Hazırlık Stresi

1K 41 15
                                    

Her şey tam olarak güzeldi. Ve bu biraz tedirgin ediyordu beni. Çünkü yolunda giden bir şeyin ardından bir bela geliyordu başıma mutlaka. İllaki üzüleceğim bir durum oluyordu. Ve bu defa gerçekten korkuyordum mutluluğumuzun bozulmasından. Bütün birikimini siyaha yatırmış bir kumarbaz gibi tek bir şarta bağlıydı hayatım. Yolumuz düz görünse de ani bir yokuş çıkması imkansız değildi. Yine de içimi ferah tutmaya çalışıyordum.

Aramızdan su sızmazken düğün ve sınav stresi nedeniyle bir duvar oluşmuştu ister istemez. Her hareketim duvara çarpıp zedelenmemle sonuçlanıyordu. Kısa süreli olduğunu biliyordum. Yine de zor geliyordu. Yanında olup ulaşamamak... Kendim gibi hissetmediğim anlar oluyordu. Sanki başka bir ruhu taşıyordum. O ruh vücudumu hareket ettiriyordu. Sınavları atlatsak da düğün telaşı fikriyle bile yormuştu beni. Belli etmesem de kafam kazan kıvamındaydı. Bir an önce bitmesini istediğim curcuna henüz başlamamıştı bile.

Her zaman olduğumdan daha karanlık hissediyordum. Üstümde simsiyah bir bulut vardı sanki. Sanki yıldızlarım sönmüş de karanlıkta yalnız kalmıştım. Bunların nedeni tabii ki belli bir şey değildi. Üstümdeki baskı ve yerine getirilecek sorumluluklarım etkilemişti ruh halimi. Bir etken de birkaç gün bara gitmemiş olmamdı. Şarkı söylemediğim gün eksik hatta azalmış hissediyordum. Benliğimi bulduğum sayılı alanlardan biriydi sahne. Diğer bir alan da Anıl'ın göğsüydü. Ama birkaç gün olmuştu onu da tatmayalı.
Her şey yolundaydı bu duruma rağmen. Çünkü bunlar geçici ve tatlı sıkıntılardı. Yine de içimdeki kötücül hissin aslının olmaması için dua ediyordum.

Aradan geçen birkaç gün de aynıydı. Sonuçları bekliyor, düğün için planlar yapıyordum. Aslında yapılan organizasyonları sadeleştirmek için kafa patlatıyordum. Çünkü iş adamı tanıdıkları gelecekmiş. Gösterişli olmalıymış.

Anıl'la aramızı biraz ılıtmak için evle ilgilendim. Yemek ve güzel bir akşam için hazırlık yaptım. Stajdan çıktığı saate bütün işim bitmişti. Akşam için özel olarak kırmızı mini bir elbise giyindim. Pek sevmesem de kırmızıyı seksi olmak istedim. Topuklu ayakkabıya aynı nedenden tahammül edecektim. Simsiyah buğulu bir göz makyajı ve kırmızı dudaklarla sevgilimi beklemeye başladım. Bileklerimi gördüğünde durgunlaştığı için kalın takılardan geçirdim kollarıma. Siyah bileklikler beni yansıtan imgelerimdi o akşamki.

Sırtı açık kıyafetimi hemen görmemesi için çalan kapıya bakmadım. Anahtar sesini duyunca odada ayaklandım. Salona geçip rahatına bakmasını bekledim ve çıktım odadan. Koltukta yayvan bir şekilde oturmuş sevgilime kapının pervazından biraz bakıp topuklarımın sesiyle yaklaştım. Dümdüz siyah saçlarımı hafif savurup karşısında elim belinde durdum. Kafasını önünden ağır çekimde kaldırırken bacaklarımdan başladı scan etmeye. Memnun bir ifadeye bürünen yüzü çapkın bir gülüşle çabalarımın karşılığını verdi. Yorgunluğunu bir kenara bırakıp kur yapan bakışlarını ve o güzel gözlerini görme şerefini ellerime uzattı. Hafif doğrulup bir daha baktı. Ama bu defaki daha etkileyiciydi. Durgun dudakları iri dişlerini gösterirken gözleri inanılmaz çekiciydi. Yerimde mıhlanıp kalmıştım. Bir kere daha aşık olmuştum. Leyla gibi kalmıştım karşısında resmen. Etkileyen kişinin o olmamaması gerekiyordu ama. Ayağa kalkıp donmuş ifademden öptü beni. Resume tuşuna basılmış gibi kaldığım yerden devam ettim. Ellerinden tutup masaya çektim. Yorgun olduğu belliydi. O yüzden hemen yemeğini yedirip dinlendirmeliydim onu. Masada karşılıklı yerimizi alınca servisini yaptım ve yerken seyretmeye başladım.

"Çok mu yoruluyorsun sevgilim?"

"Evet ya. Öyle dizilerdeki gibi çalışmadan şirket yönetilmiyormuş."

"Bu gece sen gelme en iyisi. Ben sahneden sonra dönerim hemen."

"Olur mu öyle şey Tuğba'm? Yalnız gitmene izin veremem."

UmursamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin