Küçük Köstebek

1.4K 58 4
                                    

Geçen bir haftada zarflar gelmemişti. Ama her gün görüyordum o geri zekâlı Serkan'ı. Sadece bana görünüyordu. Deli olduğumu düşünmemi mi istiyordu acaba? Hoş pek normal de hissetmiyordum. Ama ilaçlarım işe yarıyordu sonuçta. İntihar düşüncesi, bunalım, şiddet eğilimi gibi sorunlarım azalmıştı. Öte yandan bunda arkadaşlarımın ve tabii ki Anıl'ın etkisi büyüktü. Destekleri olmasa çoktan ya tımarhanede ya hapishanede ya da mezarda olurdum. Özellikle Anıl çok iyi geliyordu bana. Geceleri geçirdiğimiz zamanlarda gökyüzünde hissediyordum. Onu ne kadar hissedersem hissedeyim hep daha fazlasını istememi sağlıyordu. Bir zamanlar düşündüğüm şey çok saçma geliyordu düşününce. Aşk ve sevgililik bana göre değildi. Bu fikir artık saçmalıktan öte bir şey değildi. Zira aşkım beni iyileştiriyordu. Anıl bana insan olduğumu hatırlatıyordu. Onu sevmek kendimi de sevmemi sağlıyordu. Katil olduğumu bile unutup mutlu oluyordum. Bir hafta Serkan'ı gördüğüm zamanlar haricinde huzur asla terketmedi beni. Özellikle yalnızken karşıma çıkıp saçmalıyordu. Sanki ben Ulaş'ın ölmesinden dolayı mutluymuşum gibi vicdan azabı çektirmeye çalışıyordu bana. Benimle beraber nefes alan kişiyi unutmuşum gibi zırvalıyordu.

Barda yine her zamanki gibi bir gece geçirirken duyduğum şarkıyla ağlamaya başladım. Nerede ve kiminle olduğumu umursamadan gözyaşlarım döküldü gözlerimden. Ulaş'ın bana söylediği sözler bu şarkının sözleriydi. Kalbimin sıkışması ile yere çöküp barın arkasında devam ettim ağlamaya. Şarkıyı söyleyen Efe farkında olmadan bana eşsiz bir acı veriyordu.

"Umut yok, bir ışık yok gözlerinde,
Ben hala bekleyenim olsun
Ateş yok sıcaklık yok ellerinde
Ben yanarım aşkın sağolsun

Sen kapımı çalan sızım gir içeri
Her zaman başımın üstünde senin yerin
Dilim tutulur sözcükler uçarsa aklımdan
Benim güzel misafirim sen hep hoş geldin

Sen Sevda Mısın Yoksa Yalan Dolan
Püsküllü Belam Olup, Derde Salan
Var Bir Yaşanmamışlık Sanki Özünde,
Benim İçimde Ukte Kalan...

Sen Sevda Mısın Yoksa Yalan Dolan
Püsküllü Belam Olup, Derde Salan
Var Bir Yaşanmamışlık Sanki Özünde,
Benim İçimde Ukte Kalan...

Sen kapımı çalan sızım gir içeri
Her zaman başımın üstünde senin yerin
Dilim tutulur sözcükler uçarsa aklımdan
Benim güzel misafirim sen hep hoş geldin

Sen Sevda Mısın Yoksa Yalan Dolan
Püsküllü Belam Olup, Derde Salan
Var Bir Yaşanmamışlık Sanki Özünde,
Benim İçimde Ukte Kalan...

Sen Sevda Mısın Yoksa Yalan Dolan
Püsküllü Belam Olup, Derde Salan
Var Bir Yaşanmamışlık Sanki Özünde,
Benim İçimde Ukte Kalan

Biriktirdiğim aşkları hiçe sayan..."

Anıl beni kendime getirmek için önce lavaboya götürüp yüzümü yıkadı sonra dışarıya hava almaya çıkardı. Nefesim kesiliyordu. Gözlerimin önüne gelen o bir çift kahverengi göz irademi zorluyordu. Ağlamam durmuş olduğu halde gözümü açar açmaz onun yüzünü görünce tekrar başladı. Kuruyan yaşların yerine yenileri akarken Anıl'ın elinden sadece sarılmak geliyordu. Ne olduğunu öğrenmekten korkuyor gibi kaçınıyordu sormaktan. Hoş verecek cevabım da yoktu ya. Anıl'ın omzunun üstünden baktığım yerde Ulaş yine dik bakışlarıyla karşımdaydı. Sanki ölmemişti. Sanki ellerimde can vermemiş gibiydi. Beynimin bana oynadığı bir oyun olduğunu bilmesem koşup boynuna atlardım herhalde. Defalarca özür dilerdim. Affetmeyeceğini bile bile küçüldükçe küçülürdüm.

Biraz sakinleşince Anıl beni eve götürdü. Yattığım koltukta saçlarımı okşayıp alnıma öpücük bıraktı. Onun yanında daha çabuk iyileşiyordum. Elini tutup koltuğa çektim. Yan döndüğüm halde zor sığıyorduk. Yine de göğsüne sokulup rahat ettim. Kokusunu alırken mayışıp iyice sakinleştim.

UmursamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin