Balodan sonra üç gün geçmişti.
Yatağımda yatıyordum, sabah olmasına birkaç saat vardı. Kule sessizdi, Leratria sessizdi.
İki gündür Shevrus'la uyuyordum, bugün odama geçebileceğimi söylemiştim.
Zade'den kaçmıştım. Ona 'sakın beni bırakma, sokaklarda bile tek gezmeyeceğim çünkü köpeklerini tehdit ettiğimi asla unutmaz' demiştim.
Shevrus bu konu hakkında konuşmasa bile sarayın ortasında Zade'i onun için tehdit etmemden keyif almıştı. Tek sebebi bu da değildi, onu unutamadığımı bile bile gerçeklerle yüzleşmemden ve onun ne derece kötüleşebileceğini bilmemden dolayı çığlık atmaktan gocunmayacağımı bağıra çağıra itiraf etmemden mutluydu.
Bir nevi onu korumuştum.
Tıpkı onun beni koruduğu gibi.
Yastığımda başımı oynattım. Deri çantamı göğsüme çektim ve sımsıkı sardım. Gözyaşlarım yanaklarımdan aşağı doğru usulca aktı. Bu güllerin kokusu olmamalıydı.
Ama vardı.
Söz verdin.
Yatağımdan kalktım. Çantayı görünecek olmasını umursamadan dolabın üzerine bıraktım. Güllerden Shevrus kesin haberdardı ama gelip bana sormamıştı.
Terliklerle, üzerimde incecik gecelikle koridora çıktım. Ürperti sardı, kollarımı vücuduma doladım. Ufak adımları peş peşe sıraladım ve Shevrus'un odasının önünde durdum.
Uyuyor olmalıydı.
Kapısını yavaşça araladım. Gecenin parlaklığı pencerelerinden giriyordu. Odası gerçekten göz alıcıydı, iki gündür burada uyuduğum için gözlerim kapanmadan önce hep o pencereden bakmıştım.
Yatağın boş kalan kısmına doğru ilerledim. Sessizdim. Yorganı hafifçe açtım. Bacaklarımı içeri sokamamışken uyandı. Yastığa başımı koydum, yanına kıvrıldım. "Uyuyamadım." dedim. "Biliyorum, odama geçebileceğimi ben söyledim ama uyuyamıyorum."
Elini belime koydu. Beni kendisine hafifçe çektiğinde ona kaydım. Yüzümü göğsüne yasladım, içime kapandım. "Ne Rhuzhar ne de köpekleri bu kuleye girebilir Mira."
"Onu köpekleriyle tehdit ettim." Sesim titriyordu.
Gözlerim dolu doluydu. Görüyor muydu? Korkudan titrediğimin farkında mıydı?
Olmasaydı burada uyumamdan keyif almazdı.
"Onu tanıyorum, hatta herkesten iyi tanıyorum. Kendi ruhunu tehdit etmiş olsaydım böyle sinirlenmezdi. Zenin'e nasıl bağlı olduğunu ben gördüm." İç geçirdim, hıçkırıyor gibiydim. "Kabuslar görüyor. Çukur'daki günlerine dair kabuslar. O kabuslarda Zenin'in adını bile söylemez, Zhaur ve Ulkos'a seslenir. Zenin'e seslenmemeye çalışıyor çünkü adını her söylediğinde canı yanıyor. Bunu ben gördüm ve şimdi... öbürlerini tehdit ettim."
Ona sarıldım.
"Tehdidin boyunu önemsemeden peşime düşer. Beni avlar."
Seni avlarım.
"Çığlıkla durdurabilirim değil mi Shevrus?" Küçük bir çocuk gibi konuşuyordum. Evet demesine muhtaç bir haldeydim.
"Yürekten."
"Anlamadım?"
"Sana söylediğim gibi yapacaksın Mira." Saçlarımı okşamaya başladı. "Yürekten bir çığlık senin yüreğini parçalarken ulaşmasını istediğin her noktadaki kader bağlarını koparır. Kendi yüreğini feda ederken onlarınkini de yok edersin. Ama Mira, bunu yapmanın başka yolları da var. Sana öğretmiştim, çığlık atarken gücü kalbinden değil, ruhundan çekeceksin. Senin kalbin çok önemli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖTEKİ
FantasySisin kenarındaki kalede büyüyen Mira, herkesin aksine karanlıkta onu yutmayı bekleyen canavarlardan korkmuyordu çünkü asıl canavarlar kalenin içinde yaşıyordu. Ruh emici insanları öldürüyordu, çocukların korunmaya ihtiyacı vardı. Fakat Mira'nın ası...