Umursamaz

3.6K 151 10
                                    

Gözlerimi el ve ayak bileklerimi zorlayan iplerin acısıyla açtım. Yüzümü buruşturup acıyı umursamadan kalkmaya çalıştım ama içinde bulunduğum pozisyondan dolayı doğrulamadım. Ellerim arkada belimde sabitlenmiş bir haldeydi. Yerde yan yatmış, soğuk bedenime işlemiş bir durumdaydım. Ne yapacağımı düşünürken kıpırdamaya çalıştım. Ama nafile. Oflayıp psikopat adamın gelmesini bekledim.

Bir saat kadar öylece beklediğimden emin olduktan sonra demir bir kapıdan kilit sesi geldi. Hemen gözlerimi kapattım. Baygın olduğumu düşünmesi işime gelirdi. Adım sesleri yanımda son bulunca nefesimi sessizce almaya özendim. Adamın o iğrenç ellerini ayaklarımda hissettim bir süre sonra. Ayaklarımı çözüp ellerime geçmişti. Sessizce çözmesini bekledim. Serbest kalan bileklerimi ovma ihtiyacı duyarken hareketsiz kalmaya çalıştım. Sonra o iğrenç eller beni doğrulttu. Bir iki tokat darbesi hissedince yine sessiz kalmayı tercih ettim. Adam beni kucaklayıp bir yere yatırdı. Bacaklarım sarkıyordu yere doğru. Adamın elleri üzerimdeki gömleğin düğmelerine gidince doğru anı kolladım. Elleri eteğimin fermuarına gidince hızla ayağımı kasıklarına geçirdim. Adam acıyla kıvranırken bir hışımla ayağa kalktım. Yerde iki büklüm duran adamın karnına sert bir tekme daha savurup düğmelerime yöneldim. Kapının sertçe açılmasıyla o tarafa döndüm. Efe ve Anıl önce bana baktı sonra yerde yatan adamı şaşkınlıkla karşıladılar. Ben bozuntuya vermeden düğmelerimi iliklemeye devam ettim. Sonunda şaşkınlıklarını atınca Efe adama yönelip yumruklarını hızla geçirmeye başladı. O anda yanıma koşan Anıl endişeli gözlerle beni süzdü. Ona herşey yolunda anlamında kısa bir gülümseme gönderip yerdeki adama baktım. Bu çoğunlukla taksisine bindiğim 25 yaşlarındaki adamdı. Aynadan dik dik bakıyordu hep. Dalgınlığımdan yararlanıp bunu yaptığına inanamıyordum. Tanıdığımı anlayan iki çift göz bana merakla bakarken yerden yağmurluğumu aldım. Çıkışa yönelirken arkama döndüm.

"Çıkalım buradan."

Şaşkınca birbirlerine bakmaya başladılar. Yerdeki baygın adama bir bakış atıp Anıl'a doğru yürüdüm.

"Telefonunu versene. Şu pisliği kaldırsınlar."

Telefonu alıp polisi aradım. Baygın olduğunu söyledim. Anıl'dan adresi alıp polise söyledikten sonra kapattım. Anıl'a telefonu verirken ikisine bir kez daha baktım.

"Dışarıda bekleyelim. Daraldım."

Birşey demelerini beklemeden kırık kapıdan çıkıp temiz havayı içime çektim. Peşimden dışarıya çıkan Efe ve Anıl da benim gibi yere oturdular. Sessizlik kulakları sağır edecek keskinlikteyken onlara döndüm.

"Nereden öğrendiniz burada olduğumu?"

Efe lafa atladı. Hâlâ şaşkınca bakıyordu.

"Bulut aradı. Seni sordu. Sonra mesajlarından bahsetti. Ben de seni bulacağımı söyleyip onu durdurdum."

Kafamı sallayıp Anıl'a döndüm. O da ne sorduğumu anlayınca cevap verme gereği gördü.

"Efe'nin yanındaydım ben de. Kaç saattir seni arıyoruz."

Aldığım cevaplarla bakışlarımı yere indirdim. Endişeli halleri şaşkınlıkla yer değiştirmişti beni gördükleri zaman. Uzun bir süre daha yüzüme anlamaya çalışan bakışlar attıktan sonra vazgeçtiler.

Polis sirenlerini duyunca başımı kaldırdım. Ben depoya koşturan polisleri tepkisiz bir halde izlerken Anıl da polislere durumu anlattı. Adamı yarı baygın halde polis arabasına tıktıktan sonra bana döndü memurlar. Efe araya girip onun arabasıyla merkeze gideceğimizi söyledi. Polislerin peşinden yol alırken arka koltukta iyice yayıldım. Aynadan bana bakan mavi gözler ve arkasına dönüp çekinmeden izleyen siyah gözleri yok sayarak koltuğa uzandım. Gözlerimi kapatma arzusu ile karanlığa büründüm. Karanlık yollarda ışığın olmaması uykumu getirmişti.

UmursamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin