Güzel Bir Tatil

2.4K 93 4
                                        

Biraz açık sahneler olabilir. Şimdiden uyarayım. Çok azıcık yani korkmayın :D




Anıl'la hiç bir şey umrumda olmuyordu. Her şeyi geride bıraktıran kokusunu duymak hasretimi hatırlatmıştı bana. Sarılıp saatler geçirebileceğim kişi yanımdaydı. Gitmesine bu defa kesinlikle izin vermeyecektim. Tuttuğum elini bırakmayacağıma kara gözlerini gördüğümde karar vermiştim.

Bulut otele gidince yine muzurluğunu yapmıştı. Bizi yalnız bırakmak için oda olmamasını bahane etmişti. Anıl'sız halimi gördüğü için beni perişan halimden kurtaracak tek şeyle tedavi olmamı istiyordu. Tek ilacımın Anıl olduğunu da gözlerimden anlamıştı. Memnuniyetle kabul ettim yaptığı planı. Ki Anıl'ın da benden farkı yoktu. Özlediği her halinden belliydi. Daha da derin bakan gözlerine doyamıyordum ben de.

Yalnızlığı sessizlikle harmanlayıp tadını çıkardık sarılmış bir halde. Küçük balkonun kapısının önünde yere uzanmış yıldızların ışığında başımı göğsüne yaslamıştım. Siyah saçlarımı okşayarak beni yanımda olduğuna inandırır gibiydi. Biraz doğrulup kaküllerimi gözlerimin önünden çekti. Yüzüme bakmaya çalışırken ben de doğrulup çenemi göğsüne koyarak işini kolaylaştırdım. Siyah gözleri parlıyordu. İçinde büyük bir sevinç kendini gösteriyordu. Ona bakarken kendimden geçebilirdim. Birbirimizi özlediğimiz nefeslerimize bile yansımıştı. Yıldızların ve ayın ışığı saçlarında dans ederken dayanamayıp yukarı doğru hareketlendim. Siyah tutamları birer birer karıştırıp okşamaya başladım. Anıl ise yüzümdeki huzuru izliyordu. Uzun zamandır bu anı bekliyormuş gibiydik. Saçlarının yumuşaklığını ellerimle hissederken bir yandan da gözlerindeki karanlığı izliyordum. Kara gözleri gece gökyüzü gibiydi. İçinde bir sürü yıldız vardı ışıl ışıl. Bitmesini istemediğim derinliklerini doya doya seyretmenin keyfini yaşadım dakikalarca. Durdurulamaz bir şekilde kasırgasında savrulmayı seve seve kabul etmiştim. Bunun adını o an koyamasam da memnundum halimden. Sahip olduğum en güzel şeydi o. Yeniden her şey olmak uzun zaman beklediğim ve değerini anladığım tek şeydi. Nefesimden daha önemli olduğunu o anlarda daha iyi anlamıştım. Sözleri ise 'iyi ki' dedirtti. 'İyi ki her şeyimsin'

"Seni çok özledim Tuğba'm. Kehribar gözlerini, içindeki gizemi, derinliğini çok özlemişim. Gamzelerini görmeyi ne kadar istedim biliyor musun? Okulun son zamanlarında halimi görmedin. Bana bakmıyordun bile. Bakmayıp halimi de görmüyordun. Perişandım. Gözlerini yakından görmediğim her saniye bir kere daha bitirdi beni. Bundan sonra ne olursa olsun bırakmam seni. Yanında kalmaya yemin ediyorum. Benim ol. Benimle ol. Ömrümü al ömrüne kat Tuğba. Karışalım birbirimize. Beni hisset ben de seni."

Uzun konuşmasını keyifle dinleyip karşılığında sadece gülümsedim. Sonra uzanıp dudaklarımla cevabımı verdim. Uzun ve derin öpücüğüm anında karşılık bulurken tuhaf şeyler hissetmeye başlamıştım. Kaçmak istemiyordum. İstediğimi yapmaya devam ettim hep yaptığım gibi. Öpüşü sertleşti bir süre sonra. Ona ayak uydurmam tamamen hormonlarımın ve iç güdülerimin eseriydi. Belimdeki elleri ile beni üstüne çektiği anda bile dudaklarımı çekmedim. Onu öyle hissetmek inanılmazdı. Hormonlar insana düşünme imkanı tanımazken bir de özgüven veriyordu. Boynundan çenesine doğru olan o sert kısmı avuçlarımda kavradım. O da belimdeki ellerini sırtımda ve belimde gezdirmeye başlamıştı. Üzerimdeki kısa elbisenin inceliği ile ellerini çok net hissediyordum. Benim hareketlerime göre ilerleyen Anıl'ı cesaretlendirmek istedim o an. Çünkü benden onay bekler şekilde hareket ediyordu. Bir elimi göğsüne doğru indirip gömleğinin içinden sert kaslarını okşamaya başladım. Bu hamlem onu cesaretlendirmek içindi ama beni harekete geçirdi. Vücudum inanılmaz tepkiler verdi o sert göğsünü hissedince. Öpüşüm tuhaf seslerle birlikte devam ediyordu. Durmak aklımın ucundan bile geçmiyordu. Ki akıl o anlarda beni terketmişti zaten. Benim hareketlerim kendimden geçtiğimi gösteriyordu. Buna karşılık Anıl da bir elini kısa elbisenin imkanı ile bacağıma indirdi. Tenim eli ile yanarken nazik hareketleri karşısında sabırsız ve nefessiz kalmıştım. Diğer eli de görevini üstlenip göğsüme çıkınca kendimi iyice bıraktım. Hafif dokunuşları beni derinden etkiliyordu. Kendimi tanıyamaz hale gelmiştim. Kontrol adına hiç bir şey yoktu bende. Ama Anıl bana göre yaptığının farkındaydı. Dudaklarımızı ayırıp nefes almamı sağlarken boynuma indirmesi oksijensiz bıraktı tekrar beni. Kısım kısım öperek emmeye başladığı boynum alev alev yanmaya başlamıştı. Elleri işini çok iyi bilen bir zanaatkâr gibi hareket edip beni daha fazlası için çoşturuyordu. Elbisemin arkasındaki fermuarın sesi sevindirmişti beni. Sırtıma yapışan elbise fermuarın inmesi ile genişlemişti. Anında beni alta yatırıp üstüme çıkması ise dudaklarına yapışmamı sağladı. Hiç öpmediğim kadar istekli ve derin öpmeye başladım. O da benimle aynı durumdaydı. Bunu o an anladım. Anlamamı sağlayan şey biraz da korkutmuştu beni. Dudaklarımın şiştiğini hissediyordum. İnce dudaklarım dolgunlaşmıştı. İstekli hareketlerle ben de ellerimi devreye soktum. Gömleğinin düğmelerini çözerken o da elleri ile göğüslerimi keşfetmeye devam ediyordu. Elbisenin askılarını sıyırıp kollarıma kadar indirdi. Siyah sütyenim ile küçük göğüslerim ortada kalmıştı. O anlarda utanç duygusu bana uğramaz olduğu için gözlerine bakarak gömleğini çıkardım tamamen. Çıplak vücudu ve tüysüz göğsü o duyguyu bir daha hissetmek istemememi sağlamıştı. Ellerimle göğsünde dolaştım. Göğüs kasları çıkıktı ve benimkilerden büyüktü. Karın kasları ise tek kelimeyle nefesimi kesmişti. Sertlikleri bakınca bile anlaşılırken ellerimle de onayladım. Düşük bel pantolonun verdiği imkanla belindeki sert çizgileri gördüm. Kasıklarına inen o çizgiler inanılmaz derecede seksiydi. Ve beni bambaşka bir istekle doldurmuştu. Ellerim görür görmez o ince çizgilerde dolaşmaya başladı. Anıl ise o sırada boş durmayıp bacaklarım ve göğsümde elleri ile harikalar yaratıyordu. Bir adım ilerisi için yanıp tutuşuyorduk ikimiz de. Dudakları da devreye girince ellerim benden izinsiz sırtına çıkmış ve baskısını artırmıştı. Öyle ki tırnaklarım teninde izler bırakmıştı. Dudakları hafif hareketlerle göğsümü okşuyordu. Sütyenin sağladığı imkan kadarını derin öpücüklerle şahlandırıyordu. Göğüs uçlarım sertleşti dudakları ile. Kaymış gözlerime bakan kara gözleri arzu doluydu. Yine de tereddütle izin bekliyordu. Pantolonun düğmesine uzandığım an elbisemi iyice sıyırıp tamamen çıkardı. İç çamaşırlarımla karşısında olmak utanç yerine cesaret vermişti bana. Ama pantolonunun düğmesindeki elimi tutması bir an düşünmemi sağladı. Yavaşça elimi çekip doğruldu. Sonra beni de kucaklayıp ayaklandı. Yatağa götürünce tereddüt ettim. Ama belli etmemek için gözlerimi kaçırdım. Yanıma yattığında sırtımı çevirip sarılması da şaşırtmıştı beni. Ama huzurla nefes aldım. Üzerimden bir yük kalktığını hissettim. Omzumdan öpmesi ile gözlerimi kapatıp huzuru kucakladım.

Sabah uyandığımda gülümseyen bir suratla izleniyordum. Siyah gözlerin bakışları mahmur halimle bile gülümsetmişti beni. Geceyi hatırlayınca sessizce dudağımı ısırdım. Anıl bu hareketimle uzanıp öptü dişlerimin arasındaki dudağımı.
Vücudum anında bu öpüşü kabul etmişti. Ama karşılık vermeme fırsat vermeden geri çekilip gözlerime baktı.

"Günaydın Tuğba'm. Hadi kahvaltıya. Güzel bir gün bizi bekliyor."

Gülümseyip yarı çıplak olmayı umursamadan yataktan kalktım. Banyoya giderken arkama bakmadım. Ama bakışları üstümdeydi. Duşumu yavaş ve keyfini çıkararak aldıktan sonra kısacık havluyla odaya geçtim. Anıl gözlerini büyüterek baktığında muzip bir gülümseme ile dolaptan siyah mayokini ve beyaz bir plaj elbisesi aldım. Anıl tarafından izlenmek keyif vericiydi. Banyoya tekrar girip elimdekileri giyindim. Önü çapraz bir şekilde göbekte birleşen mayokini çok iddialıydı. Bel boşluklarımdaki belirgin hatlar ortaya çıkmıştı. Elbisenin altından kendini gösteriyordu. Saçlarımı kafamı önüme eğip karıştırınca hazırlanmış oldum. Katları karışıklıkla kendini belli etmişti. Önüme düşen kaküllerim gözlerime uzanıyordu. Onları da ellerimle düzeltip kalem faslına geçtim. Kahvelerimi vurgulayan bir siyahlık elde ettikten sonra banyodan çıktım. Anıl arkasını döner dönmez şok ifadesi ile gülümsetti beni. Plaj çantamı ve telefonumu alıp yanına yöneldim. Yanağından deniz kokusunu alarak öptüm.

"Sevgilim ben önce Bulut'un yanına gideceğim. Kahvaltı yapıp plaja geçeriz herhalde. Sen de gel duştan sonra tamam mı?"

İfadesi bir anda değişti. Sinirli olduğunu gözleriyle vurgularken doğru kelimeleri arıyor gibiydi.

"Tuğba o çocukla nasıl dans ediyordun sen öyle? Şimdi de yanına gidiyorsun. Beni deli etmek mi istiyorsun sen!"

"Bana sesini yükseltme Anıl. Bulut benim arkadaşım. Dans konusuna gelirsek gayet normal bir danstı o bir kere."

"Arkadaşınsa öyle kalsın. Yakınlık şart değil. Biz arkadaşken öyle samimi davranmıyorduk."

"Bulut benim tek arkadaşım. Tamam o dans biraz yakındı. Normalde öyle fazla yakın değiliz zaten. Tanıyınca anlarsın sen de."

"Peki tanışalım bakalım. Bu çocuk Efe'yi tanıyor değil mi?"

"Evet."

"Tamam. Bekle ben duşumu alayım beraber ineceğiz."

"İyi hadi acele et o zaman."

Bir şey söylemeyip duşa girince ben de telefonumdan müzik dinlemeye karar verdim. Balkona çıkıp müziği açtım. Kulaklıklar sayesinde ruhumu şarkıya verebiliyordum.

"Seninle bir daha aynı yolda yürümem.
Seninle yürüyene yolda tuzakların var
Bir daha asla dokunmam tenine
Senin teninden önce duvarların var

Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum
Ağlaya ağlaya yosun tuttum
Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum
Ağlaya ağlaya yosun tuttum

Derin bir nefes alır gibi batıyoruz yükümüz ağır
Yeni bir söz söylemek için ölmek mi gerekir?
Hadi bir cesaret sen de taşın altına koy elini
İnadına inadına sevişmeli bağır çağır..."

Şarkı bittiğinde içeri girdim. Gördüğüm güzellikle, donup kalma sırası bana gelmişti. O sert kasları gün ışığında daha net gördüm. Sular süzülürken dokunma isteği ile dolup taştım. Ki zaten hemen kapıyı kapatıp yanına ilerledim. Islak vücudunu umursamadan sarıldım. Sırt kasları ellerimin altında gerilirken boynunu öptüm. Sonra fısıltısını duydum.

"Hadi kahvaltı yapalım yoksa ben seni yiyeceğim."

Kıkırdayarak ayrılıp yanağına bir öpücük kondurdum. Yatağa oturup gitmesini beklerken kıyafetlerini alıp banyoya girdi.

Kahvaltımızı Anıl'ın Bulut'a önce gıcık sonra sıcak davranışları ile yaptıktan sonra plaja geçtik. Anıl ile denizde uzak durmaya çalıştım. Çünkü Bulut yanımızdayken kendimi kaybedip Anıl'ın büyüsüne kapılmaktan çekiniyordum. Ben Tuğba ve çekinmek...

Şezlonglarda güneşlenirken üzerime düşen gölgeden dolayı gözlüğümü çıkarıp dikilene baktım. Gördüğüm kişi ile dehşete düştüm...

UmursamazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin