12.Bölüm

3 2 0
                                    

Birini sevmek, aşık olmak neden bu kadar zordu? Kalp ona ne yapılırsa yapılsın neden sevmekten vazgeçmiyordu? Gurursuz olan kimdi? İnsanlar mı yoksa içlerinde taşıdıkları kalpler mi?

Sayeyle birbirimize baktık. Saye kapıyı kapattıktan sonra kilitlemiş ve sinsice sırıtmaya başlamıştı.

"Ya saye açsana kapıyı!" Adenin sesi her ne kadar sinirli ve gergin gelse de Sayenin kapıyı açmaya niyeti yoktu. İçeriden ses gelmeyince saye kulağını kapıya yasladı ve beni de kolumdan tutup yanına çekti. Ona göz devirdim ve eğildiği için üstten üstten yüzüne baktım.

"Oldu olacak bardak getirseydin, daha rahat duyardın seslerini" saye aklına getirdiğim şeyle direk elini çantasına attı ve içinden iki bardak çıkarıp birini bana uzattı. Başımı olumsuzca iki yana salladım.

"Senin aksine özel hayata saygı duyuyorum" omuz silkti ve bardağın birini çantasına geri attıktan sonra diğerini kapıya yaslayarak kulağını bardağa dayadı ve dinlemeye başladı.

"Ne yapıyorsunuz siz?" Özgürün meraklı sorusuyla saye işaret parmağını sessiz ol dercesine kaldırdı ve dinlemeye devam etti.

Yağızın Ağzından

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Adenin beni aldatmamış olması sevindirmişti fakat onu çok kırmıştım. Bunu gittiğim ilk günde anlamıştım, daha sonra pişman olup dönmek istemiş ama cesaret edememiştim. Sonrasında özgür ile birlikte dönsek bile kızların karşısına çıkma cesaretinde bulunamamış ve Alperi aramaya koyulmuştuk.

Alperi bulup onunla konuştuğumuzu Asya'ya söylememiştim çünkü Alperi ona hatırlatmamın onu üzeceğini düşünmüştüm. Adene doğru bir adım attım.

"Aden..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Harbiden ne diyebilirdim? Bakışları bana kaymadı, bana bakmak yerine yere bakmaya devam etti. Gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Ağlamasını istemiyordum bu bana her zaman acı vermişti fakat elimden bir şey de gelmiyordu. Onu ağlatan bendim.

"Ben...özür dilerim" bir özür her şeyi telafi edebilirmiydi?

Hiç sanmıyorum

Gözleri usulca bana kaydı. Gözleri kızarmıştı. Derin bir nefes aldı sakinleşmek ister gibi.

"Ne için özür diliyorsun? Burada özür dilemesi gereken kişi benim. Demek ki sana kendim hakkında gerekli güveni verememişim" başımı acıyla iki yana salladım ve ona doğru bir adım attım. Fakat attığım adım havada kalmıştı çünkü Aden elini kaldırıp bir adım gerilemişti.

"Yaklaşma" başımı salladım ve olduğum yerde kaldım.

"Sana tek bir şey soracağım," merakla sorusunu bekledim.
"Neden bana güvenmedin?" Gözlerim dolmuştu. Sorun onunla alakalı değildi ki. Sorun tamamen benimle alakalıydı. Hiç bir zaman tam tamına sevgi görmemiş bir insan bu kadar çabuk inanabilirmiydi biri tarafından seçildiğine? En azından iki yıl önceki yağız inanamazdı.

"Emin ol bunun seninle bir alakası yok, tamamen benimle alakalı bir durum" Aden kaşlarını çattı. Gittikçe sinirleniyordu.

"Değdimi peki," yüzüne bakamadım ve başımı yere eğdim. "Uğruna her ne halt yaşandıysa içine ettiğin ilişkimize ve kaybettiğimiz iki yıla değdi mi? Seninle alakalı bir durum ya hani, söylesene yağız değdi mi?" Başımı iki yana salladım.

"Değmedi" Adenin sinirle güldüğünü işitmiştim. Başka bir şey demedi ve kapıya doğru ilerleyip sinirle vurdu.

"Açın şu kapıyı!" Bir kaç saniye sonra saye kapıyı açtı. Aden hiç bir şey demeden hızlı adımlarla restorandan ayrılırken Asya'nın bana baktığını fark etmiştim. Bakışlarımda pişman olduğumu görmüş ve gözlerini güvenle kapatıp açmıştı. Bu onun dilinde teselli etmek anlamına geliyordu sanırım. Gülümsemeye çalıştım.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin