32.Bölüm

2 2 0
                                    

Adenin Ağzından

Bazen hayat size o kadar acımasız davranırdı ki yaşadığınız acının üzerine bir acı daha bindirirdi. İşte o zaman oluşurdu insanların hayata karşı olan nefretleri. Bu bir sınava girip çıktığınızda tam bitti diye sevinirken olacak diğer sınavları hatırlamanız gibi bir şeydi.

Hani derlerdi ya, bir insanın değerini en çok onu kaybedince anlarsınız diye ben babaannemi her zaman sevmiştim ama evet, anladığım bir nokta vardı. O da kimsenin ölümsüz olmadığıydı. Ölümü bilen zihnim bir gün sevdiklerimin öleceğine ihtimal vermek istememişti. İşte bu yüzdendi benim inanmama sebebim. O yüzdendi kabullenmeyişim...

"Hayır hayır lütfen bırakın onu!" Babaannemi kefenine sarmış toprağın altına gömmek istiyorlardı fakat o orada ne yapardı ki? Bana hep yalnız yaşamanın çok sıkıcı olduğundan bahsederdi, bu yüzden ne zaman canı sıkılsa beni arardı. O toprağın altında beni nasıl arayacaktı ki?

"O benim tek ailem lütfen almayın onu benden!" Yağız kollarımdan tutuyor ve beni durdurmaya çalışıyordu. Beni neden durdurmaya çalışıyordu ki? Ben yanlış bir şey yapmıyordum. Babaannem oraya girmek istemezdi, orası ona sıkıcı gelirdi. Bunalırdı ki o. Beni özlerdi!

"Neden tutuyorsun beni? Yanlış bir şey yapmıyorum ben yağız lütfen söyle onlara dursunlar! Babaannem orayı sevmez, orada yapamaz ki o! Lütfen söyle dursunlar yardım et bana lütfen!" Sözlerim sadece yağızın gözünden yaş düşmesine sebep oluyordu. Bir şey yapmıyordu. Kimse bir şey yapmıyordu! Herkes susuyor ve sessizce ağlıyordu!

Saye yere çökmüş ağlıyordu, Asya her şeye rağmen dik durmaya çalışıyor ve sayenin omzunu sıvazlıyordu. Alper, Özgür ve yağız...üçü de sadece ağlıyordu. Neden ağlamak dışında bir şey yapmıyorlardı?

"Lütfen yağız, lütfen bir şeyler yapın! Babaannem orada yapamaz lütfen!" Artık çırpınmıyor sadece ağlıyordum. Avcumu acıyla yere vurmuş ve gömülen babaanneme bakmıştım. Annemle babam bile gelmemişti cenazeye. Buraya gelmeyi de haketmiyorlardı! Babaannemi üzerine atılan her bir toprak daha fazla canımı yakarken aklıma gelen geçmişun tozlu sayfaları gözlerimi acıyla kapatmama sebep oldu.

...

Bir keresinde mahallede arkadaşlarımla oynarken yere düşmüş ve dizimi incitmiştim. O gün canım öyle çok yanmıştı ki ağlamaya başlamıştım. Ağlayış seslerimi duyan babaannem ise koşarak evden çıkmış ve endişeyle bana doğru koşmaya başlamıştı.

"Ay noldu kızım neyin var?" Ağlayarak dizimi göstermiştim. Dizimden akan kan daha fazla korkmama sebep olurken babannem yavaşça dizimi sıyırmış ve yarama bakıp gülümsemişti.

"Neden gülüyorsun babaanne? Canım çok acıyor!" Sözlerimin ardından babaannem beni kucaklamış ve eve götürüp yatağıma oturttuktan sonra elimi tutarak gülümsemeye devam etmişti.

"Hayatta her zaman düşüp kendini yaralayacaksın tatlım. Önemli olan o acılardan ders çıkarıp bir daha yapmamak" gözümde ki yaşı silip gözlerimi kırpıştırarak gözlerine bakmış ve aynen şöyle demiştim:

"Ne yani bir daha dışarı çıkmamam mı gerekiyor?" Babaannem sorumun ardından kahkaha atmış ve başını iki yana sallamıştı.

"Hayır tatlım, bir daha koşarken daha dikkatli olman gerekiyor" kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde birleştirmiş ve babaanneme huysuzca bakmıştım.

"Her canım acıdığında yanımda olacak mısın?" Sorumla babaannem göz yaşlarımı silmiş ve kocaman gülümsemişti.

"Sen benim biricik kızımsın. Tabiki de yanında olacağım!" Babaannemin bu lafı üzerine serçe parmağımı kaldırıp ona dogrultmuştum.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin