Bay dik bakış o kadar yakından hâlâ dik dik bakarken karşılığını verdim ve yanından geçip ilerledim. Banka oturup müzik açtım. Karşıma Efe ve yanında gördüğüm kız geçti. Biraz ilerde olmalarına rağmen konuşmaları duyulacak seviyedeydi. Müziğin sesini yükseltip kendimi kahvemin aromasına ve son ses olan rock şarkıya verdim. Ne yapmaya çalıştığını anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Ama O da gayet iyi biliyordu benim umursamazlığımı. Buna rağmen denemişti işte. Bu biraz burkmuştu içimi. Çünkü kendini avutması berbat hissettirmişti bana. Tabii o an mutlu olmasını ummaktan başka birşey de geçmedi aklımdan. Ama o kızla zor diye düşündüm. Çünkü kız resmen sürtük gibi görünüyordu. Efe ile popüler olmak için takıldığı belliydi hareketlerinden. Hem Efe de bu durumun farkındaydı. Ama umurunda değil gibiydi. Onları düşünmeyi bırakıp bahçede göz gezdirmeye başladım. Her zamanki gibi Anıl yerinde ve beni izliyordu. Ona bir süre baktıktan sonra etrafı incelemeye devam ettim. Sol tarafta az ilerde bay dik bakış tek başına oturmuş bana bakıyordu. Sinirle çenemi sıkıp kahveme döndüm. Kitabımı açtım ve kaldığım yerden devam ettim. Bir süre okuduktan sonra kulaklığımın çekilmesi ile o yöne döndüm. Kahverengi gözleri yakından bal rengiydi ve yine inceleyerek bakıyordu. Baygın bakışlarla elinden kulaklığımı aldım ve kitabıma dönmek üzere kafamı çevirdim. Ama beyefendi konuşmaya başladı.
"Merhaba ben Ulaş. Ve sen?"
"Ben ne?"
Anlamazdan gelip gitmesini umdum. Ama olmadı.
"Adın ne gamzeli?"
"Tuğba. Ne gamzesi?"
"Güzel isim. Avm de gülerken gamzelerin belli oluyordu. Ama okulda pek gülmüyorsun. Peki nasılsın Tuğba?"
"Sağol iyiyim."
Kestirip attığım halde oturmaya devam etti. Onunla ilgilenmeyip etrafa bir göz attım. Efe yanındaki kızı yok sayıyor sinirli bakışlarla bizi süzüyordu. Anıl ise ondan farksız bir halde kıpırdanıp duruyordu. Anladığım kadarıyla yanımdaki onları rahatsız edecek biriydi. Zira yanımda olmasını istemedikleri her hallerinden belliydi. Ama onları kendimden uzak tutmalıydım. Ve bunu nasıl yapabileceğim konusunda o ana kadar bir fikir sahibi değildim. Ulaş konuşmaya ara vermeden devam etti.
"Tuğba sevgilin var mı?"
Ona ters ters baktım. Ama cevap isterken çok ısrarlıydı.
"Yok. Sevgili olmak bana göre değil."
Uzak durmasını umarak verdiğim cevaba karşılık dondu kaldı. Bir dakika kadar bir süre yüzümü inceledikten sonra dudaklarını araladı.
"Neden öyle? Yani sevgilin vardı bildiğim kadarıyla bir ara."
"Öyle işte. Evet vardı ve bana göre olmadığını anlamamı sağladı. Bunu nereden biliyorsun?"
"Bu okuldaki herşeyi bilirim ben. Efe ile ayrıldığına göre ben de şansımı deneyebilirim değil mi?"
Kendini beğenmiş olması beni çileden çıkarırken yüzüne gülümsedim.
"Tabii."
"Yani benimle çıkar mısın?"
"Hayır."
Cevabımı verince ağır hareketlerle kalkıp okula girdim.
Anıl yanıma geldiğinde konuşmak istemediğimi söylediğim halde önemli olduğu konusunda ısrar etti.
"Evet dinliyorum Anıl."
"O çocuk tekin değil Tuğba. Ondan uzak durmalısın. O Efe ve benim düşmanım. Sana zarar verebilir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umursamaz
Novela JuvenilStandart hayatının sona ermesiyle karanlığına çekilen canlar... Bir insan ne kadar umursamaz, ne kadar güçlü olabilir? Ya da insanın acı veya umursama sınırı nedir? Öğrenmek zor değil... Karanlığıyla aşkı, arkadaşlığı, düşmanlığı tadan Tuğba'nın hi...