22.Bölüm

4 2 0
                                    

Bir insan kaç defa yıkılırdı? Kaç defa kendini yerle bir olmuş hissederdi? Kaç defa daha aynı şeyleri tekrar yaşaması gerekiyordu? Hayat öyle bir bataklıktı ki acılarımızı sürekli karşımıza çıkarmakta üzerine yoktu. Belki de suç biz insanlardaydı, Bir şeyleri yaşanınca kolay kolay unutamıyorduk, ama ya unutmamız gerekiyorsa?

Mezarın başındayım. Anne ve babamın mezarının başında. Etrafta benden başka kimse yoktu ve nedense kasvetli hava ürkmeme neden oluyordu. Çevremde uçan ve bağıran kargalar ise korkumu tetikliyordu. Kargaları sevmezdim ki ben, o an kargaları neden sevmediğimi sorguladım. Neden sevmiyordum? Bunu hatırlamak başıma ağrılar girmesine sebebiyet verdiği için sorgulamayı bırakmıştım.

Annemin mezarının başında oturmuş ve ağlamaktan şişmiş gözlerle annemin mezarını izliyordum.

"Ben özür dilerim! Böyle olacağını bilemezdim anne çünkü sen bana 'bu hayatta hiç bir hatanın sonucu ölüm değildir' diyordun hep. Ben düşünemedim nolur beni affet!" Yalvararak ağlamaya başlamıştım. Benim suçumdu! Ben kendimi affedemezdim ki! Bunu abime nasıl diyecektim peki? Bunu ona desem bir daha yüzüme bakabilirmiydi?

"Evet her şey senin suçun aptal!" Bir anda irkildim ve arkama baktım.

Abim gelmişti, ne zaman gelmişti?

"Abi, bak lütfen beni bir kez dinle-" üzerime doğru yürümüş ve gözlerime saf nefretle bakmaya başlamıştı.

"Neyini dinleyeceğim? Annem senin yüzünden öldü!" Gözlerimden süzülen yaşlar durmak bilmezken bir anda dünya sarsılmaya başlamıştı. Ne olduğuna bile anlam veremeden annemin mezarı çöktü. Şaşkınlıkla mezara bakarken aynı zamanda da ayağı kalkmıştım. Mezarın içinden biri belirdi. Yüzü kandan dolayı tanınmayan, üzerinde birden fazla bıçak darbesi bulunan ve işaret parmağı ters dönmüş bir kadın. Annemdi bu, ben onu nerede görsem tanırdım ama neden bu haldeydi?

Bu hali korkuyla geriye doğru gitmeme neden olurken bana kanlanmış gözleriyle baktı.

"Ne oldu? Korktun mu benden?" Ona cevap veremiyordum. Yavaş hareketlerle mezardan çıktı ve üzerime doğru gelmeye başladı. Ben geriye doğru adımlarken o üzerime gelmeye devam ediyordu.

"Anne, sen" alayla güldü ve kendini gösterdi.

"Benden korkuyorsun değil  mi? Çok kötü görünüyorum çünkü!" Gözlerimi ondan kaçırdım. Bunu fark edince bana doğru bir adım daha atmıştı.

"Yüzüme bak! Yüzüme bak ve eserinle gurur duy!" Şaşkınlıkla bakışlarımı ona çevirdim. Ben mi yapmıştım bunu ona? Zihnimde beliren morg görüntüsüyle ürperdiğimi hissettim. Evet, ben yapmıştım.  Benim yüzümdendi onun bu hâli.

"Ben bunu sana yapmak istemedim!" Bir anda boğazıma yapışmasıyla şaşkınlıkla anneme bakmaya başladım.

"O çikolatayı almasak da olurdu babam seni dövmezdi anne, vazoyu kırmak istemezdim özür dilerim anne, bir daha evde tek kaldığımda ağlamayacağım çünkü babamın seni dövmesini istemiyorum anne, anne anne anne! Senin yüzünden çekmediğim kalmadı! Öldüreceğim seni ve senden kurtulacağım! Düzgün bir evlat olamadın bana hiç bir zaman!" Nefes anlamıyordum. Annemin ellerinin arasında çırpınmaya devam ederken ölümün bana hiç bu kadar yakın olmadığını geçirdim içimden. Ardından olsun dedim.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin