76.Bölüm

1 2 0
                                    

Dünden beri bir boşlukta gibiydim. Öyle bir boşluktaydım ki rüzgarın estiği yön bile bana tersti sanki. İçimde ki suçluluk duygusu ne eksilmiş ne de artmıştı. Sadece artık dünkü gibi değildim. İçten içe kendimi yiyor ama dıştan bunu belli etmiyordum.

Belki de moralim bozuk olduğu içindir bilinmez bu sabah herkes evdeydi. Hep birlikte kahvaltı sofrasına oturmuştuk fakat iştahım yoktu. Sanki yesem geri çıkaracak gibiydim. Zaten ben sabahları kahvaltı yapmazdım ki. Alışmamıştım, öğlen bir şeyler yerdim sadece.

Annem öldüğünden beri

Bunu kendime yapmak istemiyordum. Mantığımı çalıştırdığım zaman aslında kendimi suçlu bulamıyordum. Sekiz yaşında bir kız nereden bilebilirdi ki? Bir insanın babasından ilgi beklemesi suçmuydu? Özellikle de küçük bir çocuğun?

Değildi

Çok düşünmüştüm. Bütün gece uyumamıştım ve bir yerde mantığımı çalıştırdığım zaman suçlu olan kişi olarak kendimi görememiştim. Buna rağmen gene de içten içe suçlu hissediyordum kendimi. Sanki her şeyin sebebi benmişim gibi geliyordu. Hissettiklerimle düşündüklerim o kadar farklıydı ki bir an neye inanıp onunla devam etmem gerektiğini bilemiyordum. Suçlumuydum? yoksa suçsuz mu? Hiç bir fikrim yoktu. Gene de bazen içimde ki suçluluk duygusu öyle bir yükseliyordu ki ne yapacağımı bilemiyordum.

"Hayırdır? Fit olmaya mı çalışıyorsun?" Yağızın sorusuyla birlikte gözlerim onu buldu. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordu. Yumuşarmıydı bilmiyordum ama bir süre bu şekilde duracağıma emindim. Bir insanın annesinin ölümüne istemeden de olsa sebep olması sindirebileceği bir şey değildi.

"Yesene diyorum ya. Ne bu böyle tabakla bakışmalar?" Arkama yaslandım ve ona baktım sadece. "Aç değilim" Bu sefer Alper de bana döndü işte. Ye diyecekti, yememem moralini bozacaktı biliyordum fakat yersem kusardım. Bunu da biliyordum. Canım bir şey yemek istemiyorsa yediğim an da geri çıkarıyordum. Belki de psikolojikti bu, hiç bir fikrim yoktu ama böyleydim işte.

"Güçsüz düşeceksin...bir kaç lokma ye en azından" başımı iki yana salladım. İstemiyordum işte. Saye huyumu bildiği için Alpere çevirdi gözlerini. "Yemek istemiyorsa yemesin. İlla ki açlığını hissedecektir Alper" Alper cevap vermedi. Belki de sayeye katıldı. Bilmiyordum artık. O an sofraya oturduğumdan beri kafamda dönüp dolaşan şeyi söylemeye karar verdim.

"Pamirle konuşacağım" işte şimdi herkes yemeyi bıraktı ve bana baktı. Sanki hamileyim demişim gibi davranıyorlardı. Bu kadar şaşıracak ne vardı?

"Sence de biraz erken değil mi?" Adenin sorusuyla birlikte başımı iki yana salladım. "Erken değil geç. O bunca zaman her şeyi biliyordu ama ne abim ne de ben bilmiyorduk. Onunla konuşmak istiyorum, bu kadar nefret dolmasının sebebini bilmek istiyorum. Konuşmak istiyorum ben onunla...bunca zaman nasıl yaşadı ne yaptı bilmiyorum. Annem bana inandı. Onu bulabileceğime inandı. Buldum ve gidip onunla konuşmalıyım"

Bu sefer ki itiraz Alperden geldi. Konuşmamı istemiyorlardı. Peki neden? Sonuçta Pamirle kardeştik. Beni öldürmezdi ya?

"O herif seni kırar. Önemsemez, bir kalbin mi var düşünmez incitir seni" biliyordum. Pamir kırardı çünkü onun arkasına sığındığı şey kelimeleriydi. Buna rağmen çekinmiyordum ben. Ne olacaksa olsun önemli değildi. Beni kıracaksa bile önce konuşacaktık. Kardeş olamazdık bu saatten sonra bunu biliyordum fakat en azından düşman da olmaya gerek yoktu.

"Farkındayım Alper ama beni daha ne kadar kırabilir? Hayatımda bir yeri yok ki onun? Hangi yaralayıcı söz beni incitecek? Bir insanı en çok değer verdikleri kırar. Pamirle benim aramda böyle bir şey hiç oluşmadı" istemiyordu. İstemiyorlardı. Hiç biri istemiyordu, belki de iyi olmadığımı ve yıpranacağımı düşünüyorlardı. Bilmiyordum fakat bir gerçek vardı ve o da artık sıkıldığımdı. Bir şeyler olsun ve bitsin istiyordum.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin