23. Bölüm

1.6K 287 126
                                    

İki gün boyunca dışarı çıkmadım. Kralın generalleri odaya beş saat arayla girip yaşıyor muyum diye kontrol etmek zorunda kaldı. İstediğim gibi yalnız kalmıştım ve ikinci günün sonunda aynadaki görüntümle sohbet ediyordum.

Jeff içeri aceleyle girene kadar her şey normaldi. Saçımla uğraşmayı bıraktım ve ona döndüm. "Mira, elbise giymelisin." Dolabıma bana sormadan yürüdü ve birkaç parçaya baktı. "Misafir geliyor."

"Anlamadım?"

Odamın içinde karanlık oluştu. Dumanlar kapımın hemen önünde uzun bir hal aldı ve sonra Shade içinden çıktı. "Miracığım, biraz süslenmeni isteyeceğim." Jeff'i gördü. "Ah, çoktan söylemiş."

Ardından kapı açıldı. "Mira," Gregory içerideydi.

Arkasından Zade göründü. "Camira," Ama generallerini görünce sustu.

Hepsinin karşısında üzerimde bol bir pantolon, yelekle, yarısı örülmüş ve yarısı açık saçımla duruyordum. Odama izinsiz dalmalarının ne kadar uygunsuz olduğunu artık düşünmüyordum, Shade kapıyı bile kullanmamıştı.

Başımı sağa sola ne oluyor der gibi salladım. İki günlük yalnızlığım birdenbire yok olmuştu. Zade ikisinin arasından çıktı. "Birkaç saat beni çok seviyormuş gibi görünmeni istesem imkansızı mı istemiş olurum?"

Kaşlarım hayretle kalktı. "Evet."

"Mükemmel ama öyle görünmelisin." Hiç de umurunda değildi doğrusu.

Shade, Zade'i -kralını- omzundan ittirdi, öteki tarafa az kalsın düşürüyordu. Jeff'in yanına gitti, elindeki elbiseyi aldı ve beğenmemiş gibi sesler çıkarmaya başladı. "Bu çok sıradan. Kahrolası Vhul'dhar'ın anahtarını giydiriyorsun Jeffrey! Göz zevkin hiç kalmamış dostum."

Dolabın içine kafasını soktu sokacaktı. "Elbise falan giymiyorum."

"Ah, giymek zorundasın. Şey gibi düşün... yaşamak için elbise giymek." Gregory söylediği sözü çok beğenmişe benziyordu. "Güzel görünmek. Can alıcı." Kafamı işaret etti. "Bunun için biraz uğraşmalısın sanki."

Parmaklarımı saçlarıma sokup denediğim örgüyü hemen bozdum. Shade kıyafetleri bir bir yatağa atıyordu, bunu yaparken açıklama da yapıyordu. "Misafir geliyor."

"Bunu söyledim."

"Ölecek bir misafir. Yani... henüz değil. Şerefsiz ve ikiyüzlü. Buraya girip çıkabilen birisi, önemli bir istihbaratçıydı. Eskiden bizim için çalışırdı. Artık Udan için de çalışıyor." Hayretle ağzım açıldı. "Tırsma hemen."

"Tırsmadım." dediğimde hem ağzımdan bir kelime çıkmasına hem de söylediğime şaşırıp başını bana kaldırdı.

Sadece şaşırdığım için tepki vermiştim. "Evet cesur yürek, affedersin. Her neyse, Zade'den ödü kopar. Onu görünce altına pisleyeceğe benziyor ama hiç bozuntuya da vermiyor. Zamanında bize güzel bir bıçak sapladı, bunu bilmiyoruz sanıyor. Hâlâ arada ona işimiz düşer ama sıradan şeyler... Önemli konularda hiçbir fikri yoktur. Şimdi ondan istediğim bir konu hakkında birkaç bilgisi olduğunu söyledi."

"Şimdi? Ben de buradayken mi?"

"Ah, bu kız zeki görüyor musun?" dedi Gregory. "Evet, ne tesadüf... şimdi bulabilmiş."

"Ben ondan araştırma yapmasını neredeyse elli yıl önce rica etmiştim. Meşgul edebileyim ve hâlâ onunla çalıştığımızı sansın diye. Yüksek ihtimalle Udan ile bir bağı var."

Başımı geri attım. "Öldürün?" Çok basitti aslında.

"Olmaz. Çok şey biliyor ve arada bize de bir şeyler satıyor. Sattıkları yalan değil, yeminli bir casus. Elbette bildiklerini kendisine saklayabilir ama ben ona ödeme yaptıysam doğruyu konuşmak zorunda." Bir elbiseyi havaya kaldırdı. "Ah, işte bu."

ÖTEKİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin