Yerine Sevemem

1.7K 67 6
                                    

O sırıtışı ile karşımda dikilirken benim sinirlerim alt üst olmuş gülüyordum. Hiç bozmadan bekledi kahkahalarımın bitmesini. Olması gereken en son yerdeydi. Ve hiç korkmuyordu öyle mi? Okulda gördüğümü sandığım kişi karşımda halüsinasyon sanımı yok etmişti. Orada olma nedenini sormak isterdim ama umrumda değildi. Yanından geçip lavabodan çıkmak üzere hareket ettim. Ama önüme geçip engel oldu. Yüzüne dik dik bakıp amacını sordum gözlerimle. Nihayet bana istediğimi vermeye karar vermiş olacak ki dudaklarını araladı.

"Seni çok özledim güzelim. Beni gördüğüne sevinmedin mi?"

"Ne istiyorsun?"

"Ne isteyeceğim ya? Biliyorsun ne istediğimi."

"Madem biliyorum umrumda olmadığını da senin biliyor olman lazımdı. Şimdi çekil önümden."

"Çekilmiyorum. Ben istediğimi alırım kızım."

"Öyle mi? O zaman birazdan alırsın istediğini Anıl neredeyse gelir."

"Anıl'dan değil senden alacağım biliyorsun ki."

"Memnuniyetle."

Kasıklarına dizimi geçirip eğildiği gibi karnına tekme attım. İyice eğilen suratına da bir yumruk atıp kapıya yöneldim. Sonrasında zorla çıkardığı sesi ile söyledikleri yerime çiviledi beni.

"Hayret bu kadar mı? Beni de öldürmeyecek misin? Hadi ama ya öldür ya da istediğimi ver bebeğim."

Kapıdan çıkıp derin bir nefes aldım. Bu geri zekâlının yalnız olmadığı kendini ifşa etmesinden belliydi. Arkasında kim varsa onu ortaya çıkarmalıydım. Gözlerimin önüne Ulaş'ın gözleri gelince yutkundum. Boğazımdaki yumru geçmiyordu. Damlamak için hazırda bekleyen göz yaşlarım ise işimi yokuşa sürüyordu. Derin nefeslerimi sıklaştırıp sakinleşmeyi denedim. Ama hayır o anlar sanki tekrar yaşıyormuşum gibi etrafımı sarmıştı. Her anını hissediyordum. Kan kokusu burnuma doluyordu. Merdivenlerden koşar adım çıkıp kendimi dışarı attım. Şiddetli yağmur yağıyordu. Arabanın anahtarlarını isteyip bindim.

Caddeye çıkıp hızımı artırdığım dakikalarda biraz olsun rahatlamıştım. Gaza sonuna kadar basıp bağırmaya başladım. Kendimden nefret ettiğimi haykırıp boğazım acıyana kadar ses tellerimi yırttım. Araba ıslak zeminde kayarken çekmeye başladı. Direksiyona hakim olmakta zorlanırken hızımı kesmedim. Yol çok dolu değildi. Yine de başkalarının hayatına mal olmak istemiyordum. Otobana çıkıp sakin yolda seyretmeye başladım. Hızı zorladığım için araba iyice çekiyordu. Direksiyonu sıktığım ellerim uyuşmaya başlayınca boş yolda sağa çektim. Arabadan inmek için kendime biraz zaman tanıdım. Nefes alamadığımı hissediyordum. Sanki her nefesim kan kokusuyla dolacaktı ciğerlerime. Ahh Ulaş keşke yaşıyor olsaydın! Kapıyı açıp dışarı çıktım. Yolun kenarından itibaren başlayan uçurumun ucuna kadar gidip son ses bağırmaya başladım tekrar.

"Ulaş seni lanet herif! Neden öldün lan Allah'ın cezası pislik! Lanet olası Ulaş, neden öldün gerizekalı! Beni bu halde neden bıraktın?"

Sonlara doğru kısılan sesim fısıltıya dönmüştü. Sesli ağlayışım hıçkırıklarla bölünüyordu. Yere dizlerimin üzerine çöktüm ve ellerimi yere vura vura ağlamaya devam ettim. İçimi çekerek ağlarken yağmur da bana eşlik ediyordu. Sırılsıklam saçlarımı ellerimle geri itip başımı göğe kaldırdım. Yüzüme düşen damlalar göz yaşlarımla dökülüyordu boynuma doğru. Çamurlu ellerime bakıp onları kanları temizleyecek gibi ellerime sürmeye başladım. Yağmurla beraber ellerimden akan çamurlu suya bakıp damlalarını izledim.

Eve gidip kapıyı hışımla açtım. Salonda ne var ne yok devirip kırdım. Vazoların kırılırken çıkardığı sesler kafamda yankı buluyordu. Kırıklara ilerleyip elime aldım. Avcumun içinde sıkarken damlayan kanlar Ulaş'ın kanına karışıyordu benim gözümde. Diğer elimi de aynı şekilde kanattım. Akan her damlada içimdeki acı azalıyordu sanki. O an aklıma gelen şeyle elime daha büyük bir parça aldım. Bileğime doğru titreyen parmaklarımın arasında götürdüm. Biraz mesafe açıp hizaladığım yere hızla indirmeye hazırlandım. Bir anda arkadan bileğimi ve belimi tutan ellerle olduğum yerde kaldım. Arkamı döner dönmez karanlıkta bile parlayan gözlerini gördüm. Hemen elimdekini bırakıp boynuna sarıldım. Kokusunu çekerken içime verdiğim nefeslerde acımın da gitmesini istedim. Sırılsıklam vücudum kollarında ısınmaya başladı. Sırtımdan ve bacaklarımdan geçirdiği kollarıyla kolayca kucağına aldı beni. Boynuna doladığım kollarımla yüzümü göğsüne yasladım.

UmursamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin