Eve geldiğimde akşam olmak üzereydi. Yine ebeveynlerim yoktu evde. Kaç gündür eve geldiklerini bile duymuyordum. Aslında umrumda da değildi.
Okuldan çıktıktan sonra nevaleyi alıp sahile gitmiştim. Telefonumu kapattığım için kafam rahattı. Birkaç sigara eşliğinde bir şişe bira içip dalgaları dinledim. Kendimi dinledim. Tuzlu suyun kokusu içimdeki siniri de alıp götürmüştü dalgalarla. Sakin kafayla düşünüp bir karara vardıktan sonra eve dönmüştüm.
Telefonumu açıp bildirimlere bakmadan pizzacıyı aradım ve sipariş verdim. Pizzamı yedikten sonra cipslerimi ve çerezlerimi de alıp odama çıktım. Telefon titreyince yatağın üzerinde uzanıp aldım. Efe arıyordu. Ona o an verecek cevabım yoktu. O yüzden meşgule atıp Bulut'u aradım. Birkaç kere çaldıktan sonra açtı.
"Naber Bulut?"
"İyilik senden naber güzellik?"
"İyi ne olsun ya. Özlettin kendini. Aramıyorsun da vefasız."
Ben sitemlerimi sıralarken o kıkır kıkır gülüyordu.
"Dersler yoğun bu ara ya vizelere çalışıyorum. Yoksa ben de seni özledim."
"İyi dersleri bahane et sen. Bak ne diyeceğim. Senden akıl almam lazım."
"Her zaman hizmetinizdeyim hanımefendi."
"Dalga geçme ya ciddi bir konu."
"Tamam dinliyorum."
Efe ile tartışmamızı ve Anıl ile olanları anlattım bir çırpıda. Beni iyice dinledi. Anıl'dan bir zamanlar hoşlandığımı da söyledim.
"Peki sen ne hissediyorsun?"
"Ne konuda?"
"Anıl ile ilgili yani. Yani bir etkileme falan oldu mu?"
"Hayır. Aslında bakışları biraz etkiliyor ama hoşlandığım zamanlar gibi hissetmiyorum."
"Anladım. Peki diğeri?"
"Efe? Efe beni sinir etti ya. Hayır benim yerime cevap veriyorsun bir de hâlâ soruyorsun mantık yok ki."
"Peki seni yanlış tanıması sana ne hissettirdi?"
"Bir dakika ya. Sen hangi bölümü okuyorum demiştin?"
"Psikoloji. Neden ki?"
"Şimdi anladım neden böyle sorular sorduğunu? Ama daha iyi. Arkadaşım bir psikolog ne güzel ya."
"Evet biraz senin üstünde uyguluyorum öğrendiklerimi. Ama bunun nedeni arkadaşlığımız. Yani sana yardımcı olmaya çalışıyorum."
"Teşekkürler beyefendi."
"Evet cevap hanımefendi?"
"Bilmiyorum. Çok sinirlendim beni böyle görmesine. Yani Anıl'dan hoşlanmadığımı ona söylemiştim."
"Ve hoşlanmıyorsun öyle mi?"
"Hoşlanmıyorum."
"Peki ya Efe'den?"
"Bilmiyorum gerçekten ben de bunun cevabını arıyorum. Çünkü eğer hoşlanmıyorsam devam etmemeliyim değil mi?"
"Doğru. Senden hoşlanan hatta seni seven birini oyalamak sana göre değil."
"Evet. Peki hoşlanıp hoşlanmadığımı nasıl anlayacağım?"
"Bunu ben de pek bilmiyorum. Ama onu gördüğünde heyecanlanıyorsan, başka biri ile olması düşüncesi bile katlanılmazsa, seni görmezden geldiğini düşündüğünde canın acıyorsa muhtemelen hoşlanıyorsundur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umursamaz
Novela JuvenilStandart hayatının sona ermesiyle karanlığına çekilen canlar... Bir insan ne kadar umursamaz, ne kadar güçlü olabilir? Ya da insanın acı veya umursama sınırı nedir? Öğrenmek zor değil... Karanlığıyla aşkı, arkadaşlığı, düşmanlığı tadan Tuğba'nın hi...