Jinyoung, Jackson'ın aradığını görünce uyuyan Jaebum'u uyandırmamak için balkona çıktı. "Alo?" "JINYOUNG! AHHHH BİL BAKALIM KİM GELDİ?!" Jinyoung telefonu kulağından biraz uzaklaştırdı. "Bu kadar sevinelim kim gelmiş olabilir ki..? Youngjae mi geldi?" "DUR DA SENİNLE O KONUŞSUN!" Birkaç takırtı ardından bir kıkırdama duyuldu. "Alo? Jinyoung?" Jinyoung bir süre hareket etmedi. Boş boş şehri izliyordu, gelen tanıdık sesi hemen tanısa da tepki veremedi. "Jinyoung? Orada mısın?" Jinyoung başını sağa sola sallayıp kendini cimcirdi. "Mark?" Fısıldadı. Jackson arkada kahkahalar atarken Mark da güldü. "Evet...şey, biliyorum tuhaf bir durum ama..." "Tanrım hayattasın!" Jinyoung kahkaha attı. "İnanamıyorum...nasıl olabilir? O gün, o gün orada olduğunu gördüm!" Mark güldü. "Çok uzun bir hikaye ama...ama gelince konuşacak zamanımız olacak değil mi?" Jinyoung o görmese de başını salladı. "Şey...Jackson sana olanları anlattı mı?" Mark sıkıntıyla nefes verdi. "Anlattı...Jaebum'u getirmeni bu yüzden istiyorum. Belki biraz olsun acısı diner."
Jinyoung onu onaylayan bir ses çıkardı ve mırıldandı. "Sürpriz yapalım." "Hm hm ona bir şey söyleme olur mu?" Jinyoung güldü. "Sürprizin olayı bu ya zaten! Ahh akşama doğru gelecek olursak size mesaj atarım tamam mı?" Mark onayladı. Jinyoung telefonu kapatacaktı ama kelimeler ağzından jendi kendine dökülüverdi. "Mark...geri dönmene çok sevindim." Mark'ın kesik bir nefes aldığını duydu. "Ben de öyle Jinyoung-ah...geri dönmek harika hissettiriyor."
Youngjae yatağına uzanıp gözlerini kapadı. Çok yorgun hissediyordu. "Bugün konuştuğun çocuklar kimdi bebeğim?" Annesinin kapı eşiğinden ona baktığını görünce güldü. Eski...arkadaşlarım." Annesi gülümsedi. "Keyfini biraz olsun yerine getirdiler değil mi? En azından dışarıdan öyle gözüküyor." Youngjae 'evet' dedi içinden. Sadece dışarıdan öyle gözüküyor. 'İçimde hala acıdan kıvranan bir Youngjae var.'
"Şu aptal olan çocukla baban oturma odasındalar. Aşağı yanlışlıkla inmeyesin diye söylüyorum." Youngjae başını salladı. "Sence beni affeder mi?" Diye mırıldandı. Annesi kimden bahsettiğini biliyordu. "Yapmak zorundaydın...eninde sonunda bu oyun ortaya çıkacak ve o zaman herkes het şeyi anlayacak bebeğim. Burada suçlu olan sen değilsin...hiç olmadın." Youngjae derin bir nefes alıp başını salladı ve bacaklarını kendine çekti. "Biraz uyumak istiyorum." Annesi başını salladı ve onu alnından öptü. "İyi geceler bebeğim."
Jinyoung, Jaebum'un saçlarıyla oynamaya başladı. "Jaebum." Fısıldadı. Jaebum bir ses çıkardı ama hala uyuduğu çok belliydi. "Jaebum...hadi, kalkma zamanı geldi. Eve dönmeliyiz." Jaebum gözlerini açtı ve doğruldu. "Gitmek istemiyorum." Bağdaş kurup gözlerini ovuşturdu. "Jackson ve diğerleri seni merak ediyor Jaebum...en azından onlara nasıl olduğunu göster." Jaebum güldü. "İyi değilim ki..." Jinyoung derin bir nefes aldı. "İyi olmak zorunda değilsin ki...tabi ki üzgün olacaksın, sadece onları meraklandırma." Gülümsedi. "Hadi üstüne bir ceket giy de gidelim." Jaebum yenilgiyle kendini yatağına geri bırakınca Jinyoung güldü ve tekrarladı. "Hadi dedim!"
Arabaya bindiklerinde Jaebum esnedi ve kafasını cama dayadı. "Yine mi uyuyacaksın? Dışarıyı izlesene!" Jaebum işaret parmağını Jinyoung'un dudaklarının üstüne koydu ve gözlerini kapadı. Jinyoung göz devirip onun karnına vurduğunda güldü. "Yavaş sürüyorsun diye uykum geliyor ne yapayım..?" Jinyoung kaşlarını kaldırdı ve ayağını gaz pedalına bastırdı. Arabanın motoru inlerken Jaebum güldü ve emniyet kemerini taktı.
Mark, Jinyoung'un telefonunu kapandıktan sonra Jackson'ın yanına geri oturdu. Uzun bir süre konuşmadılar. Mark ona ne olduğunu soracakken Jackson konuşmaya başkadı. "Hey...o gün seni almadığım için özür dilerim. Ben...gelecektim ama beni tuttular. Youngjae'yi götürmem gerekiyordu..." Ofladı. Mark kaşlarını çattı. "Jackson..." Jackson kafasını yere eğdi. "Lütfen Mark, en azından özür dilememe izin ver. Gittiğinden beri hep düşünüyorum. Seni korumam gerekirdi ama ben kaçtım." Mark elini onun yanağına koyup kafasını kaldırdı ve derin bir nefes aldı. "Olan hiçbir şey senin suçun değil. Seni suçlamadım asla da suçlamam, benim için yapabileceğin şeyleri biliyorum. O yüzden kafandan bu düşünceleri çıkar tamam mı?" Jackson yavaşça başını salladı. "Lütfen Jackson...özür dilemeni ya da kötü hissetmeni istemiyorum." Mırıldandı ve gülümsedi. Jackson'ın da yüzünde minik bir gülümseme oluştu.
Eğilip onu yanağından öpünce Jackson güldü. Mark onu diğer yanağından da öptü, sonra burnundan. Jackson kıpırdayıp duruyordu. Mark, ellerini Jackson'ın yanaklarından çekmeden mırıldandı. "En çok özlediğim kişi sensin biliyor musun?" Jackson ona baktı. Bir süre sadece bakıştılar. Zil çaldığında Jackson başını sağa sola salladı ve ellerinden kurtuldu. "S-saklan ben de kapıyı açayım."
Mark başını sallayıp koşar adımlarla mutfağa gitti. Jackson kapının önündeki aynaya bakıp yüzüne göz devirdi. "Aptal Jackson..." mırıldandı ve kapıyı açtı. "Hey!" Jaebum'a bakıp kollarını açtı. "İyi misin..?" Jaebum gülümsedi. "Olmaya çalışıyorum Jackson." Kollarını ona sarınca Jackson güldü. "Her şey iyi olacak Jaebumie." Ondan ayrıldıktan sonra Jinyoung'a bakıp gülümsedi. Jinyoung ona sıkıca sarıldı ve gülümsedi. "Sıcacıksın...ateşin falan mı var?" Elini Jackson'ın alnına koydu. Jackson kendini suçlu hissetti.
Derin bir nefes alıp başını yavaşça sağa sola salladı ve onu öptükten sonra kulağına eğildi ve fısıldadı. "Mark mutfakta." Jinyoung kıkırdadı ve onun elinden tuttu. Onu mutfağa doğru çekmeye başladı. Mutfağa gittiğinde köşede tezgaha oturmuş Mark'ı görünce ağzından bir çığlık çıktı. Mark, Jinyoung'un bedeni aniden onunkine birleşince kahkaha attı. "Tanrım! Ahh delirdim mi?" Jackson da gülüyordu. Gelen ayak seslerini dinlediler. "Bu kadar bağırdıysan kesin delirmiş-" Jaebum, Mark'ı görmesiyle olduğu yerde kaldı.
"B-ben delirdim mi..?" Mırıldandı. "Jaebumie o hayatta." Jackson kahkaha attı. Jinyoung ondan ayrılınca Mark onun elini sıkıp gülümsedi. Jaebum'a dönüp kolları açık şekilde ona doğru yürümeye başladı. Jaebum ona sıkıca sarıldı ve mırıldandı. "Sen..." Mark da sarılışına karşılık verdi. "Evimi gerçekten özlemişim..." Mırıldandı.
~
Jinsondan kaos fiskircak sizi sadece uyariyorum
💚
-light

ŞİMDİ OKUDUĞUN
seoul drift
Fiksyen Peminat"Acemilere ihtiyacımız yok." "Altında bir Chevrolet ile doğmadığından eminim Jaebum." #1 Jinson 03/09/18 #1 Youngjae 13/11/18 #1 Jinyoung 13/11/18 #4 Jackson 13/11/18 #1 Yugbam 31/12/19 #1 Yugyeom 11/02/20