46. Bölüm

1.4K 282 115
                                    

Öylece duruyordum, nefes bile almıyordum.

Suratları hâlâ ölülere benzeyen iki generalin tabutun içinde yavaş yavaş kıpırdanmasını izliyordum. Mikas ağzını açtı. Parmağını dişine dokundurdu. "Dişlerimi hissedemiyorum."

Fia ayaklarına bakıyordu. Saçları bir omzundan aşağı sarkıyordu, yüzünü neredeyse seçemiyordum. Çenesini birbirine vurdu, dişlerinden sesler çıktı. "Ben de." Bir daha yaptı. "Ağzımın içinde örümcekler var."

Birden irkildi. Rüyadan uyanmış gibi gözlerini kırpıştırdı ve omzunun üzerinden yavaş yavaş öbür tabuta döndü.

"Mikas!" Bağırdı.

Mikas da ona ağzı açık bakıyordu. Elini göğsüne götürdü, bir yara arıyor gibiydi. Her yerini elledi, zırhındaki tozları havalandırdı. "Ben..." Kendisine vurdu. "kalbimin durduğundan adım kadar eminim."

"Kahrolası Mikas!" Fia çıldırmış gibi bağırdı. "Yaşıyorsun!" Dizinden kalkmaya kendisini zorladı ama yapamadı, bacağını kıpırdatamıyordu. Lakin onu durduran bu değildi. Elini arkasına attı, tam sırtına doğru ve sonra o da kalbini tuttu. "Orospu çocuğu Tordel!"

İkisi de kendilerini ellemeyi bıraktıktan sonra başlarını bana çevirdiler çünkü öksürmüştüm.

"Öldüm mü?" dedim kendi kendime. "Ejaronn beni almaya geliyor."

Mikas Fia'dan önce doğruldu ve beni aşağıdan yukarı süzdü. "Zhaal'ın eşi mi?" dedi beynine yıldırım yemiş gibi. "Deminden beri ağlayıp duruyorsun!"

"Ah susmak bilmedi." Fia kendisini tabuta geri attı.

"Ö... ölüydünüz. Ölü. Ceset."

Buraya kadardı. Aklımı Rhuzhar'a verdim çünkü ben kaybetmiştim.

"Ölüydüm evet!" diye bağırdı Mikas ve sonra tabutun üzerinde ayağa kalktı. Kılıcına baktı, kendisine bir kere daha odaklandı. Ayaklarını salladı. "Hayır, beni Rhuzhar çıkarmadı, Ejaronn'u görmedim. Hiçbir şey görmedim, hatırlamıyorum! Sadece..."

"Işık."

"Evet, ışık..." diyerek tekrar etti. Beni yok edecekmiş gibi görünüyordu. "Seni duydum! Ağlayarak konuşuyordun ben..."

"Dinliyordum. Jeffrey'den bahsetti." Fia tamamlıyordu. "Kocam olan Jeffrey'den bahsettiğine neredeyse eminim."

Ben?

Ben onlarla Çukur'da mı konuşmuştum?

"Hayır, hayır... sesi her geçen saniye netlik kazanıyordu. Yemin ediyorum beni çekti. Ul'na beni yesin, ses netlik kazandıkça hissetmeye başladım. Tekrar... hissedebiliyordum. Kimsin sen!" Kılıcına uzandı ama son anda durdu. "Anlattıkların doğru mu? Onun eşi misin?"

"Kız iki gündür konuşuyor Mikas."

"Zhaal'ın ruh eşi mi var!" Öyle bir bağırdı ki mağara sarsıldı. "Cusca!" Kılıcı öbür tarafa attı ve tabuta geri oturdu. Onun bacakları Fia'ya göre iyiydi ama o da istediği gibi hareket edemiyordu.

Ben ise hiç kıpırdamıyordum.

Ölü generaller benimle konuşuyordu.

"Aklımı kaçırdım."

"Hayır, beni Çukur'dan çıkardın!" Mikas cevap veriyordu. Fia elini kaldırmıştı, yüzüğüne bakıyordu. "Kralımın eşi neden benim mezarımda? Kralımın eşi niçin... beni geri getirebiliyor ve neden..." Başını eğdi. "Ölüyor gibi görünüyor?"

"Ölüyor mu?" Fia başını kaldırdı. Örümcek ağlarını tükürdü. "Evet, öyle görünüyor. Neden?"

Korkudan?

ÖTEKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin