Hayat bir koşuşturmacaydı aslında. İnsanlar sürekli bir şeyleri başarmak için savaşırdı. Kazanmaya odaklı insanlar çoğunlukla kötü yolu tercih eden insanlardı, çünkü hırs kötüyü doğururdu. Hırslı olmak, başarmak için savaşmak güzel bir şeydi fakat yenilince de kazananı tebrik etmemiz gerekmez miydi? Biz insanlar neden çoğunlukla tebrik etmiyorduk?
Çünkü gittikçe biz de kötüleşiyorduk. En önemlisi de toplum bu duruma o kadar alışmıştı ki yadırgamıyordu. Bu dünya da kötü olan insan çoktu, iyi olan insanlar ise gittiçe kendilerini o karanlığa teslim ediyorlardı.
Yağızın yakasından tutmuş koşmaya devam ederken ilk gözüme takılan saye ve kafasına elinde ki kuru kafayla vurulan Alperdi. Saye neden Alperin kafasına vuruyordu? Sesleri fark edince ikisinin de bakışları bana ve yakasından çekiştirdiğim yağıza kaymıştı.
"Güvenlik geliyor!" Yağız hem bağırıyor hemde çırpınıyordu.
"Allah'ın cezası güçlü tarantula bıraksana yakamı!" Yağızın dediklerini istesem de aldırmıyordum çünkü yakasını bıraktığım anda duracağını biliyordum. Saye ve Alper de güvenlikleri görünce bizim peşimizden koşmaya başlamıştı.
Dördümüz de koşarak tünelin diğer çıkışına ilerlerken ilerde yanağını tutan özgür ve ona utanarak bakan Aden ile karşılaşmıştık. Ayak seslerimizi duyunca ikisininde bakışları bize dönmüştü.
"Geliyorlar, koşun!" Saye öyle bir bağırmıştı ki sesi karanlık tünelde yankılanmıştı. Özgür ve Aden de arkamızda ki güvenlikleri görmüş koşmaya başlamışlardı. Hepimiz tünelin diğer çıkışına doğru koşmaya başladık.
"Durun!" Arkamızdan bağıran güvenlikleri umursamadan koşmaya devam ettik ve tünelden çıktıktan sonra insanların arasından hızlı adımlarla geçip çıkışa doğru ilerledik. Lunaparktan çıktıktan sonra bir duvarın arkasına saklanmıştık.
"Nereye gittiler?" Duyduğum adım sesleriyle nefesimi tutmuştum. Neyse ki güvenlikler başka tarafa doğru yönelmişti. Derin bir nefes aldım ve hâlâ yağızın yakasını tuttuğumu fark edip elimi çektim.
"Pardon" yağız Kırışan yakasını düzeltmeye çalıştı ve bana ölümcül şekilde baktı.
"Allah'ın cezası! Ne diye tutuyorsun yakamdan!" Göz devirdim.
"Mal gibi yerde oturup güvenliklerin gelişini izleyeceğine kaçsaydın o zaman" yağız omuz silkti ve elini kaldırıp bana doğrulttu. O sırada elinde ki siyah şapkaya kaymıştı bakışlarım.
"Beni yere atan sendin küçük tarantula suçu bana atma sakın!"
"Tarantula mı?" Adenin sorgularcasına sorduğu soruyla bakışlarım yağız ve Aden arasında gidip geldi. Geri zekalı! Allah'tan belli etmeyelim diyordum. Bizim bir şey söylememize gerek kalmadan aramızda ki samimiyetten anlayacaklardı her şeyi.
Konuyu değiştirmek adına "elinde ki şey ne senin?" Dedim ve yüzüne merakla baktım. Yağızın bakışları bir an elinde ki şapkaya kaydı.
"He bu mu? Ne bileyim yakamdan birden tutup çekiştirince bunu tutmuştum elim de kalmış" yağız umursamaz bir ifadeyle şapkayı yola fırlatınca ona 'aferin geri zekâlı' der gibi baktım. Çünkü o şapka ipucu olabilirdi.
"Salak ya ipucuysa o?" Özgürün kınayan sorusuyla Saye hızlı adımlarla yola çıktı ve şapkayı eline aldı. İncelemek için üzerine dikkatle bakarken ağır adımlarla da yanımıza geliyordu. Arkasından ona doğru gelen arabayı görmediği için yavaşça yürümeye devam ederken özgür bir anda sayenin kolundan tuttu ve çekti. Saye şaşkınlıkla bir yanından geçip giden arabaya birde özgüre baktı ve yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...