Bir sonraki bölüm ikinci kısmın sonu. Yorumlarımız azalmış, biraz artabilir sanki. Ben yine ilerden gidiyorum, hızımız kesilmesin motive olalım.
İyi okumalar!
**
Alev topları binaların üzerine uçtuğunda başımı kaldırıp üç koca küreyi takip ettim. Yükseldiler, yükseldiler... Yere gümbürtüyle çarpıp evlerin hepsini yok ettiler.
Eğildim, başımı kollarımın arasına aldım. Küller ve toz bulutları bütün köye dağıldı, her yere tahta parçaları uçtu. İnsanların çığlıkları kulaklarımı tırmalarken Jeff omzumdan tutup beni sarsmaya başladı, yaralandım sandı. Kapandığım kollarımın arasından yolun öteki tarafından koşan kadını ve eline sımsıkı yapışan küçük çocuğu izliyordum. Küllerin arasından çırpınarak ilerliyorlar, patlamadan kaçmaya çabalıyorlardı.
Koştular, bulanıklaştılar ve tozların içine girdiler.
Güm.
Bir başka alev topu insanların gittiği yöne düştü.
Kadın ve çocuk, onlarca kişiyle beraber kayboldu.
"Mira!" Jeffrey beni kaldırdı.
Tepeme baktım. Shade ve Zade aynı anda avuçlarını yukarı açmıştı ve şeffaf bir bulutu çevremize salmışlardı. Parçalanan evlerin ufak taneleri akıma çarpıyor, bir kül olarak suratıma düşüyordu.
Shade çığlık attı, tepeye kaldırdığı bileğini öbür eliyle destekledi. "Dayan!" diye bağırdı Gregory ve arkama geçip benim yaşayan kalkanıma dönüştü. "O kalkanı bozma General! Okları bitecek!"
Shade'in parmakları simsiyah bir renge bulanmaya başladı. Sanki yanıyordu. Zade omzunun üzerinden ona baktı, gözlerinden sinir dalgası aktı geçti. "Bırak,"
"Zade,"
"Bırak!"
Shade başını iki yana sallayarak elini indirdiğinde Zade'in kapkara gölgeleri iki yandan fırladı ve Ul'na bizi kollarının içine aldı. "Mira," Gregory bana sürekli sesleniyordu. Yüzümü tuttu, kendisine kaldırdı. "Bana bak Mira. Okları bitti."
"Öldü." dedim kendimden geçmiş gibi. "Öldü. Hepsi."
Patlamalar her yere çarpıyor, zemini titretiyordu. Sıcaklığı hissediyordum, alevlerin yayıldığını biliyordum. Güvendeydim ama bunca insan? Dün şarkı söyleyip şarap içen o kişiler? Kahkahalarını son kez attıklarını biliyorlar mıydı?
Ne zamandır başkalarının canını düşünüyordum? Evet, dünden beri. Dün o insanların içinde sarhoş bir halde dans edip hepsinin alkışını aldığımdan beri. Kimse bana utanmamı gerektirecek bir bakış atmamıştı, hepsi eğlencemle eğlenmişti. Bazıları benimle dans etmiş, birkaçı alkış tutmuştu.
"Shade!" Shade elini tutup yanımda dizlerinin üzerine kapaklandı. Jeff ona eğildi ve siyah mürekkepler akmış gibi duran eline baktı.
"Yok bir şey." Shade derin bir nefes çekti ve benimle göz göze geldi. "Mira... Mira'yı çıkar buradan Zade! Biz kaçarız, biz hallederiz!"
Zade'in gözlerinin kenarlarında simsiyah çizgiler belirdi, boynuna kadar Ul'na'nın izleri uzadı. Ul'na'nın siyah uzuvları sanki yanıyormuş gibi sarsıldı ama tepemizden açılmadı.
Zade'i ilk kez ne yapacağını bilemiyor bir halde yakaladım. Korkuyla büyüyen gözlerime, tereddütle titreyişime baktı. "Yoklar."
"Ne?"
"Zhaur, Ulkos... onları yolladım." Başını kaldırdı. "Öğrenmiş. Udan'a bildirmiş."
"Cusca!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ
FantasíaSisin kenarındaki kalede büyüyen Mira, herkesin aksine karanlıkta onu yutmayı bekleyen canavarlardan korkmuyordu çünkü asıl canavarlar kalenin içinde yaşıyordu. Ruh emici insanları öldürüyordu, çocukların korunmaya ihtiyacı vardı. Fakat Mira'nın ası...