Ölüm neden insanlara bu kadar kolay geliyordu? Her insanın bir vakti vardı, ne yaparsak yapalım bizler bunu zaten durduramazdık fakat bir insanın canını elinden almak neden bu kadar kolaydı?
Oyun...insanları sebepsiz yere öldürecek kadar ne yaşamış olabilirdi? Bizi öldürmek istiyorsa bunu kolayca yapabilirdi fakat o bunun yerine Doğanı bulmamızın intikamını alıyor gibiydi. İntikam alıyordu almasına ama bilmediği bir şey vardı, o da her insanın hayatta bir kere bile olsa kendi acıların da boğulduğuydu. Dertsiz, eğlenceli görünen bir insanın bile mutlaka yaşadığı bir şeyler vardı.
Olgunlaşmak için büyümek değil yaşamak gerekirdi. Olgunlaşmak için bir şeylerden ders çıkarmak gerekirdi ve bazen ise o acıyı iliklerine kadar çekip kabullenmen gerekirdi...
Telefonumun ekranını açıp saate bakmış ardından bir küfür savurarak daha hızlı yürümeye başlamıştım. Yağızla dün sözleştiğimiz gibi bu akşam buluşacaktık ve ben geç kalmıştım! Tam çıkacağım sırada Selvinaz hocayla karşılaşmış ve gülümseyerek söylediği işleri halletmek zorunda kalmıştım. Yağız ise beni sürekli arayıp mesaj atmış ve bir kaç dakika daha gecikirsem ifşalarımı sosyal medyaya atacağını dile getirmişti. Gerçekten deliydi!
Ne zaman bile çektiğini bilmediğim ifşaları bir elime geçirsem yağıza bir güzel yedirmeyi planlıyordum! Fırsattan istifade yapmış ve ciddi anlar da bile çaktırmadan fotoğrafımı çekmişti! Kampüsten çıktıktan sonra aceleyle etrafıma bakınmış ve nihayetin de Yağızla göz göze gelmiştim.
"Gelmeseydin şekerim beklerdim ben seni sonuçta benim hayatta ki amacım havuz başında ki heykelle aynı değil mi?" Ona göz çevirip yanından geçmiş ve yolcu koltuğuna yerleşmiştim. Benden sonra yağız da sürücü koltuğuna yerleşmiş ve arabayı çalıştırmıştı.
"Yağız" ona seslenmemle bakışlarını bana çevirmiş ve 'söyle' dercesine bakmıştı.
"Efendim Tarantulam"
"Neden her seferinde kırk yıldır evli kadınlar gibi dırdır ediyorsun?" Bazen mesajlaştığımız zamanlar da bile mesajına geç baktığım için söyleniyordu ve bu durum gerçekten bir erkek açısından anormaldi. Söylenme işini daha çok kadınlar yapmazmıydı?
"Peki sen neden her seferinde kırk yıldır evli kocalar gibi susup dinlemekle yetiniyorsun?" Kabul ediyorum yağız da ben de gerçekten kendi cinslerimize göre farklıydık. Yaklaşık yarım saat süren bir yolun ardından nihayet mekana gelmiş ve masalardan birine kurulmuştuk.
"Anlat bakalım Tarantulam Alperle nasıl gidiyor?" Yüzünde ki imâlı ifade istemsizce ona dik dik bakmama neden olunca yağız telefonunu masaya koyup arkasına yaslanmıştı.
"Tamam ulan! Bakmıyorum öyle, cevap ver haydi merak ediyorum!" Ona ne anlatacaktım ki? Sadece... barışmıştık işte. Birbirimizi seviyorduk fakat daha yeni barıştığımız için ne anlatmam gerektiğine karar veremiyordum.
"Ne dememi bekliyorsun Yağız? Onunla daha yeni barıştık" yağız göz devirip masaya eğildi ve bana göz kırptı.
"Dünden bahsediyorum, ne yaptınız kız doğruyu söyle vallahi çarpılırsın he" ona olanları özet geçerek anlatmıştım ve yağız her defasında sözümü keserek beni sınamıştı! Bu süreçte verdiğimiz siparişler gelmişti ve yağız günlerdir aç kalmış köpekler gibi yemeğini iştahla yiyordu. Ağzını öyle bir şapırdatıyordu ki çevremizde ki bir kaç insan bize dönünce ister istemez koluna vurmak zorunda kalmıştım.
"Yavaş yesene hayvan!" Söylenmemle yağız çevresine bakıp tekrar bana dönmüştü.
"Ya sen bana niye vuruyorsun? Ne güzel tam gaz yemeğimi yiyordum şimdi senin yüzünden daha yavaş ve sakin yemek zorundayım!" Göz devirip içeceğimden bir yudum aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...