Ölüm mü yaşam mı

342 38 2
                                    

Ölüm mü acı verir yoksa yaşam mı?
***
İnsanoğlu bir şekilde imtihan edilir kimisi canı kadar sevdiği anne ve babası ile, kimisi evladı ile, kimisi sevdiği kişi ile bir şekilde imtihana tabi tutulurlar.
İlk kendine gelen Ayla olmuştu. Bir sandalyede elleri zincir ile bağlanmıştı. Başında tarifi zor bir ağrı vardı. Hemen yanı başında ise kardeşi baygın bir halde yatıyordu.

"Gaye," diye seslendi. Gaye gözlerini yavaşça açtı. Sırtında inanılmaz bir ağrı vardı. Başındaki ağrı da cabasıydı.

"Başımda ve sırtımda inanılmaz bir ağrı var," diye fısıldadı.

"Al benden o kadar," dedi. Görüş alanlarına önce Şivan, sonra Melik girdi. Ayla Yüzbaşı ve Gaye Üsteğmen, Şivan'ı hemen tanımıştı.

"Sen," diyen Gaye Üsteğmen bağlı olduğu sandalyeden kurtulmaya çalıştı. Şivan yüzünden az daha kardeşini kaybetmek üzere olan Ayla'nın da Gaye'den farkı yoktu.

"Demek hatırladınız beni," diye alay eden Şivan canına susadığını açık bir şekilde beyan etti.

"Seni unutmak mümkün mü orospu çocuğu," diyen Ayla ile Şivan'ın yüzündeki alaycı ifade anında yok oldu. Bozulduğunu belli etmemek için ellerini siyah düz saçlarından geçirdi.

Hastaneye inen helikopterden ilk olarak Emir Astsubay indi. 'Sedye' diye bağırdı. Emir Astsubay'ın sesini duyan Doktor ve Hemşireler sedye ile geldiler. Gökçen Binbaşı'nı sedyeye yatırdılar. Gökçen Binbaşı'nı ameliyathaneye aldılar. Emir Astsubay cebinden telefonunu çıkarıp karargahı aradı.

"Gökçen Binbaşı'nı ameliyathaneye aldılar. "

Gökhan Yüzbaşı, Hüseyin Bey'in karşısına oturdu. Babası ile yaptığı sohbetleri seviyordu. Hüseyin Bey gülümsedi.

"Evlat," dedi.

"Baba," dedi. Hüseyin Bey derin bir nefes aldı. Konuşmaya başladı.

"Ölüm mü yaşam mı," diye söze başladı. Gökhan Yüzbaşı konuşmadan sorduğu soruyu değiştirerek yeniden sordu.

"Ölüm mü acı verir, yoksa yaşam mı?" Gökhan Yüzbaşı birkaç dakika babasının sorduğu sorunun cevabını düşündü.

Aysima Hanım saatler geçtikçe kızları için endişelenmeye başlıyordu. Seher Hanım, Aysima Hanım'ın endişesini anlayabiliyordu. Zira o da endişeleniyordu. İkisi de ne yapacaklarını bilmiyordu, çaresizce birbirinin gözlerinin içine baktılar.

"Seher kalbim sıkışıyor hissediyorum kızlarım zor durumda. Ne yapacağımı kızlarımı nerede arayacağımı bilmiyorum," dedi. Seher Hanım'da endişeliydi ama ablasını daha fazla endişelendirmek istemiyordu.

"Abla, Gaye ve Ayla mezarlığa gitmiş ben eniştem ile konuştum. Bugün Gaye'nin nişanlısının doğum günüymüş. Gaye nişanlısının doğum günlerinde ve şehadet şerbetini içtiği zaman mezarlığa gidiyormuş." Aysima Hanım yine de kalbindeki acıya anlam veremiyordu.

Gaye ve Ayla birbirlerinin gözlerinin içine baktı. Şivan gittikçe kızarmıştı, iki askeri alaşağı etmek isterken, Ayla ve Gaye, Şivan'ı alaşağı etmişti. Bütün heybeti ile Melik geldi. Melik orta boylu, kırklı yaşlarında, ensesine kadar gelen saçları kıvırcık, saçlarının arasına yer yer beyazlıklar edinmiş kahverengi gözleri nefret ile Ayla ve Gaye'ye bakıyordu.
Silahını çıkardı. Ayla'ya doğrulttu.

"Siz ikiniz benim canımı yaktınız. Sen Yüzbaşı en iyi adamım Barkın'ı öldürdün," dedi. Sesinde birçok duygu vardı. En çokta öfke ve nefret yer ediniyordu sesinde.

"Zişan'ı öldürdünüz." Ayla, Melik'in sözünü kesti Gaye'ye baktı.

"Senden bahsediyor Üsteğmen'im," dedi. Gaye Üsteğmen 'evet' der gibi başını salladı.

Vatan SağolsunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin