5. Bölüm

2.4K 357 81
                                    

Zade beni yine yanılttı. Jeff'e lordun yaptıklarını anlatmamıştı. Aslında onu tanımaya başlamıştım, durumun benim isteklerimle alakası yoktu. Jeff üzülmesin diye söylememeyi seçmiyordu, sadece başkasının hayatına burnunu sokmuyordu.

Bir hafta daha geçmişti, iki gardiyanımla birlikte geçirdiğim ikinci haftamdı ama hâlâ bir gardiyanım var gibi hissediyordum, öteki beni odamda tutmayı görev edinmişti. Jeff'le antrenmanlarım devam ediyordu ve Zade sürekli izlediği için olmam gerekenden de kötüydüm.

Kılıcım Jeff'teydi, beni bekliyordu ve bu kez leydi güzellik uykusuna yattığı, ablalarım yabancı dil eğitimi aldıkları ve abilerim de ormanlarda olduğu için alanda çalışabilecektik.

Sırtımdaki izlerin acısı günler önce geçtiğinde özgüvenim de geri gelmişti. Alana yüzümde bir sırıtışla girdim, gece nöbeti için yeni uyanan iki gardiyan öteki tarafta sohbet ederken kılıç sesleri bir yerden yükseliyordu.

Kafamı kaldırdığım an gülümsemem yağ gibi eridi, çene kaslarım bana ihanet etti ve aşağı düştü. Jeff benden başkasıyla kolay kolay kılıç tokuşturmazdı, gardiyanımın hobisi beni yere devirmekti ve tahmin ettiğim gibi, alandaki kişi Jeff değildi.

Zade, elindeki kılıcı başının üstünden çevirip gelecek olan darbeyi dönerek engelledi ve odaklanan bakışlarını rakibinden hiç çekmedi. Alanın girişinde birisi beni dondurmuş gibi durmamalıydım, herkesin dikkatini çekebilirdim ama mümkün müydü? Üzerinde sadece beline zor tutunan pantolonuyla karşısındaki adamla resmen oynuyordu.

İki hafta sonra eline kılıç aldığına ilk defa şahit oluyordum. İki hafta sonra onu gerçekten yeteneklerini kullanırken görüyordum ve Tanrılar... yeteneklerini göremiyordum, gördüğüm tek şey pantolonunun beline uzanan V şekliydi. Bu adamı bir tanrının özenerek yarattığını söylerken ne kadar da haklıydım. Bu vücut ancak günahların yakıldığı Çukur'un tepesine ait olabilirdi. Yani bir tanrıya.

Kılıcı tekrar kaldırdığında karın kasları değildi, sırtını dikleştirdi. Omuzlarının genişliğinden önündeki adamı göremedim ama bir saniye sonra kılıç darbesini engelledi, kendisininkini savurdu ve zavallı muhafızı alanın öbür ucuna uçurdu.

"Çeneni kapat Mira." Jeff'in sesini duyduğumda gözlerim kocaman açıldı.

Bir tek ben duymamıştım.

Zade kılıcı aşağı batırdıktan sonra bana bir bakış attı, halimi gördü ve gülümsemesini anlık olarak sundu. Su içmek için döndüğü sırada onun varlığını yok saymaya kendimi zorladım.

Jeff'e hoplayarak döndüm ve dişlerimi gösterdim. "Günaydın. Ne kadar güzel bir sabah, değil mi?"

"On saniyeye kadar benim için de çok iyiydi ama şimdi aklımda değişik sorular uyandıracak bir bakış taşıyorsun. Kafamı karıştırdın."

"Ne konuda?" derken ayağımı arkama atıp sallıyor, gereksiz bir tatlılık göstermeye çalışıyordum. Jeff kollarını kavuşturup çenesini eğdi ve bana dik dik baktı. "Gardiyanlarım nasıl dövüşüyor izleyemez miyim? Beni sizler koruyorsunuz ve bilmek en doğal hakkım."

"Seni korumaya yeteceğimi umuyordum. Hakaret mi ettin?"

"Asla!"

"Güzel çünkü senden gelecek bir kötü söz, yirmi kılıca bedeldir." Kolunu omzuma attı. "Gel çalışalım."

Beni Zade'in durduğu kısma götürürken demin uçan muhafızın kötü bakışlarını takip ettim. Aşağılanmış gibi hissettiğinin farkındaydım çünkü Zade'e yaklaşamamıştı bile. Peki, övünmekte haklıydı ama kim bilir bu hale gelmek için ne kadar çalışmıştı.

ÖTEKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin