Biz insanlar yaşadığımız süre boyunca hiç bir şeyden kaçamazdık. Hayatım boyunca öğrendiğim şeylerden biri de buydu. Ne yaparsam yapayım, ne yaşanırsa yaşansın her zaman geçmişe dönmek zorunda gibiydik. Geçmişimiz bizim yaşama sebebimizdi. Geçmişimiz bizden ayrılmaz bir parçaydı, aslında bizi biz yapan şey de oydu.
Yaşadıkları olmasa bir insan nasıl olgun olabilirdi ki? Hayat bir tür deneme tahtası gibi değil miydi zaten? Bir şeyleri büyüdükçe değil, yaşayarak, hata yaparak öğrenirdik.
"Daha ne kadar yolumuz kaldı?" Yağızın bıkkınlıkla sorduğu soru üzerine Alper arkasına baktı. Yağızın sorularından bıkmıştı artık.
"Bir kez daha aynı soruyu sorarsan seni atacağım arabadan!" Alperin bağırmasıyla Aden gülerken yağız küskünce kollarını göğsünde birleştirmiş ve kaşlarını çatmıştı. Yüz ifadesi küçük çocukları andırıyordu.
"Hep bana bağırın zaten! Yağız kimki? Mahallede ki köpek kadar bile değerim yok gözünüzde biliyorum!" Alper dikiz aynasından yağıza baktı ve tek bir şey söyledi.
"Nerden bildin?" Aden yağıza sarılıp uyarı dolu bakışlarla Alpere bakmıştı.
"Ya siz uğraşmasanıza birbirinizle! Alper sonra ben çekiyorum bütün gün Yağızı lütfen sus" yağız duyduğu sözlerle hızla Adenden ayrılmış ve iftiraya uğramış gibi bir surat ifadesi takınmıştı.
"Yazıklar olsun!" Aden Alpere bakıp 'ben demiştim' der gibi bakınca Yağız yapay bir sinirle Alpere bakmıştı.
"Alper durdur arabayı ineceğim!" Alper derin bir nefes alıp dikiz aynasından tekrar yağıza baktı.
"Arabayı durdurup peşinden geleceğimi ve arabaya bin diye yalvarıp o saçma dizi sahnesini canlandıracağımı düşünüyorsan yanılıyorsun" yağız Alpere burun kıvırıp başını cam kenarına yaslarken aynı zamanda da Adenden uzaklaşmıştı. Tabi küçücük arabanın içinde ne kadar uzaklaşabilirse...
"Aşkım Alper şa-" yağız elini kaldırdı ve Adenin yüzüne bakmadan onu susturdu.
"Sus! Duymak istemiyorum ikinizi de! Hain inekler sizi. Yalnız kalmak istiyorum ben bir süre" Abartmak kesinlikle yağızdan sorulurdu. Abartmayı niye bu kadar sevdiğini merak ediyordum doğrusu.
"Ergenliğine döndü gene" Alper konuşunca yağız göz devirmişti. Elini tuttum ve Alperin bana bakmasını sağladım.
"Uğraşma onunla, tribi gerçekten çekilmiyor" Alper güldüğü sırada yağız hâlâ trip atmakla meşguldü. Özgürün arabasının durmasıyla geldiğimizi anlamıştım fakat geldiğimiz yer ev değil bir alışveriş merkezinin önüydü.
"Niye buraya geldik?" Sorumla birlikte Alper gözlerimin içine baktı.
"Bizimkiler biraz eğlenmek istedi" içimden bir ses saye ve benim kafam dağılsın diye buraya getirdiklerini söylüyordu fakat bunu şimdilik sorgulamayacaktım. Ankara'ya gelmiştik, Keçiörene en fazla yirmi beş dakika vardı. Hep birlikte merkezden içeri girdiğimiz anda yağız tripli olduğu için en önden ilerlemeye başlamıştı. Saye huysuz görünüyordu. Sanırım özgürle aralarında bir konuşma geçmişti.
"Güzelim daha ne kadar kızacaksın bana?" Özgürün sorusuyla Saye özgüre yandan bir bakış attı.
"Ne kadar mı kızacağım? Sen şimdi bana tüm suç senin de dersin! Pes yani özgür" Özgür sıkıntıyla derin bir nefes aldığı esna da Aden sayenin yanına gitmişti. Ben de onların yanına ulaştığımda sayenin sırıttığını fark etmiştim.
"Hayırdır sen gene ne karıştırıyorsun?" Saye gülümseyerek omuz silkti.
"Hiç, Özgürü süründürüyorum sadece"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...