Asyanın Ağzından
Gerçek değil, gerçek değil, gerçek değil. İçimde sürekli söylediğim sözler bunlardı. Kendimi bir şeye inandırmaya çalışıyor gibiydim fakat nedenini bilmiyordum. Söylediğim şeylerin bile içimde bir anlam ifade ettiği söylenemezdi. Hani olurdu ya, bir kelime sürekli tekrar edilince anlamını yitirirdi. Bende şuan aynı bu haldeydim.
Saye ile aynı odadaydık. Onun ne yaptığını bilmiyordum çünkü ona bakamıyordum. Odaklandığım tek şey gördüklerimdi. Duyduğum o kahkaha sesi kafamdan çıkmıyordu. Cesedin anneme dönüşen yüzü de gözlerimden ayrılmıyordu. Nereye baksam sanki o gözlerle tekrar karşılaşacakmış gibiydim. Bir anda sallanmayı bırakıp gözümün önünde ki o cam kırıklarına dikkat kesildim. Odanın küçük bir bölmesinden gelen ışığı yansıtıyordu ve ilgimi çekmişti. Hızla yerimden doğrulup ona doğru ilerlemiş ve camı elime almıştım. Az önce gördüğümden daha büyüktü boyu.
Bunu yapmalımıydım?
"Bence yapmalısın, yapmadığın süre boyunca kurtulamazsın" gözlerim yukarı doğru tırmandı ve onunla göz göze geldim.
Babamla...
Gözlerim dolarken yutkundum. Bu gerçek miydi yoksa bir hayal mi hiç bir fikrim yoktu. Zihnim gerçeklik ve hayal arasında ki farkı çözemiyordu. Elimde ki camı bırakmadan ayağa kalktım ve babamın gözlerinin içine baktım.
"Sen yoksun! Hiç de olmadın! Şimdi gözlerimin önüne gelip kafamı karıştırmayı bırak!" Sesim boş odada yankılanırken sayenin irkildiğini fark etmiş ama önemsememiştim.
"Hayır Asya, ben senin için oldukça gerçeğim ve sana söyleyebileceğim tek şey ise bunu yapman. Kurtulmanın başka bir yolu yok" elimde ki camı kendime doğrultmak yerine ona doğrulttum.
"Sen iğrenç bir insansın!" Gözümden düşen yaşlar eşliğinde ona nefretimi kusarken arkamdan başka bir tanıdık ses daha duymuş ve irkilmiştim.
"Peki sen çok mu iyisin?" Gözlerim Eceyi buldu. İçimde ki pişmanlık duygusu kabarırken kıyafetlerinin yırtık olduğunu ve kanla kaplı olduğunu fark ettim. Saçının bir kısmı kısa bir kısmı ise uzundu.
"Ece..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Ona ne diyebilirdim ki zaten, Özür dilerim ölmene sebep olduğum için falan mı?
"Değilsin! Senin yüzünden öldüm ben! Senin o kendini bir şey sanan gururun yüzünden öldüm ben!" Elimi ona uzatıp "Ece-" dediğim sırada sözümü kesmiş ve bağırmaya devam etmişti.
"Neden bana bunu yaptın ya sen? Ben bunu hak edecek ne yaptım? Seni bir dost olarak görmemdemiydi suç? Arkadaşım yoktu, tek başımaydım ve ilk kez biri beni kovmayınca, kötü davranmayınca kendime yakın hissetmiştim! Söylesene Asya ben ölümü hak edecek ne yaptım? Ne yaptım da bana katil demene neden oldum?" Hiç bir şey yapmamıştı. İşte en büyük pişmanlıklarımdan biri de buydu. Suçsuz bir insanı katil ilan etmiş ve ölümüne sebep olmuştum.
"Bu hepimizin verdiği bir-" cümlemi gene yarıda kesmiş ve alaycıl bir ifadeyle gözlerime bakmıştı.
"Değildi," başını iki yana salladı "şunu ikimiz de iyi biliyoruz ki eğer sen çıkıp Ece yapmaz deseydin, o katil değil deseydin sana inanırlardı! Ama demedin! Çünkü sen de yaptığıma inandın!" Elimde tuttuğum cam parçasını sıkıp gözlerimi kapattım.
"Özür dilerim"
"Yetmez! Sen benden bir can aldın! Sen benim hayatımı elimden aldın!" Gözlerimin artık sızladığını hissediyordum. Burnumu çektim ve gözlerimi Ece'nin gözlerine kenetledim.
"Ne yapmamı istiyorsun peki?" Ece derin bir nefes aldı ve dik duruşunu koruyarak gözlerimin içine baktı.
"Ölmeni"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...