Sabah yine erkenden kalktım ama oylanmamam gerekliydi. İlaçlarımı sürüp hapımı da içtim. Hızla hazırlanıp dışarı çıktım. Yine bir taksiye binip kuaförün adresini verdim. Yolda gece gördüğüm manzarayı düşündüm. Sokağın başında lambanın altında durmuş bana bakıyordu. Kim olduğunu seçebilmek için iyice baktım ama seçemedim. Biraz Efe'yi andırıyordu. Aldırmadan içeri girdim. Ama rüyama geldi gerizekalı. İlacımı aksatmamam gerektiğini bir kez daha tekrarladım kendime.
Araba durunca geldiğimizin farkına vardım. Yüzümdeki izleri saklayan kuaförüme teşekkür ettim. Fönlü saçlarımı savurarak çıktım dışarı. Bir kafede kahvaltı yapıp keyiflendim.Okulun kapısında beni görenler şaşkınca bakıyordu. İlgisiz ilgisiz devam ettim yürümeye. Ağaçların altındaki banka oturup müziğin sesini biraz daha yükselttim. Gözlerimi kapatıp o güzel gitar sesini dinledim. Kendimi ritme kaptırmış huzuru bulmuşken yanıma biri oturdu. İstifimi bozmadan müziği durdurdum. Yanıma gelen her kimse bana söyleyecek bir şeyi olmalıydı. Aksi takdirde benim yanıma gelmezdi kimse. Bir süre daha konuşmayınca gözlerimi açtım. Göz ucuyla baktığımda kafasını eğmiş saçlarını çekerek karıştıran Efe'yi gördüm. Ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Ama yorgun görünüyordu. Sonunda sıkıntıdan derin bir nefes verdim. Bana doğru döndü yüzüme bakamıyordu. "Ne var?" diye sordum. Dudakları hareket edecek oldu sonra tekrar kafasını eğdi. Oflayıp ayağa kalktım. Kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Yine ne var dercesine baktım.
"Ben özür dilerim. Yaptığım herşey için. Gerçekten pişmanım özür dilerim." Yüzüne bakmayı sürdürdüm ama o bakışlarını kaçırdı. Ayağa kalktı ve karşıma geçti.
"Özür dilerim."
Bu defa fısıldamıştı. Kafamı sallayıp yanından geçip gittim. Okul binasının önüne gelince arkama baktım. Banka oturmuş yine kafasını eğmişti.Sınıfta zaman geçirmiştim gün boyu. Öğle arası çıkıp hava almak istedim. Kantine gidip bir meyve suyu aldım ve bahçeye çıktım. Her zaman oturduğum banka ilerledim. Ama ben yürürken Anıl oturdu banka. Birşey demeden ben de diğer ucuna oturdum. Müzik dinlemeye ve meyve suyumu içmeye devam ettim. Bana baktığını hissediyordum. Ama yine aldırmadım. Karşıda dikilen Efe ise bize bakıyordu. Kulaklığımı kulağımdan çekti ve "Naber sıra arkadaşım" diye sordu. Ona ciddi misin der gibi baktım.
"Ben Anıl gerçi sen bunu biliyorsundur" dedi.
Kafamı umutsuz vakasın dercesine salladım. Güldü ve devam etti.
"Adın neydi sıra arkadaşım?"
"Tuğba. Sıra arkadaşım" diye cevap verdim. Hâlâ yüzüne bakmıyordum. Karşıma bakıyordum.
"Çok garip bir kızsın. Ve bu merak uyandırıcı." dedi.
Gıcık bir gülümsemeyle cevap verdim.
"O kehribar gözlerinde çok sır var. Neden böylesin?"Sorularının bitmeyeceğini anlayınca ayağa kalktım ve okula doğru yürüdüm. Arkamdan bağırdı.
"Çözeceğim sırlarını!"
Kafamı iki yana salladım ve arkama bile bakmadan yürümeye devam ettim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umursamaz
Novela JuvenilStandart hayatının sona ermesiyle karanlığına çekilen canlar... Bir insan ne kadar umursamaz, ne kadar güçlü olabilir? Ya da insanın acı veya umursama sınırı nedir? Öğrenmek zor değil... Karanlığıyla aşkı, arkadaşlığı, düşmanlığı tadan Tuğba'nın hi...