Kulede yakalanmamın ertesi sabahı Jeff beni uyandıran kişi olacak diye düşünmüş ve kendimi hazırlamıştım çünkü Zade tam bir oyun bozandı. Ona söyleyeceğine emindim fakat Jeff gelmemişti, antrenman yaparken de oldukça sessizdi. Bilmiyordu, Zade kendisine saklamayı seçmişti.
Ona kendimce teşekkür edip neredeyse bir hafta boyunca kuleye tekrar gitmedim. Kaledeki yedinci gününe girmiştik. Her antrenmanımı izliyordu, köşeden şüpheyle bakıyordu. Bir şeyler düşündüğü kesindi, içinde de tutamamıştı. Jeff neden bir haftadır uslu bir kediye dönüştüğümü sormuştu, ben de sırıtmıştım.
Bir şeyler karıştırdığıma inanıyordu.
Ama hayır, karıştırmıyordum.
Abilerim altı gün önce ava gitmişti, yani inanılmaz mutluydum ve eğlence aramıyordum, huzurun tadını çıkarıyordum.
Kalede elimi kolumu sallayarak gezerken koridorun öteki tarafından bir kıkırtı duydum ve adım atmayı kestim. Etekleri tozlanan elbisemi bıraktım ve duvara sırtımı yaslayıp tanıdık seslerin yanımdan geçip gitmesini bekledim.
Benim olduğum tarafa döndüler, önümden iki adım atarak kol kola geçtiler ama biri beni gördü, diğerini dürttü.
Sırtımı duvara resmen yapıştırmıştım, içinden geçip öteki taraftan çıkmak ve koşmak istiyordum. Abilerim beni ürkütmüyordu, iğrendiriyordu ama bu pislikler... suratlarına bakmak istemiyordum, benim için draak'tan beterlerdi.
Esmer yüzler aynı anda bana çevrildi ve işte o iğrenç gülümseme birden beliriverdi. "Sen bizi mi dinliyorsun Mira?" Skyler, Jasmine'in koluna tekrar girdi ve aynı bacağı aynı anda öne atarak, topuk seslerini kulağıma batırırcasına, bu iki yılan bana sürünmeye başladı.
Çenemi eğdim, sanki başımı boynumun içine sokarsam onlardan saklanabilirdim. Sararan cadı tırnaklarından bariz farksız olan dokunuşunu yüzümde gezdirince midem içeride ikiye katlandı. Jasmine, yanağıma asla o kadar uzatmayacağıma yemin ettiğim tırnağını dokundurdu ve kulaklarımı kapatan saç tutamının önünde gezdirdi.
Koyu kahverengi gözleri gülümserken ışıldıyordu, istediğinde çok iyi rol yapıyordu. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Bu iğrenç saçları görmemek için daha ne yapmam gerekiyor. Tanrılar, şu kıza acıyın ve onu kel edin. Senin için her gün dua edeceğim Mira."
Skyler ona doğru başını yatırdı, tek beden gibi duruyorlardı. "Sorun saçları değil, kulakları. Baksana, yine bizi dinliyor." Aşağılayıcı biçimde sırıttı. "Bu kulakların icabına bakmayı çok isterdim fakat sana üzülüyorum, biliyor musun küçük kardeş? Özenip durduğun bu hayatımı ancak dinleyerek ve bizi gözetleyerek hayal edebiliyorsun. Bu yüzden kulaklarına pamuk sokmayacağım." O konuşunca Jasmine elini benden çekti. "Ellerini yıka kardeşim, hastalanacaksın."
Beline yerleştirdi. "Ama bizi dinlemesini hiç sevmiyorum Sky. Duvarlara ilişen böcekler gibi, her arkama baktığımda seni görüyorum. Bıktım senden Mira."
Kaşım bile seğirmiyordu. İçimde bastırmaya çalıştığım bir sürü duygu vardı, herhangi birisinin dışarı vurmasına izin verirsem onun yüzünün derisini yavaş yavaş soyardım. Yalan söylüyorlardı, birbirlerini daha ileri gitmeye teşvik ediyorlardı çünkü ben onlarla neredeyse karşılaşmazdım, belki haftada bir bu şekilde koridorlarda denk gelirdik. Beni gördüğü falan yoktu, onu dinlemediğimi de biliyordu. Ama beni gizlenmiş biçimde, kendisinden kaçarken bulmuştu. Fırsatı asla kaçırmazdı.
Skyler mı, Jasmine mi daha kötüydü hiç karar veremiyordum.
"Sizi dinlemiyordum, siz önümden geçtiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ
FantasySisin kenarındaki kalede büyüyen Mira, herkesin aksine karanlıkta onu yutmayı bekleyen canavarlardan korkmuyordu çünkü asıl canavarlar kalenin içinde yaşıyordu. Ruh emici insanları öldürüyordu, çocukların korunmaya ihtiyacı vardı. Fakat Mira'nın ası...