76. Bölüm

1.2K 273 90
                                    

Eve girdiğimizde güneş doğmaya başlamıştı.

Gündüz vakti kendimi onunla kaldığım odaya kilitlemiştim ve içeri kimseyi almamıştım.

Akşam olduğunda Nhaum -evet, tanrı- bir tabak yemekle çıkagelmişti, habercileri yollamamıştı. Sanırım yaşıyor muyum diye kontrol etmek istemişti. Güneş tekrar battığında, uyku saati geldiğinde, daha fazla kapalı kalamayacağımı biliyordum.

Zade elbet içeri girecekti ama benim onunla konuşacak tek kelimem kalmamıştı.

Dışarı çıktım. Koridorda Mikas beni gördüğünde duvar kenarında durdu, bir şeyler demek için ağzını açtı ama yüzüne bakmadan arka bahçeye doğru ilerlemeye devam ettim.

Sanırım son yirmi dört saatte kapının yüz kere tıklatılması ve benim her seferinde defol git demem işe yaramıştı.

Çimenlerin içinde oturuyor, yıldızları izliyordum ve tanrılar biliyordu, çok sıkılıyordum.

Hem bir günü aşkın süredir ağzımdan tek kelime çıkmadığı ve kendi sesimi duymadığım için hem de aklımda kurup durduklarım yüzünden.

Gerçi Ren odama gelmişti ve Udan ve Edan'ın bana neler yaptığını sormuştu. Geçirdiğim günleri ona beş dakikada nefret kusarak anlatmıştım.

Ren elinde bir kaseyle yanıma oturdu. İçi incir dolu kaseyi bana uzattığında ona hiç bakmadan kucağıma çektim ve incirleri yemeye başladım.

"Tahminen Shevrus ne zaman ölür?" dedim elimdekini didiklerken.

Ren bana bir bakış atmış olmalıydı. İç geçirdi. "O kadar kolay değil."

"Biliyor musun, bunu duymaktan bıktım usandım. Geberip gitsin ve ben de yoluma bakayım. Muhtemelen Diethar bana alanlarında güzel bir yer açabilir."

"Diethar'ın alanlarına mı yerleşmek istiyorsun?"

Omuz silktim. "Hayır." dedim hiç şüphe duymadan. "İnsanların arasına karışmayı diliyorum. Yapacak bir şey bulurum. Bahçe işlerinde iyiyimdir. Kalede bir lordun kızı olarak büyümüş olmam toprağa dokunamayacağım anlamına gelmiyor. O şekilde de büyümedim aslında, her işi yapabilirim."

Ren ağzı açık bir şekilde izliyordu. Başka sebeplerden dolayı geldiğini biliyordum. Gördüklerim üzerine delirip delirmediğimi de soracak olabilirdi tabii. Sonuçta herkes her gün parçalanan bedenler görmüyor, Tanrıların Katili'nin koca gözünü izlemiyordu.

"Mira..." dedi içten bir sesle. "Zade'in neler planladığını Udan ve Edan'dan dinledin. Eğer ona sorarsan sana fikirlerinin ne yönde değiştiğini..."

"Teşekkür ederim ama istemiyorum." Ren oturuşunu değiştirdi, bu üzerine daha fazla geleceğim demenin başka bir yoluydu. Gözlerimi kocaman açtım, inciri soymayı bıraktım ve net bir sesle "İstemiyorum dedim." diye tekrarladım. Ren'in lafları ağzına tıkıldı. "Senin neden beni oraya ittirmek zorunda kaldığını anlıyorum. Sandığı açıp açmamak konusunda beni özgür bıraktığının da farkındayım. Fakat onunla konuşmayacağım."

"Çocukluk ediyorsun."

"Hayır, etmiyorum. Ben yalan dinlemek istemiyorum. Lütfen onu güzelleştirmeye çalışma."

"Bunu istesem de beceremem zaten." Arkasına doğru baktı. Kimse bahçede değildi ama generaller muhtemelen pencereden bana bakıyordu. "Zade ile konuşmasan bile belki de..."

"Hayır." Generallerle konuş diyecekti. "Ne onlar ne de tanrılar. Daena, Nhaum ve Diethar'ı pek tanımıyorum ama Ejaronn'a da bir o kadar sinirliyim."

ÖTEKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin