Dudakları naif bir şekilde dudaklarımda gezindi ve birkaç saniye öyle kaldıktan sonra ayrıldı. Geri çekilip yüzüme baktı uzun uzun. Sonra elimi tutup parmaklarıyla kenetledi. Bir süre öylece oturduk. Dalgaların sesini dinledik sessizce.
Geç olunca eve bıraktı beni. Taksiden inip eve girmemi bekledi. Arkama bir iki kere bakıp eve girdim. Kapıya yaslanıp dudaklarımı ısırdım. Dokunuşu hâlâ oradaydı. Parmaklarımla dudaklarıma dokundum. Hissettiğim tarifsiz birşeydi. Ama ilk öpücüğümün Efe ile olmasından şikayetim yoktu. Yaptıklarımdan hiçbir zaman pişman olmamıştım. Ve bu yaptığımdan da pişman değildim. O an ne istersem yapar sonuçlarını hiç düşünmezdim. Bunun da sonunu düşünmemiştim. O an onu itebilir engelleyebilirdim. Ama istemedim ve müsaade ettim. Tuhaf olan bundan memnun kalmamdı. Bir süre daha düşünüp odama çıktım.
Telefonuma uzun zamandır bakmadığımı farkedince elime aldım. Üç tane mesaj vardı. İkisi Anıl'dan biri Efe'dendi.
"Seni daha şimdiden çok özledim."
Efe'nin mesajı yüzümde adlandırmadığım bir gülümseme bıraktı.
Diğer mesajlara da baktım.
"Nasılsın Tuğba? Seni görmek için erkenden uyuyacağım bugün."
"Sana iyi geceler dilemek istiyorum. Tatlı rüyalar güzel gözlüm."
Mesajları okuyunca sanki başkası yazmış gibi hissettim. Ama Anıl'dandı. Böyle bir şey önceki sene aklımın ucundan bile geçmezdi. Bu olanlar beni fazlasıyla şaşırtıyordu.
Telefonu bırakmadan Bulut'a mesaj attım. Müsait olduğunu öğrenince arayıp olan biteni anlattım ona. Biriyle paylaşmak çok iyi gelmişti. O da akıl vermek yerine iyice dinledi beni. Bu onu daha çok sevmemi sağladı. Hayatım değişmeye başlamıştı. Birden yanımda beliren bu üç erkek hayatımı daha güzel kılıyordu belki de.Bunları düşünerek uyudum. Sabah yine rutin işlerimi yapıp okula gittim.
Hep oturduğum banka geçtim. Müzik dinlerken rüzgarın da etkisiyle rahatlıyordum. Kafamı arkaya yaslayıp daha da gevşedim."Günaydın Tuğba."
Müziğin sesi kesilince duyduğum sözle kafamı kaldırdım. Efe gülümseyerek yanımda oturuyordu. Hafif bir tebessümle ben de günaydın dedim. Karşıya bakmaya başladığımda yine bir çift siyah gözle karşılaştım. Az ileride bize bakıyordu. Ona aldırmamak her zaman yaptığım bir şey olduğu için öyle devam ettim. Elimdeki sıcaklıkla yeniden Efe'ye döndüm. Elimi tutmuş sıkıca kavramıştı. Çekmedim ve ona bakmayı sürdürdüm. Sanki konuşmadan anlaşabiliyorduk. Ona baktığımda öfke veya nefret hissetmem gerekirken bunlardan eser yoktu içimde. Ama onun bir an bile yaptıklarını unutmadığını anlamak zor değildi. Gözlerinde hep bir hüzün vardı. Yine de gülümsemesi sıcaktı. Bunların zaman içinde düzeleceğini düşünerek ben de ona gülümsedim.
Derslerde Anıl konuşmaya çalışıyordu ben de onu kırmamak adına cevap vermeye. Güncel şeylerden bahsederken bazen güldürüyordu beni. Rahatsız değildim böyle yazışmalardan. Ama yine de ona ümit vermek istemiyordum.
Teneffüslerde Efe ile oturuyor konuşmadan dakikalarca birbirimize bakıyorduk. Bu başkası için garip bir durumdu. Ama bizim için normaldi. Elimi tutuyor sanki kalbi elimdeymiş gibi ısıtıyordu elimi. Kelimelerle ifade etmek için ikimiz de uğraşmıyorduk. Kantinde otururken arkadaşları yanımıza geldi.
Hepsi meraklı gözlerle ellerimize bakıyordu. Efe açıklama gereği duyar gibi olsa da benden bir tepki görmeyince ses çıkarmadı.Okul sonrası yine Efe ile sahilde yürüdük. Sonra bir banka oturup denizi izledik.
Bana dönüp lafa girdi."Tuğba ben seni seviyorum. Ve olduğumuz durumdan fazlasıyla memnunum. Ama bir şey var ki belirsizlik. Yani sana sormam gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umursamaz
Fiksi RemajaStandart hayatının sona ermesiyle karanlığına çekilen canlar... Bir insan ne kadar umursamaz, ne kadar güçlü olabilir? Ya da insanın acı veya umursama sınırı nedir? Öğrenmek zor değil... Karanlığıyla aşkı, arkadaşlığı, düşmanlığı tadan Tuğba'nın hi...