. Jinyoung gülüp yanını patpatladı. "Hiçbir fikrim yok. Ama olsaydı, mutlu olacağın bir şey olacağını söylerdim." Jaebum ona hafifçe vurunca Jinyoung güldü. "Jackson geliyor değil mi?" Jinyoung başını sallayıp derin bir nefes aldı. "Kihyun'un olduğu bir yerde...onun olmaması mümkün mü?" Bir süre sessiz kaldı. "Bana evde kal dedi." "Ne?" Jaebum kaşlarını çatmıştı. "Kihyun orada olacağı için bana evde kalmamı söyledi. Bana güvenmiyor..." Jaebum ona cevap vermedi. "Hiçbir şey yapmadığım halde güvenmiyor." Mırıldandı. "Belki de ona bana güvenmemesi için bir sebep vermeliyim. En azından boşu boşuna böyle muamele görmem." "Saçmalama..." "Belki de Kihyun'la gerçekten konuşmalıyım." "Jinyoung-" Jinyoung elini kaldırdı. "Lütfen, bırak da bir kere kendi bildiğimi yapayım." Jaebum başını salladı ve tavana döndü. Sadece bu akşamın olaysız geçmesini istiyordu.
~
Olayli gececek lul
💚
-Light
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fanfiction"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20